Paylaş
BU gerçeği siyasetçi de göremiyor medya da! Hayatın doğal bir akışı olduğunu. O doğallığın her sabah yeniden doğduğunu akşama doğru yorulup yavaşladığını.
İşte o yalın doğallık içinde insanlar sabah kalkıp, çocuklarını okula hazırlıyorlar. İşlerine ulaşmak için duraklara koşuyorlar. Ev kadınının günlük, yıpratıcı rutini başlıyor. Bir taraftan geçim sıkıntısı diğer taraftan kentli yaşamın özlemleri. Tipik bir orta sınıf belgeseli. Dünya'nın her yerinde üç aşağı beş yukarı birbirine benziyor bütün bu kareler.
Mesut Yılmaz son seçimlerde ‘‘sessiz çoğunluğun sesini dinliyorum’’ sloganını benimseyerek hayatın bu doğallığına yaklaşmaya çalışmıştı. Beş yıldızlı otelden ‘‘sessiz çoğunluğun sesini’’ dinlemeye kalkınca hak ettiği yaldızlı yanıtı aldı! Çünkü hayatın doğallığının adı konmamış bir dengesi var! Var olma mücadelesinin o güçlü dengesinde şaklabanlıklara pek yer olmuyor.
Çok özenilen Batı'da siyaset orta sınıfı idealize ederek şekillenir. Siyasetin amacı ise hayatın o doğal akışına daha rahat soluk aldırabilmektir. Ve de o doğal akış içinde hayatını sürdürmeye çalışanlara duyulan saygıdır.
Televolesel manzaralar ile bölge gücü dinamik Türkiye nutukları arasına sıkışmış bir kargaşa ortamında acaba yaşamın bu akışını ne kadar algılayabiliyoruz?
Bayram günlerine duygu yüklemesi yapan şeker reklamı, kentlerdeki orta sınıf gerçeğinin bir açısını ortaya çıkarttı. Bayram'da yalnızlığa mahkum olan yaşlı çiftin görüntüsü bayram günlerinin en gözde sohbet konusu oldu. Dün Milliyet'te yayınlanan Pervin Metin'in haberinde ise reklamı izleyen gençlerin Darülaceze'ye koştuğu belirtiliyordu.
Bir reklamla yaşlıları ziyaret edenlerin sayısının ikiye katlanması ‘‘dinamik Türkiyem'in güzel insanları’’ sonucunu çıkartmak için yeterli değil tabii ki! Ama ortada hiç de azımsanmaması gereken bir ‘‘toplumsal doku gerçeği’’ var. Doğru mesajlara doğru tepki veren aslında hiç hoyrat olmayan insanların oluşturduğu bir doku bu. Beş yıldızlı otel siyaseti ile bu gerçeği yakalamak mümkün değil kuşkusuz. Türkiye'deki sosyal demokrasinin, ‘‘sosyal’’ ve ‘‘demokrat’’ sözcüklerinin içini boşaltmış çizgisi de hayatın bu doğal akışını kavramıyor işte.
* * *
Şeker reklamındaki görüntü büyük kentin orta sınıf gerçeğiydi. Bunu daha genişletip genelde Türk toplumu demek de mümkün.
2001'e girerken bu topluma, niyet mektubuyla takviye edilmiş istikrar paketinden başka ne sunabiliyoruz?
Ortaya hangi gelecek tasarımını koyabiliyoruz?
Hayatın doğal akışındaki mücadeleye ne kadar saygılıyız?
* * *
Türkiye, pekçok yönden buruk şekilde 2001'i karşılıyor. Bütün karamsarlığa rağmen gene de güzel bir sene dileyelim. Yeni yılınız kutlu olsun.
Paylaş