Fesli Türkiye

TÜSİAD Ümit Boyner’in koordine ettiği Türkiye tanıtım kampanyası başlatıyor. Hedefteki iki büyük ülke Almanya ve Fransa. TÜSİAD’dan bir grup işadamı bu ülkelerde üst düzey temaslarda bulunarak Türkiye’yi anlatacaklar.

Hafta başında International Herald Tribune’de bu konuda çıkan bir yazı hem Türkiye’nin, hem de tanıtım işine soyunanların işinin ne denli zor olduğunu gösterdi. Yazıda Türkiye’nin tanıtım stratejisi ile ilgili olarak Avrupalı marka uzmanlarının görüşlerine başvurulmuş. Türkiye’nin kendini telekom, finans ve eğlence endüstrisi ile tanıtma fikrine adamakıllı yüz buruşturanlardan biri de Londra’daki Avrupa Reform Merkezi’nin direktörü Mark Leonard. İngiltere’nin yeni marka stratejisini hazırlayan beyinlerden biri olan bu beyefendiye göre Türkiye’nin anlatımı gerçeklere dayandırılmalı: ‘Türklerin çoğu tarım sektöründe iken Anadolu’nun Silikon Vadisi olduğunu söyleyerek başarılı olunmaz.’

* * *

TÜSİAD’ın Türkiye’nin AB’nin Silikon Vadisi olduğu mesajını işlemek gibi bir niyeti olduğunu duymadım, bu bir. Zaten asıl vahimi Leonard gibi AB’li marka uzmanlarının Türkiye hakkında sahip oldukları önyargılar. İşe AB’li iletişimcileri eğiterek başlamak gibi bir seçeneğimiz var ise oradan da ilerlenmesi gerektiği en azından Leonard’ın söylediklerinden anlaşılıyor.

Türkiye tarım toplumu mu değil mi? Leonard bunu inceleseydi, tarımdaki nüfusun hızla gerilediğini, 2004’te yüzde 33’e düştüğünü görecekti. 1980 yılında tarımın milli gelirindeki payı yüzde 24.2 idi. 2003’te yüzde 11’lere inmişti.

AB’nin PR’cıları ve marka uzmanları da kafalarındaki Türkiye kalıbını kıramıyorlar. Bu ülkenin öteki yüzünü görmek istemedikleri için de Türkiye’nin stratejisine kulp takıp riskli olduğunu düşünüyorlar. Bana göre TÜSİAD stratejisinin yanlışı yok, ama belki eksiği olabilir. Örneğin bu kampanyanın içinde hangi modern sanat projelerinin yer aldığını merak ediyorum.

* * *

Kütüphanemde 1924 tarihinde ailemizdeki erkeklerinin çektirdiği bir fotoğraf var. Adamların hepsi fesli. Ertesi yılki benzer fotoğraflarda fesler çıkmış, çünkü Şapka Devrimi olmuş. Ne var ki Türk dendi mi hálá üç unsur bir araya geliyor. Fes, çarık ve halı. Bunun kanıtını Avrupa Türk Gazeteciler Birliği’nin Türkiye-AB ilişkileri üzerine açtığı karikatür yarışmasına gönderilen eserlerde görmedik mi? Brezilya’dan Hırvatistan’a, Çek Cumhuriyeti’nden Özbekistan’a kadar pek çok değişik yerden gelen karikatürlerdeki dedemin zamanından kalma Türk imajı işte bu. Londra’daki marka uzmanı ile Paris’teki PR’cı için de durum çok farklı değil.

Türkiye hakkında dünyada derin bir cahillik hüküm sürüyor. Öyle ki bizim mesajımızı bile kendi kafalarındaki algıya göre şekillendirmemizi istiyorlar. Bu kadarı artık fazla.
Yazarın Tüm Yazıları