Beden, zihin ve ruhun denge içinde yaşadığı minimum sorunlu, bol sağlıklı bir hayatsa istediğiniz Ayurveda ile ilgilenin derim.
Bu yaz, hayatıma hiç getirmediği kadar çok değişim hediye etti. Ben onlara ayak uydurmaya çalışırken epeyce yorulduğumu fark ettim doğrusu. Aslına bakarsanız bu değişim dönemini sadece ben yaşamıyordum; çevremde pek çok kişinin hayatı değişiyordu. 2007 değişim yılı olarak anılacak galiba!
Neyse ki (bir ikizler burcu mensubu olarak) kendimi "sıvı" diye tanımlayabilirim! Hangi kaba koysanız onun şeklini alır, ortama uyum sağlarım. Şimdilerde yaptığım da o... Ama söylediğim gibi hayatımın her alanında bir anda peşpeşe yaşadığım gelişmeler beni biraz yordu ve kısacık bir nefes almak için yeryüzü cenneti gibi oldukça iddialı bir tanımı olan Adam&Eve Hotel’e gittim. Otelin ferahlığı ve sakinliği, içinde bulunduğum karmaşık ruh haliyle tezat oluşturduğu için ilgimi çekti! Sonra ’hiçlik’ duygusunu ve teslimiyeti yaşatmak için zifiri karanlığın hakim olduğu siyah dekore edilmiş Eden Spa’sını keşfettiğimde doğru bir yerde olduğuma emin oldum!
Spa müdürü Gülşah Kendil’in yenilikçi yaklaşımıyla gelişen spa, Ayurveda’ya verdiği önem ve bu yöndeki yatırımlarıyla farklılaşıyor. Benim kaldığım sırada Mustafa Erdoğan, İskender Paydaş Ayurveda ile ilgileniyordu. Ben de Ayurveda eğitmeni Turgay Koçak’tan sizler için Ayurveda ile ilgili temel birkaç bilgi yazmasını istedim. Bana kafam karışık olduğu için beden ve zihnimi dinginleştirecek Shirodhara masajını önerdi. Alnıma (üçüncü gözüme) akıtılan yağla bedenimin kendini onarması, yenilemesi, zihnimin sakinleşmesini sağladı. Gerginlikten kurtulmamı sağladı.
İstanbul’da ve diğer şehirlerimizde de Ayurveda ve masajlarını uygulayan birkaç merkez var. Ender Saraç, bu isimlerin başında geliyor. Ayrıca Nişantaşı’nda Dr. Buğra Öktem’in sahibi olduğu Rasayana Klinik’i de öneririm. Sağlık ve huzur dolu günler diliyor ve sözü genç Ayurveda eğitmeni Turgağ Koçak’a bırakıyorum...
Anlamı: Yaşam bilgisi
Miş’li geçmiş yılların başlagıcından, insan bilincinin kış uykusundan uyanma zamanından bu yana insanlar huzur ve refah arayışı içinde olmuşlardır. Ayurveda kelime anlamı olarak "yaşam bilgisi" olarak bilinir. Ayurveda’ya göre hayatın amacı sadece yaşamak değil, hayatın gerçek anlamını yakalamaktır. Hiçlikten her şeye giden yolda Ayurveda kilit noktaların ve kendi yaşamımızda umudun bittiği yerde alternatif tıp olarak karşımıza çıkar. Ayurveda Hindistan’ın bağrında M.Ö 3500-5000 yılları arasında, kendine özgü meditasyon, beslenme, yoga, masaj, astroloji sistemlerini üreten kadim bilgeler tarafından geliştirilmiştir. Ayurveda kelime anlamının dışında bir yaşam felsefesidir. Kendi varlığımızın dünyadaki amacını ve görevini bilme halidir.
Ayurveda insanı bir bütün olarak ele alır. Beden-ruh-ve zihin... Eğer bu bütünlük bozulursa, kendimizle barışıklığımız gider ve hastalıklar da böyle oluşur; Ayurveda bizi kendimizle barıştırma halidir. Ayurveda felsefesine göre; dünyadaki her şey 5 unsurun (element) kombinsyonuyla oluşmuştur. Bunlar: Boşluk-hava-su-ateş ve topraktır.
Bu beş unsurun insan bedeninde, zihninde ve ruhunda var olduğuna inanılır: Boşluk = duyma hava = dokunma, ateş = görme, su =tat alma, toprak = koku.
Bu bize beş duyu organımızı anımsatmaktadır. Eğer 5 duyu organımızdan birini yitirirsek denge kaybına uğradığımız herkes tarafından kabul görmektedir.
Ayurveda’nın amacı, 5 duyu organımızla zihnimizin ve ruhumuzun ahenk içinde dans etmesini öğretmektir. Bu beş unsur üç dorscha’yı oluşturmaktadır. Dorsha kelime anlamı olarak "değişim ve dengelenme hali" demektir. Dorshalar Pitta, Vatta ve Kapha olarak adlandırılır. Hava ve boşluk Vatta, ateş ve su Pitta, toprak ve su Kapha dorshasını oluşturmaktadır. Bu üç dorsha bedenimizde dengeli biçimde şekillenmektedir. Eğer bu dorshalar denge içinde ise mutlu, huzurlu, kaygılardan uzak yaşamımıza devam edebiliriz.