Paylaş
Milyonlar harcanarak kapak atılan özel okulların yöneticileri alınmasınlar.
Son bir ay içinde yurt dışındaki ünivesitelerde birinci ligde iş yapan Türk bilim adamı ve araştırmacıların şöyle bir sicillerini araştırdım. İnsanı etkileyen başarı öykülerinin ardında hep Anadolu, fen liseleri ve devlet okulları buluyor...Bütün imkansızlıklara rağmen hâlâ bir idealle öğrenciyi kucaklayan kurumlar bunlar.
Bu okullardan, özel öğretmen takviyesi, bilmem ne kursu dopingi yapılmadan mezun olarak başarıyı yakalamış parlak beyinler bugün, büyük bir tevazu içinde uluslararası bilime katkıda bulunmaktalar.
‘Höt’ deyince ‘sekiz yılı’ çıkartmak zorunda kalıp sonra da Cumhuriyet tarihinin en büyük eğitim reformunu yaptığını açıklayacak kadar komikleşen bir iktidarın umrunda mı bilmiyorum ama 20. yüzyılda eğitime yatırım yapanlar 21. yüzyılı kontrol edebilecekler.
Ve bizdeki zihniyet, iki özel okul, üç özel üniversite açarak eğitim sorununu çözdüğünü sanacak kadar zaman ve mekân dışına kayabiliyor. Ve zaman dışına kaydıkça da alkış alıyor.
Çok uzaklara gitmeye gerek yok, yakın çevremizdeki Anadolu liselerinin haline bakmakta yarar var. Öğretmen açıkları, yanmayan kaloriferler, laboratuvar sıkıntıları, maddi olanaklardan yoksun ama pırıl pırıl gençlerimizden esirgediklerimizin ilk akla gelenleri.
Bunun adı piyasa ekonomisi, kapitalizm falan değil, tek ve mutlak bir tanımla sadece ‘üçüncü dünyalılık’.
Batı'yı hiç anlamadan Batı'ya özenen Türkiye'ki üçüncü dünyalı zihniyet devlet okullarını çökertirken dünyada çok ilginç gelişmeler oluyor.
New York Times gazetesinin birinci sayfasının göbeğine oturan bir habere göre, Amerika'daki bazı kamu okulları (bu noktada bazı ukalâlar Amerika'daki kamu okulları bizdekinden farklı, eyalet sistemi var vs. türünde yorumlar yapacaklardır. Bu tür bilmişliklerin önemi yok, sonuç itibariyle bu kurumlar özel okul statüsünde değiller) öğretmen açığını kapatmak üzere yurt dışından matematik öğretmeni ithal etmeye başlamışlar.
New York Kenti Eğitim Kurulu'nun aldığı bir kararla New York'taki bazı kamu okullarının matematik öğretmeni ihtiyacı bu yöntemle kapatılacak.
İlânlar bastırılmış, öncelikle Avusturya'dan orta ve lise öğretmeni talep edilmiş. Avusturyalılar'ın iyi İngilizce biliyor olmaları bu seçimde etken olmuş.
İşe başlayacak öğretmenlere yılda otuz bin dolar ödenecekmiş.
İlânlar yayınlanır yayınlanmaz üç yüz matematik öğretmeni Avusturya eğitim bakanlığına baş vurmuş.
New York kentinin eğitim kurumlarında bir milyon öğrenci okuyormuş. Öğretmen sayısı altmış beş bin dolayında. En büyük sıkıntı da matematik ve fen öğretmeni bulmakta çekiliyormuş.
O zaman çözüm nedir?
Yurt dışından öğretmen ithal etmek. Avusturya'nın öğretmen fazlası olduğu saptanınca arz talep dengesi eğitimde böyle bir çözümü gündeme getirmiş.
Bilindiği gibi Clinton yönetiminin en iddialı olduğu konu, eğitim. Ve ‘eğer Amerika bilimde yeni hamleler yapacaksa matematik, fen derslerine ağırlık vermesi gerekiyor’ deniliyor.
Matematik, fen dersleri...Bilgisayar kullanımının kalem ve kağıt kadar sıradanlaştığı bir ülkede bile en çok ihtiyaç duyulan alanlar.
Yalap şap İngilizce'yle bilgisayarın tuşuna basmayı öğretip büyük reformlar gerçekleştirdiklerini sananları düşündürmeli bu örnekler.
Cumhuriyet'i korumanın yolu eğitimdeki ciddi atılımlardan geçiyor. İmam Hatipler'i kapatmak için sekiz yılı devreye sokarak rejim korunamaz. Çünkü Cumhuriyet'in en büyük başarısı, yetersiz de olsa eğitimde sağladığı fırsat eşitliğiydi.
En yoksulun en tepeye tırmanma umuduydu.
Bugünkü zihniyet ise devlet okullarını çökerterek Cumhuriyet ilkeleriyle ters düşen son derece tehlikeli bir uçurum yaratıyor.
Devlet okullarını dışlanmışların okulları haline getirerek reform yapmak ve Cumhuriyet'i kurtarmak...Öyle mi?
Paylaş