Paylaş
Beyoğlu Kültür Yolu için Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan ile buluştuk. Bu yıl ikincisi düzenlenen festival, 16 gün sürdü. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yatırımları ve özel sektör girişimleri bir rotada buluştu, her branşta 1500’ün üzerinde etkinlik ve altı binden fazla sanatçı yer aldı.
1) Geniş kamuoyu Ahmet Misbah Demircan ismini en çok Beyoğlu Belediye Başkanı olduğu zamanda tanıdı… 2004’te geldiği görevi tam 15 yıl sürdürdü. Ancak onun Beyoğlu’ndaki tarihi çok daha eski… Ailesi, 1900’lü yılların başında Rize’den Kasımpaşa’ya göç ediyor. Yani en az 120 yıllık Kasımpaşalılar. Demircan, ilahiyatçı yazar Ali Rıza Demircan ile ev hanımı Lütfiye Hanım’ın dokuz çocuğundan üçüncüsü olarak 1967 yılında dünyaya geliyor. Çocukluğu, her biri birbirinden farklı ilgi alanları bulunan kalabalık bir ailede geçiyor… Demircan anlatıyor: “Babam Süleymaniye Camisi’nin imam hatibiydi. Okuyan, yazan, Necip Fazıl’dan çok etkilenen bir fikir adamıydı. Beni de yanında tüm konferanslara, sohbetlere götürürdü. Çocukluğum entelektüelleri, siyasetçileri dinleyerek geçti. Hiç sıkılmazdım. İleriki yıllarda bu tecrübenin çok faydasını gördüm.”
SENE 1975 / 8 yaşında...
KASIMPAŞA’DAKİ ‘ERDOĞAN AURASI’
Peki mahalle hayatı nasıldı? Demircan, “Kasımpaşa o günden bugüne çok değişmedi aslında…” diye cevaplıyor: “Zengin, yoksul, genç, yaşlı herkesin bir arada olduğu bir yapı vardır. Mahalle ortamında bunu hissederdik. Mahallenin en önemli etkinliği arsalarda top oynamaktı.” Piyalepaşa İlköğretim Okulu’na devam eden Demircan’ın o dönem mahallesinden çok aklında kalan bir de tanıdık sima var: “Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile aynı okulda okuduk. Onu o dönemden hatırlıyorum. Daha o yıllarda bir efsaneydi ve herkes ona ‘Reis’ diye hitap eder ve ‘Gelecekte Cumhurbaşkanımız olacak’ diye bakardı. Kasımpaşa’da daha en başından itibaren bir ‘aura’sı ve sevgisi vardı…” Aile, 1984 yılında Emirgan’a taşınıyor. Demircan burada da Boğaz kültürünü öğrendiğini anlatıyor: “Beyoğlu’nun kozmopolitliğinden sonra Boğaz’ın dingin havasını yaşama fırsatı buldum…”
İKİ HEDEF: SİYASET VE TİCARET
Okula Behçet Kemal Çağlar Lisesi’nde devam eden Demircan’ın gelecek için aklında iki alan varmış; siyaset ve ticaret. Sebebini şöyle anlatıyor: “Babam aynı zamanda bir dükkâna ortaktı. Amcalarımın birisi Kasımpaşa’da armatörlük yapıyordu. Diğeri Baltalimanı’nda ‘Oba Restoran’ isimli bir mekân işletiyordu. Daha sonraki yıllarda oraya Sezen Aksu, Ümit Besen, Harun Kolçak gibi isimler çıktı. Milli Selamet Partisi dedemin hanında kurulmuş. Bir başka amcam DYP’de, diğeri ANAP’taydı. Ben de her yere girip çıkıyordum. Tek tip düşünen bir aile değildik. Bu da bana sonra siyasette olabildiğince geniş halkadan, değişik iş kollarından gelen insanları anlamak için bir potansiyel oluşturdu.”
