Paylaş
İlk kez bu kadar açık biçimde ifade ediliyor.
Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Prodi, ‘Avrupa ordusunun mutlaka kurulacağını’ söylüyor.
Bir süreden beri AB yöneticilerinin ağızlarında geveledikleri, ‘NATO içinde Avrupa’nın savunma kimliği' gibi kavramlar böylece netleşmiş oluyor. Söyleyen sıradan birisi değil.
Prodi gibi AB içinde sözü dinlenir bir siyaset adamı. Avrupa'nın geleceği için proje üreten bir kişi.
İlginçtir Prodi. Avrupa'nın bir Hıristiyan Kulübü olduğunu ortaya atan ama şimdilik hasır altı edilen talihsiz belgeye de imza atan Avrupalı liderlerdendi.
Bu tür belgeler bir rastlantının sonucu ortaya çıkmazlar. Bir bilinçaltının işaretidirler. İlerde izlenecek politikalara altyapı oluştururlar.
Ve de gün gelir o çok masum belge büyük bir felaketin ateşleyicisi oluverir. Hastalıklı kafaların maceralarına meşruiyet kazandırdıkları için.
Tıpkı geçtiğimiz haftalarda Le Nouvel Obsversateur Dergisi'nde yayınlanan 1937 tarihli şu Sırp belgesi gibi.
Şöyle düşünüyorlarmış o dönemin Sırp yöneticileri:
‘Arnavutlar’ı Balkanlar'dan güç kullanmadan sürmek gerekiyor. Sürgünü gerçekleştirmek için tutarlı bir psikolojik ortam yaratılmalı.
Bu, birçok şekilde yapılabilir. Örneğin Müslümanlar'ı, din adamlarının aracılığıyla etkilemek çok kolaydır. Din adamlarını ya parayla ya da baskıyla etkileyip hedefimiz için kullanmalıyız. Bu akla gelen ilk yöntemdir. (...)
Bölgeden sürülecek olan Arnavutlar'a bürokratik kolaylıklar sağlanmalı. Pasaport, bilet, vs gibi. Arnavutlar, önce Selanik'e gönderilmeli oradan da fazla zaman kaybetmeden Asya'ya sürülmeli. Balkanlar'ı Arnavutlar'dan arındırmanın başka yolu yoktur'. (...)
Arnavutlar'ın, Selanik'ten sonra gidecekleri Asya diye tanımlanan yer neresi?
Türkiye'den başka bir adres var mı?
İlginçtir ki 1997'de, Türkiye'yi Avrupa'dan dışlayan ‘Lüksemburg ayırımıcılık kararlarının’ mantığını da dönemin Lüksemburg başbakanı şöyle dile getirmişti: ‘Tarih ile coğrafya birleşti’.
Miloseviçler'in torunlarına da miras kalacak çok talihsiz sözler bunlar.
* * *
Türkiye'nin AB'den dışlanmasında perde arkasında aktif rol oynayan Akdenizli sevimli Prodi'nin ordusuna gelince.
Bu sorunun Türkiye Avrupa ilişkilerinde, önümüzdeki dönemde ön plana çıkacağı kesin.
Avrupa Birliği'nin haftalık yayın organı European Voice 27-28 Nisan tarihli sayısında Türkiye'yi manşete çekmişti, ‘Avrupa’nın yeni savunma yapısını Türkiye engelliyor' diye.
Bu tür manşetler öyle durduk yerde atılmaz.
Prodi'nin ordusu, Türkiye'yi Avrupa Birliği bağlamında ilgilendiriyor. Amerika'yı ise NATO çerçevesinde.
Ve ilginçtir ki NATO'nun Balkanlar'da bir Avrupa savaşı sürdürdüğü sırada Avrupa savunma kimliği fikri daha da yüksek sesle telaffuz ediliyor.
Hangi Avrupa ordusu?
İkinci Dünya Savaşın'dan sonra bütün reflekslerini savaşmamak üzerine kurmuş Avrupa'nın bugünkü telaşı nedir?
Bosna faciasında, ‘eylem’ yerine ‘küçük jestleri’ (Mitterrand'nın helikopterle Bosna'ya inmesi gibi) yeğleyen Avrupa'nın ‘otonom savunma’ diye tutturmasının altında ne yatıyor?
Bunlar, Avrupa'nın, Balkanlar'ın, Avrasya'nın 21. yüzyıl denklemlerinin önemli soruları.
Bugün NATO önünü görmeden kelle koltukta Balkanlar'a girdi. Sorunun altından kalkabilecek mi? Belli değil. Avrupa'nın birikimi ve de yaratıcılığına en çok ihtiyaç duyulan bir dönemdeyiz.
Dünya dengesizlik içinde.
Bu süreç yeni bir Atlantik-Avrupa içiçeliğini gerektiriyor.
Dışlama reflekslerinin yeni facialara yol açmaması için.
Paylaş