Yılın sorusu: Kıbrıs’ta çözüm olacak mı?

BU yılın en ilginç sorusunu bulmak için uzun zamandan beri düşünüyorum.

Sonunda karar verdim. Evet bu yılın en ilginç sorusu şu: 2010’da Kıbrıs meselesi çözüme kavuşacak mı?

Haberin Devamı

Yanıtını artık hiç merak etmediğimiz için gittikçe ilginçleşen bir soru bu bana göre.

Bu hafta KKTC Cumhurbaşkanı Talat, Dışişleri Bakanlığı’nın davetlisi olarak Ankara’ya geliyor. İnşallah, “Bizde cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Ben bir süre daha görüşmelere devam ederim olursa olur. Seçimlerden sonraya kalırsa, o zaman da Allah Kerim” demez.

Çünkü böyle dedikçe, çözüm süreci ister istemez siyasileşiyor. En zararlısı bu. Ada’da yıllardan beri bir Rumlarda, bir Türklerde seçim gerekçesiyle çözüm süreci hep baltalanıyor, hep sulanıyor.

* * *  

İSPANYA, Avrupa  Birliği dönem başkanlığını üstlendi. Dışişleri  Bakanı Moratinos, altı aylık programlarında Türkiye ve Kıbrıs meselesine de yer veriyor.
Selef İsveç de hem Türkiye’nin Avrupa üyeliğine hem de Kıbrıs sorununun çözümüne ilgi gösteriyordu. Birçok olayda Kıbrıs sorunun aşılması için öneriler de üretmişti ama başarılı olamadı.

İspanya’nın başarılı olacağı da şüpheli.

Dışarıdan telkinlerle bu işin olmadığını gördük. Ada’da çözüm iradesini yaratacak bir denge yakalanmadan çözüm mümkün değil.

* * *  

KIBRISLI iki akademisyen Ahmet Sözen ve Spyros Christou’nun yürüttükleri Kıbrıs 2015- Sürdürülebilir Gelecek için araştırma ve diyalog projesi çerçevesinde yapılan çalışmaların sonuçlarına göre Ada’nın her iki kesiminde de halk çözümden yana.

Ama beklentiler düşük.

İstek var, umut yok.

Bu araştırmaya göre Kıbrıslı Rumların yüzde 69’u görüşme sürecinin anlaşma ile bitmesini istiyor. Türklerde bu oran daha düşük yüzde 42.

Sonucun nedeni açık. Çünkü her iki tarafın çözümden anladığı ve beklediği farklı.

Görüşme sonucunda varılacak anlaşma için gidilecek referandumdan her iki tarafta da “hayır”ın güçlendiğinin ortaya çıkması da bunu gösteriyor.

Araştırmaya göre Rum tarafında aydınlar çözüme daha şüpheli yaklaşıyor, Türk tarafında ise yaşlı Türkler çözüm karşıtı.

İlk grup, çözümün eşitliğin tanınması anlamına geleceğini çok iyi kavradığı için “hayır” diyor. Türklerdeki hayır oyları ise statükonun bozulmasından duyulan kaygıyı gösteriyor.

Ada’da esas sorun güvenlik. Her iki taraf da birbirine karşı kendini güvende hissetmiyor.

Demek ki görüşme süreci Ada halkı arasında karşılıklı güveni yaratamadı.

Halbuki görüşme sürecinin esası bu olmalıydı.

Ada’da karşılıklı güveni yaratacak bir hareket, bir atmosfer oluşturmalıydı görüşmeler.

Oysa süreç o kadar teknik bir hal aldı ki, halktan koptu.

* * *  

İŞTE İspanya burada devreye girebilir. Çözüm iradesini güçlendirecek bir atmosfer yaratabilir. Kıbrıs Türkleri üzerindeki izolasyonların kaldırılması yolunda atılacak bir adım,  Türkiye’nin limanları Kıbrıs bandıralı gemi ve uçaklara açmasını kolaylaştırır. Bu iklimi Ankara ve Atina arasındaki ilişkileri geliştirecek karşılıklı açılımlar daha da güçlendirir. Halklar arasındaki güvensizlik sorununu yumuşatmak çözüm iradesini güçlendirecektir.

Çünkü çözüm hiçbir zaman sadece teknik ayrıntılarla ulaşılacak bir şey değildir.

Yazarın Tüm Yazıları