SENE 1970’ler / Amcasının işlettiği meşhur ‘Oba Restoran’da
2) TURİSTLERİ GEZDİRİRKEN UTANIRDIM
Üniversite için tercihini şu alanlardan yaptı; siyaset bilimi, hukuk, uluslararası ilişkiler... Bir de baba mesleği ilahiyat. Sınav sonucu Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne girdi. Demircan, “Aslında ilk tercihim değildi ama ‘Demek ki nasibim buymuş. Arapça öğreniliyor, ona da ihtiyaç var’ şeklinde düşündüm” diye devam ediyor: “Tam o sırada babam bir seyahat acentesi kurdu. Yeri tam Taksim Meydanı’ndaydı. Yıl 1986... O zamanlar Arap turizmi başlamıştı. Bir yandan acentede çalışmaya başladım. Öğrendiğim Arapçayla rehberlik yapıyordum.” Demircan turist gruplarıyla beraber adım adım İstanbul’u geziyormuş: “Kapalıçarşı’yı, camileri ve İstiklâl Caddesi’ni gezdirirdim. Balık Pazarı’nın o zamanlar üstü kapalıydı. Altındaki kokoreççinin yağları leke yapmıştı. O dönem bu çirkin görüntüden çok utanırdım. Sonraki yıllarda Belediye Başkanı olunca ilk iş o yağ lekeleri olan kaplamayı kaldırttım! Talimhane’de hep bir keşmekeş vardı. ‘Keşke Taksim yayalaşsa da turistleri rahatça alıp yürüyerek Sultanahmet’e kadar gidebilsek’ derdik.”
SENE 1996 / Düğününde dönemin İstanbul Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan ve babası Ali Rıza Demircan ile...
3) KARDEŞLERİM BANA ‘VARYEMEZ AMCA’ DERDİ
Bir an önce hayata atılmak, turizm yapmak, sonra da siyasete atılmak istiyordu… 1992 yılında mezun oldu. İçinde kalmaması için ‘siyaset bilimi’ yüksek lisansını da yaptı: “Para da kazanıyordum. Babam hakkımı veriyordu. Kazandığım parayı biriktiriyordum. Kardeşlerim bana ‘Varyemez Amca’ diye takılıyordu! Türkiye Seyahat Acenteları Birliği yönetimindeydim. MÜSİAD üyesiydim. Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy o zamandan derdi ki; ‘Bir otelin beş yıldız olması için çevresinin de beş yıldız olması lazım. Yoksa ortalaması iki buçuk olur.’ Ben de bu bakış açısıyla çevre ve kültürel mekânların gelişmesiyle ilgilenmeye, kentteki eksikleri de görmeye başladım.”
SENE 2017 / Annesi Lütfiye Hanım’la
4) ‘TİCARET TAMAMDIR ARTIK SİYASET ZAMANI’
Hayatının ‘turizmci’ faslı 17 yıl sürdü. Diğer ilgi alanı siyaseti takip etmeye de devam etti. İki ismi özellikle seviyordu; Turgut Özal ve Recep Tayyip Erdoğan. Demircan anlatıyor: “Sene 1990’lardı. İki isim de çok popülerdi. Cumhurbaşkanımız Kasımpaşa camiasında tam bir Beyoğlu karizmasını oluşturmuştu. Ben bir siyasi partiye üye değildim. 2002’de AK Parti gündeme gelince ‘Benim de artık siyasete girmem lazım’ dedim. Sarıyer AK Parti’nin kurucusu oldum. Çok heyecanlıydım, çok seviyordum.”
BELEDİYELERLE HİÇ İLGİM YOKTU
2002’de İstanbul’da 16. sıradan milletvekili adayı oldu ama kazanamadı. Demircan devam ediyor: “Sonra Sayın Mehmet Müezzinoğlu 2004 seçimleri için aday olabileceğimi söyleyince şaşırdım. O güne kadar belediyelerle o kadar ilgim yoktu ki araştırma yaptım. 2004 seçimlerinde Beyoğlu Belediye Başkanı seçildim. Turizmdekine çok benzer bir iş buldum; vatandaşı sürekli memnun etmek zorundasınız...”
