Biz nereye gidiyoruz?

BU yazının başlığı olan soruyu duyarlı pek çok insan gibi siz de soruyor olmalısınız. Biz nereye gidiyoruz?

AKP kapatılacak mı? Ülkede iç çatışma çıkar mı? Ekonomik krize giriyor muyuz? Baykal, CHP’nin başından gitmeyecek mi? Avrupa Birliği işi yattı mı?

Geçen hafta bu sorulara bir yenisi daha eklendi: Cumhuriyet değerlerini savunduğum için beni de bir gece yarısı içeri tıkarlar mı?

İlhan Selçuk gözaltına alınınca medyada şok yaşandı. Ama doğrusu o ki bazıları timsah gözyaşı döktü. Allah’tan İlhan Abi 83 yaşında da iyi bir bahane çıktı. Çünkü "83 yaşındaki adama bu yapılır mı?" diyenlerin çoğu normal şartlarda AKP’yi karşılarına almamak için kıvırtan insanlar. İlhan Abi 43 yaşında olsaydı, yine o aynı yazıları yazacak omurga var mı onlarda, merak ediyorum.

İlhan Abi’yi sabaha karşı dörtte yatağından kaldırıp götürenlere dönersek, bana göre operasyon amacına ulaşmış, istenen laiklere gözdağı vermekse, verilmiş, hizaya girin mesajını duymayan kalmamıştır.

* * *

Hizaya girmesi zor dört "kız arkadaş", Bebek Balıkçı’da yemeğe gittik. Masada sıkı tekstilcilerden Nur Ger, Avrupa’da lobi denince akla gelmesi gereken bir isim olan Şule Bucak, Şeyhülislam Mir Ahmet Muhtar Bey’in torunu, İstanbul’un muhtarı Yasemin Sel ve bendeniz. Yazının başındaki soruların hepsine "evet" yanıtını verdik. Unutmak için şarap içtik. Bu arada bizim Şeyhülislam torunu, Deniz Baykal’a çok kızgın, "Partimi çaldı!!" diye ağlamaklı.

O sırada bir başka masada Cumhurbaşkanı Gül’ün, "AB danışmanım ol" teklifini "Devlet görevidir" diye kabul eden eski CHP Milletvekili Damla Gürel, Sarkozy ekibinden birini ağırlıyor. Cumhurbaşkanlığı açısından doğru seçim, çünkü Damla’nın Avrupa soluyla arası iyi, AB ilişkisini de Avrupa’da evrensel değerlere sahip sol ile götürmek zorunda, Katolik değerlerin sahibi sağ partilerle iş bir yere varamaz.

Nur Ger, 1995’te Gümrük Birliği için çalıştı, o sıralarda tekstil sanayicilerinin derneğinin başındaydı. AB ile ilişkilerimizin bugünkü hali onun da içini karartıyor. Bu arada yeri gelmişken söylemek lazım, AB konusunda sivil toplum kuruluşları arasında birbirini çekememek gibi bir tuhaflık var. Örneğin, Prof. Haluk Kabaalioğlu, Türk özel sektörü adına AB ile ilgilenen en eski kuruluş olan İktisadi Kalkınma Vakfı’nın başına getirildiğinde "şahin" diye dedikodusu yapıldı. Haluk Hoca, geçen gün hepsini utandırması gereken bir açıklama yaptı ve "Avrupa başkentlerindeki genel izlenimin, artık Türkiye hükümetinin AB üyeliğine gereken önemi vermediği ve tam üyelik dışında bir formüle razı olabileceği şeklindedir" dedi. İKV Başkanı, bu açıklamada Avrupa’nın dağılmadığını, tersine küçük Balkan devletlerine de üyelik perspektifi verildiğini hatırlattı ve şu cümlenin altını çizdi: "Türkiye’nin Avrupa kıtasının dışında kalması sadece ekonomik açıdan değil, aynı zamanda son derece vahim siyasi, stratejik, jeopolitik sonuçlara yol açacak ve ’dışlanmış’ bir Türkiye için son derece olumsuz bir tablo ortaya çıkacaktır..."

Haluk
Hocam kusura bakmasın, ama bence vahim sonuçlar ortaya çıkmaya başladı bile...
Yazarın Tüm Yazıları