Türkiye’deki ‘Yoga festivali’nin yaratıcılarından, Yoga dergisinin sahibi Nevşah Fidan, insanların hálá yogaya bir tuhaf baktıklarını düşünüyor.
Nedeni ona göre basit: ‘Çünkü yoga insanları değiştiriyor. Bu değişimi görenler de korkuyor!’ 14 yıldır yoga yapan Fidan, yoga konusunda insanları uyarmadan da edemiyor: ‘Amerika’da yoga hocalarına açılmış yüzlerce dava var. Türkiye’de ise iki ders alan ‘Öğrendim’ deyip öğretmen oluyor!’
- Geçen yılki ilk yoga festivaline ilgi oldukça yoğundu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Geçen yıl bin kişiye yakın insan geldi yoga festivaline. Ankara, İzmir, Bursa gibi İstanbul dışından gelenler 4 gün boyunca derslere katıldılar. 40’a yakın eğitmen katıldı. Eğitmenleri seçerken dikkat ettim.
- Bu yıl iki etapta yapıyorsunuz festivali, neden?
Geçen yılki katılımcılardan böyle bir fikir geldi. İnsanlar, birkaç yoga çeşidini daha yoğun bir şekilde öğrenebilecekleri bir program istediler. O yüzden bu yıl, ‘İçinize yolculuk’ konseptiyle Bodrum’da, ‘şehirde yoga’ konseptiyle ise İstanbul’da olacağız.
- Bodrum programında neler olacak?
Bodrum’da asthanga yoga, kundalini yoga, integral yoga, hatha yoga ve raja yoga öğretilecek. Özel meditasyonlar yapılacak. Dance&Fitness Convention’la ortak olarak akşamları danslı müzikli eğlenceler düşündük.
- Peki İstanbul’un içeriği ne?
Şehirde yoga konseptiyle yola çıktık. Yoga, şehir dışına giderek, kendinizi normal hayattan izole ederek yapılacak bir şey değil. Tam tersine, ne yaşıyorsan bu hayatın içinde yaşadıklarınla dengeyi kurabilmek önemli olan. O yüzden de Koleksiyon mağazasını seçtik. Yaşam tarzı felsefesi ve mobilyalarındaki minimal çizgi, yoga felsefesiyle örtüşüyor.
- Nedir bu proje?
Los Angeles ve San Francisco’da örnekleri var. Dev bir mağaza düşün. İçinde tamamen organik ve ayurvedik besinlerin sunulduğu bir kafesi var. Satılan mobilyalar, kıyafetler, yani her şey minimal, doğal ve düz çizgide. Arka tarafında yoga ve meditasyon seanslarının yapıldığı mini bir stüdyo olacak. Bir tarafında da bu yaşam tarzıyla ilgili tabloların, heykellerin sergileneceği bölüm olacak.
- Bir taraftan da yoga bir moda, trend gibi algılanmıyor mu burada?
18. yüzyıla baktığımızda tamamen kalp çakrası açık insanlar görürsünüz. Her taraf aşk, yaratıcılık, sanat kokuyor. Buradan insanlar tekrar içe dönüp merkeze inmeye başladığında enerjileri böyle akmaya başladı. Böyle olunca da giyimden dekorasyona kadar bütün enerjiler etkileniyor. Bugün, kimisi gerçekten içine dönüp spiritüel hayatı tercih ediyor, kimileri de bu insanlara özenip onlar gibi yaşamaya çalışıyor. Sonuçta birininki kalıcı, diğeri geçici.
- Bir yoga festivaline ihtiyacımız var mıydı?
Bence vardı ve çok doğru bir adımdı özellikle yoganın modern dünyada tanıtılması adına. Hálá daha insanlar yogaya tuhaf bakıyor. Neden? Çünkü yoga insanları değiştiriyor. Bu değişimi görenler korkuyor. Çünkü değişimin kendisi bir enerji akışı. Festival, bilmeyen insanların güvenli bir şekilde yogayı keşfetmesi açısından çok önemli. Yoga festivalinden sonra pek çok insan yogaya başladı.
- Yoga yanlış yapılırsa ne gibi zararları olur?
Amerika’da yüzlerce dava var yoga hocalarına açılmış. Türkiye’de iki ders alan yogayı öğrendim deyip öğretmen oluyor! Örneğin; karma yoga, çok ciddi anatomik bilgiler gerektiriyor. O bilgiye sahip değilsen, çok ciddi fiziksel problemler ortaya çıkabilir.
HERKES KENDİNE YETEBİLSE
- Eşiniz Serdar Şınlak’tan ayrıldınız, zor bir dönem geçirdiniz. Yoga sizin hayatınızı nasıl değiştirdi?
Yoga, beni bana buldurdu. Enerjimin, hayatımın ne olduğunu anladım. Yoga, nefes ve meditasyonun getirdiği en önemli şey, müthiş bir güven! Hayata, kendime ve akan her şeye, karşıma çıkan her şeye karşı güvenden bahsediyorum. Bağımlılıklarından kurtuldukça, mutluluğun kimseyle ilgisi olmadığını anlıyorsun. Bazı düşünceler bizi sadece mutsuz ediyor ve eğer biz bunu seçiyorsak aptalız! O kapıyı geçtikten sonra yeni bir kapı açılıyor ve hayat, hep huzur, hep ışık.
- Geldiğiniz nokta bu mu?
Geldiğim değil de seçtiğim bu, diyebiliriz. Ben hiç öfkelenmiyorum, üzülmüyorum demek değil bu. Akıp gidiyor bu tür enerjiler.
- Büyük bir değişim geçirdiniz ve çevrenizdekilerden farklılaştınız. Size ‘tuhaf’ gözüyle bakan, ‘delirdi galiba’ diyen oluyor mu?
Çoğu insan anlamıyor bu durumu. Mesela Kristof Colomb, ilk Amerika’ya gittiğinde neden çabucak fethedebilmiş? Çünkü yerliler denize bakıp denizin dalgalarını görmüşler, çünkü gemi konsepti yok kafalarında, varlığını bilmiyorlar. Bana bakışlarını da böyle yorumluyorum. Benim gibi bir konsept yok kafalarında. Her durumda huzurlu ve mutlu olunabileceğini algılayamıyorlar. En yakınım olan annem bile anlayamıyor. ‘Beni işim stresli yapıyor’; ‘karım/kocam mutsuz ediyor’ düşüncesi bağımlılık belirtisi. Hayır, sen kendi kendini mutsuz ediyorsun. Hz. Muhammed, İsa, Buda gibi aydınlanmış kişilerin yanında olmak huzur verirmiş; çünkü onların mutluluğu, huzuru hiçbir şeye bağlı değil. Bizimse her şeyimiz birisine bağlı. Herkesin kendine yetebildiği bir dünya düşünsene, ne muhteşem!