SENE 1983
İŞTE DEMİRCAN’A GÖRE KASIMPAŞA RACONU
Doğma büyüme Kasımpaşalı Ahmet Demircan ‘Kasımpaşa raconu’nu nasıl tarif eder? Şöyle yanıtlıyor: “1453’ten sonra Kasımpaşa’da askeri tersaneler kurulmuş. Semtin sakinleri de hep devletin savunmasıyla ilgili misyonlar üstlenmiş. Buradan kaynaklanan 500 yıllık bir gelenek var. Beyoğlu’nun kozmopolitliğinin yanında burada Anadolu’dan gelenlerle birlikte bir Türk-İslam kimliği var. Bayrak, millet, vatan kimliği Beyoğlu’nun kozmopolitliğiyle harmanlanmış. Ötekileştirme yok. ‘Kasımpaşa delikanlısı’ organik, iyi bir insan ve bir İstanbulludur; adaletlidir, hak yemez.”
15-16 yaşlarında
TEK İSTEĞİMİZ ŞEHRİ ADAM ETMEKTİ
Ahmet Misbah Demircan, 2004-2019 yılları arasında Beyoğlu Belediye Başkanlığı’nı yürüttü. Geriye dönüp bakınca bu 15 yılı nasıl değerlendiriyor? Şöyle: “Talimhane’yi yayalaştırdık. Kongre Vadisi’nde turizme zıplama yaşattık. Sonra İstiklâl Caddesi’ne turizm yatırımları lazımdı… Doğru bildiğimiz işleri yaptık. Herkes arkada bir şeyler aradı. Oysa şehri adam etmek için uğraşıyorduk; yatırımı çoğaltmak, alanlar açmak... Emek Sineması’nda, Kuledibi ve Gezi Parkı olaylarında, merdiven krizinde… Hepsinde kamuoyuna bıkmadan anlatmak gerektiğini gördüm. Anlattıkça insanları tatmin ettik. Tarihi yerlere uymayan kötü kullanım vardı. Bize ‘Sen burayı soylulaştırıyor musun?’ deniyordu. Burası zaten soylu bir yer!”
SENE 2007 / Kadir Topbaş ile...
EVET PROJELER TİCARİ AMA…
Ahmet Misbah Demircan, yerel siyasette başladığı kamu görevine son iki yıldır Turizm ve Kültür Bakan Yardımcısı olarak devam ediyor. Turizmin kültürün önüne geçtiği tartışmaları hakkında şunu söylüyor: “İstanbul’da zaten kültür turizmi yapılıyor. Bir yönüyle ticari, evet ama buralar kurulduğunda da zaten ticariydi! İktidarın her yaptığına bir şey söylemek gayreti var. Demoralize olmadık çünkü yaptığımız iş doğruydu. Zorlu süreçler geçirildi ama sonuçta herkes bunları güzel işler olarak kabullendi; AKM’de, Taksim Camisi’nde, Emek Sineması’nda… Beyoğlu’na yeniden sinemalar, tiyatrolar, sanat galerileri geldi. Beyoğlu Kültür Yolu Projesi’yle bunu vurguladık. Amacımız bütün tarihi kentlerde bunu yapmak.”
SENE 2018 / Emek Sineması’nda Beyoğlu Belediyesi Türk Sinemasını Geçmişten Geleceğe Taşıyanlar Ödül Töreni’nde Cüneyt Arkın ile...
‘BELEDİYECİLİĞİ ÖZLEMİYORUM’
Söyleşimiz sonrası Beyoğlu sokaklarında yürüyoruz… Demircan, “15 yıl sonra Beyoğlu’ndan ayrılıp Ankara’ya gitmenin duygusal yanı vardı kuşkusuz ama yeni bir başlangıç yapmak lazımdı. Üç dönem kuralını doğru buluyorum. Belediyeciliği özlemiyorum” diyor. Beyoğlulu ise eski başkanını özlemiş… Tanıyanlar koşup yanına geliyor. Yeri gelmişken… Bölgedeki yoğun Arap nüfusla ilgili ne düşünüyor? Yanıtı: “1980’li yıllarda da bu tartışma yapıldı. Bu tamamen Türkiye’ye hangi ülkeden turistin geldiğiyle alâkalı… AKM’nin kapalı olduğu dönemde burası bir kitle kaybetti. Galataport çalışmadığında da kitle kaybetti. Bir dönem Avrupalı turist azaldı. Dolayısıyla, evet ‘Araplaşma’ gözlemi doğru ama otele kim geliyorsa sokakta onu görüyorsunuz.”
Paylaş