Yumruklu tekmeli opera

ON dokuz maddelik yasa önerisi.

Haberin Devamı

Bir cuma gecesi ansızın, 31 Ocak’ta milletvekilleri Ankara dışında, Meclis’te odalarına kimsenin bilmediği, duymadığı bu öneri bırakılıyor. Bunun 3 Şubat Pazartesi komisyonda görüşüleceği bildiriliyor. “Meclis’ten yasa kaçırma” operası birinci perde.
On dokuz maddelik öneri pazartesi günü komisyonda görüşüleceği sırada, komisyonda kimsenin haberi yok, yine ansızın, bu kez otuz beş maddelik yeni bir yasa önerisi daha geliyor. Otuz beş, on dokuz ile birleştiriliyor, huzurunuzda elli dört maddelik torba yasa. İkinci perde.

BİLEN YOK

Önceden hiçbir milletvekili bilgi sahibi değil, ayrıca öneriyi anlatacak bir yetkili ya da yazılı bir gerekçe yok. Muhalefet milletvekilleri AKP’li üyelere soruyor, “Torbada neye evet dediğinizi biliyor musunuz”, bilen bir kişi yok. Üçüncü perde.
Komisyon başkanına “Toplantıyı erteleyin, öneriyi inceleyelim” deniyor, başkanda nerede o cesaret. Dördüncü perde.
Görüşmeye geçiliyor, öneri olduğuna göre, milletvekilinden gelmesi gerek, bir de bakılıyor ki, hükümetten geliyor, öneri değil, meğer hükümet tasarısı imiş, “torba tasarı”. Beşinci perde.
Hükümet Meclis’e artık tasarı yollamıyor; tasarı, imza karşılığında bir milletvekiline yasa önerisi diye verdiriliyor. Tasarı olursa, sivil toplumdan, bakanlıklardan görüş istemek gerek. Neden sorulsun ki, şanımıza yakışmaz. Ben her şeyi bilirim, sürekli “millet iradesi” derim, millet iradesinin temsil edildiği Meclis’i es geçerim.

NELER VAR

Haberin Devamı

İnternetten afet yasasına, büyükşehir belediye düzenlemesine, sivil savunma tazminatına, bakanlıklara ek kadrolara, yeni üniversite kurma, kooperatifler, organize sanayi bölgeleri, adı üstünde, “torba yasa”da akla ne gelirse var. Çankaya onaylıyor. Perde iniyor.
Mozart’ın “Saraydan Kız Kaçırma” operası günümüzde yerini AKP’nin sahnelediği “Meclis’ten Yasa Kaçırma” operasına bırakıyor. Yumruklu, tekmeli ibret dolu bir operaya.

Çankaya’da imza pazarlığı

Cumhurbaşkanlığı tarihinde böyle bir örnek yok. İlgili bakanı çağırıp, belki Başbakan’la konuşup, “Ben internet yasasını onaylayacağım, ama siz şu maddeleri düzeltin” demenin hukuken örneği yok. Ya onaylar ya veto eder, ama Çankaya imza pazarlığına girişmez. Madem o maddeler rahatsız ediyor, madem hukuka aykırı yönleri var, Abdullah Gül imzalamaz, olur biter.
Çankaya zaten dik duruşu aratıyor. Gül’ün yedi yılı dolmak üzere. Yedi yıl içinde akılda kalan, toplumun tepkisini çeken hükümetten gelen hangi öneriye, hangi yasaya karşı çıkıyor? Hiçbirine. “Çankaya noteri” denilmesinden rahatsız ama, tam AKP paralelinde davranıyor. Basın özgürlüğüne ilişkin kâğıt üstünde hoş gelecek sözler söylüyor, ama basına karşı ayrımcılık, Tayyip Erdoğan’dan farksız. Kendisi gibi düşünmeyen tek bir gazeteciyi ne herhangi bir geziye ne de herhangi bir toplantıya davet ediyor. Ya da farklı düşünen bir sivil toplum kuruluşunu.
Kâğıt üstünde “İnternet özgürlüktür” diyor ama, özgürlüğü kısıtlayan yasayı şakır şakır imzalıyor. Atadığı rektörlerle birlikte, aynı doğrultuda hükümetten gelen atamalar ve çeşitli kararnameleri itirazsız imzalıyor.
Erdoğan’dan farksız tavrına rağmen, toplumun bazı kesimleri son çare olarak kendisine çağrıda bulunuyor. O çağrılara kulak verdiği tek bir örnek yok. Sadece “iyi polis” rolünde.
Çankaya’ya çağrıda bulunmanın hiçbir anlamı yok.

Yazarın Tüm Yazıları