Paylaş
Süper Ligde 13. hafta geride kalırken, 9 puanla ateş hattının içinde yer alan Ankaragücü, girdiği krizden çıkış yolu bulmaya çalışıyor. Menemenli yokluk günlerinden, ıslak formayla maça çıkılan sezonlardan, bilinmedik deplasmanlardan, birikmiş onlarca haciz ve icra dosyalarından kendini kurtarıp, ‘Diriliş’ sloganı ile başladığı yolculukta, layık olduğu yere yeniden gelen Ankaragücü, aynı kabusları tekrar yaşamamak için çırpınıyor.
Elbette bu zorlukları aşmak kolay değil. Ancak, geçmişte bunu başarıp örnek bir kurtuluş mücadelesi veren Ankaragücü, bunu yeniden yapabilir. Adına yakışır şekilde İmalat-ı Harbiye ruhundan esinlenerek, pekala hedefine ulaşabilir. Bu ekibin ne badireler atlattığını, nelere göğüs gerip, zorlukları aşarak bugünlere nasıl geldiğini hepimiz biliyoruz. Bugünkü sıkıntıların bertaraf edilmesi için her zamankinden daha çok birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyulduğu gerçeğini herkes kabul etmeli. Öncelikle şu bilinmeli ki, gün kavga edip, yıkıp dökerek, enerjiyi boşa harcama günü değil. Gün, sarılma, dayanışma, ortak hedef için tek yürek tek bilek olma günü. Suçlamalar, atışmalar, karalamalar, şu an için kulübe fayda sağlamaz. Aksine, herkesin moralini bozar, motivasyonunu düşürür.
Peki neler yapılmalı...
HER OYUNCUNUN KATKISI ÖNEMLİ
Önce takımdan başlayalım. Ankaragücü şu anda 9 puanda. Önünde oynayacağı 4 maç var. İçerde Göztepe ve Denizlispor, dışarıda Galatasaray ve Antalyaspor. Takımın, ikinci devreye umutla başlayabilmesi için bu maçlarda en az 6-7 puan alması gerekiyor. Zor mu zor. Alabilir mi alabilir. Yeter ki mücadeleden vazgeçmesin. Teknik Direktör Mustafa Kaplan, geçen sezonun ikinci yarısında bu takımla (3 oyuncu dışında) önemli bir işe imza attı. Düştü denen takımı, ligde tuttu. O dönem ilk geldiğinde de takım bocalamış, sonrasında çıkışa geçip, puanları toplamıştı. Hocanın elinde sihirli değnek yok. Yeniden göreve geldiği Ankaragücü’nün içinde bulunduğu ortamın, geçen seneden çok farklı olduğunu, oyuncuların ruh halinin geçen sezonun çok gerisinde kaldığını kabul etmek gerekiyor. Onun; kulübü, takımı, oyuncuları tanıması, futbolcuların neler yapabileceğini bilmesi önemli bir avantaj. Ancak, saha içindekilerde bu anlamda, tıpkı geride kalan sezondaki gibi ona yardımcı olmaya gayret etmeli. Yeni yönetimin, sıkıntılı dönemde takımı yeniden Kaplan’a teslim etmesi, kendisine olan güveni gösteriyor.
Sezona transfer yapamadan giren tek takım Ankaragücü olduğundan doğaldır ki kadro darlığı teknik adamların elini kolunu bağlıyor. Buna bir de sakatlık ve cezalar eklenince, işler daha da zorlaşıyor. Kalan 4 maç, mevcut kadroyla geçileceği için her bir oyuncuya ihtiyaç var. Her ismin bu kritik süreçte takıma vereceği ekstra katkı çok değerli. Küsme, kapris yapma ve mızmızlanmanın sırası değil. Tüm oyuncular, sonrasını düşünmeden bu bilinçle sahada yer almalı. A takıma çıkan genç oyuncular ise kendilerini parçalamalı, canlarını dişine takıp, formayı kapma, kariyerleri adına kapıyı aralama şansını iyi kullanmalı.
TRANSFER YASAĞI MUTLAKA KALKMALI
Yeni yönetim, göreve geldikten sonra kulübün içinde bulunduğu şartları ve tablonun vahametini gördü. İşin ne derece ciddi olduğunu camiaya anlatmaya çalışıyorlar. Fatih Mert ve ekibi, hayal satmadan, moral aşılama, idari anlamda kulübün önünü açıp, nefes aldıracak plan ve projeleri hayata geçirme, camianın umutlarını diri tutma uğraşı içinde. Tüm bu çabaların sonuç vermesi, transfer yasağının kaldırılmasına bağlı. Transfer tahtasının açılması için gerekli olduğu söylenen rakam çok yüksek, yüksek olduğu kadar da şaşırtıcı. Ankaragücü’nün geleceğe güvenle bakması için bu sorunun mutlaka ama mutlaka ortadan kaldırılması şart.
Taraftar, Ankaragücü’nün en büyük gücü. Eryaman’da takım-taraftar bütünleşmesi sağlandığında, rakipler üzerinde nasıl bir baskı kurulduğunu, oyuncuların nasıl daha iştahlı oynadığını biliyoruz. Devre arasına kadar içerde oynanacak iki maç bu anlamda çok kıymetli. Maç içinde skor ne olursa olsun, kim hata yaparsa yapsın, moral bozmak yerine, yüreklendirip destek vermek çok önemli. Ankaragücü, kadro olarak yaşadığı açığı, taraftarın coşkusu, tutkusu ve ateşleyici gücü ile kapatıyor. Bu anlamda herkes sorumluluğunun farkında olmalı.
Ankaragücü, tüm camianın benimsediği ‘diriliş’ sloganı ile başladığı yolculukta tarihi bir başarı elde etmişti. Şimdi, yeni bir yol ayrımındalar. Bu kez ‘Güçleniş’ sloganı etrafında toplanılırsa, yeni bir destanın fitili yakılabilir.
Paylaş