Paylaş
- Kan dökülmüyor.
- İyi niyetli çabalar var.
- Çatışmasızlık umudu doğmuş durumda.
- Kuşatıcı söylemler ön planda.
- Mezhep fanatikliğinden uzaklaşılmış gibi.
- İstikrar belirdi.
- Ahali mutlu ve umutlu.
*
Müslüman olmayı geçtim, insan olan bu durumdan memnuniyet duyar.
*
Fakat bakıyoruz Ayetullah Hamaney’e.
- Nasıl da öfkeli.
- Nasıl da mutsuz.
- Nasıl da haset.
- Nasıl da kindar.
- Nasıl da öç peşinde.
- Nasıl da hazımsız.
*
Ayetullah Hamaney demeyelim artık ona.
“Ayetullah Hazımsız” diyelim.
NİŞANTAŞI’NA BİR UĞRAYIN
YENİ yıl coşkusunu yaşamak istiyorsanız Nişantaşı’na uğrayın. Şöyle şeyler var Nişantaşı’nda.
- Görgüsüzce değil tam kararında bir süsleme var.
- Sadece ışıklandırma yok, sürpriz sokak konserleri de var.
- Paylaşımlık fotoğraflar için çok fazla kıyı köşe var.
- Fiyatları ehven adım başı seyyar kafeler var.
- Kasmayan, basmayan, üzerine üzerine gelmeyen bir ortam var.
DEVA VE GELECEK ÇÖKERKEN
- Altılı masanın bu iki atlısı, ufuklarda kaybolma yolunda.
- Davutoğlu bittiğinin farkında, başka yollar arıyor.
- Babacan ise bittiğinin farkında bile değil.
- Bu iki partiden AK Parti’ye geçen her milletvekili, CHP’yi etkiliyor.
- “Bizim oylarımızla seçildiler” diye kahroluyor CHP elitleri.
- Bu iki parti biterken Kemal Kılıçdaroğlu’nun durumu daha da feci hale geliyor.
- Muhalefetin tatsız bir kâbusuna dönüşmüş durumda Deva ve Gelecek.
YILBAŞI SÜRECİNDE İZLENECEK FİLMLER
- EVDE TEK BAŞINA: Çocuksu bir neşe için izlenir.
- YILBAŞI GECESİ: Gülse Birsel’in ülkemizde çektiği çileleri gözlemlemek için izlenir.
- KRAMPUS: Korku filmi klişelerinin yılbaşına nasıl uyarlandığını anlamak için izlenir.
- NEŞELİ HAYAT: Noel Baba kostümlü Yılmaz Erdoğan’ın hüzünlü mizahı için izlenir.
- ZOR ÖLÜM: Hem aksiyon var hem yılbaşı var hem de mizah var. Hepsi için izlenir.
- KÜÇÜK KADINLAR: Derinlikli, incelikli bir roman uyarlaması olduğu için izlenir.
- ZORAKİ TATİL: Derinliksiz, inceliksiz bir yılbaşı komedisine takılmak için izlenir.
YILIN OLAYLARI
YILIN olaylarını sıralayacağım.
Ancak yılın son günlerinde Suriye’de meydana gelen ani değişim, öyle baskın bir karakterde ki...
Yılın olayları diye sıralanacak her olay en az yüz kilometre geride kalıyor.
KİM BU PROVOKATÖRLER NE YAPMAK İSTİYORLAR
BAZI karanlık eller Ekrem İmamoğlu adına sahte internet siteleri açmışlar.
Şöyle haberler yapıyorlar:
*
“İmamoğlu: Erdoğan Türkiye’yi tahrip etmeden evvel birlikte meydanlara çıkın.”
*
İnternet sitesi İmamoğlu adına ama sitenin İmamoğlu’yla alakası yok. Site sahte. İmamoğlu’nun böyle bir sözü yok.
Çokça FETÖ kokan bir provokasyon bu.
*
Geçen yıl mahkemeden bu sitelerle ilgili “erişim engeli” kararı çıkmış. Buna rağmen siteler yayında. Hatta sayıları da artıyor.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun bu pis provokasyonu boşa çıkaracak adımlar atması şart.
NEFRETLE ENGELLEYİN
SURİYE’de olup bitenler üzerinden Alevi / Sünni ayrımına yönelik kışkırtıcılık yapan tüm hesapları küt diye engelliyorum.
Siz de öyle yapın.
Bu müptezel faaliyete karşı kişisel olarak yapabileceğiniz en hayırlı iş bu çünkü.
GASSAL
AMERİKAN sinemasında cenaze levazımat işlerini anlatan öyle çok dizi ve film var ki.
Cenaze levazımatı işi, anladığım kadarıyla çok ama çok ciddiye alınıyor Amerika’da.
*
Bizde ise cenaze yıkayıcılığı...
Uzak durulan, dudak bükülen, küçümsenen, kaçılan bir iş. Kaba saba şakalar dışında gündelik hayatımızda yeri yok bu işin. Hiç yokmuş gibi yaparız. Ölümden kaçtığımız gibi cenaze yıkayıcılarından da kaçarız.
*
Cenaze yıkayıcısı anlamına gelen “GASSAL” sözcüğü, ancak TRT’nin dizisi nedeniyle gündemimize geldi. Türkiye’de bir dizide ilk kez cenaze yıkayıcılığı işleniyor. Hüzün de var mizah da var dizide. Çevremdekiler de beğenmişler.
Ama ben bu diziyi asıl, “GASSAL” olgusunu gündeme getirme cesareti açısından takdire şayan buldum.
BARAJLARDAN ELEKTRİK YERİNE BÖLÜCÜLÜK ÜRETEN MİLLETVEKİLİ
DEM Milletvekili Ceylan Akça şöyle demiş Meclis kürsüsünden:
*
“Bizim topraklarımızın üstüne baraj kurup sonra o barajlardan edindiğiniz elektriği bize fahiş fiyatlarla satmak sizin hakkınız değildir.”
*
Bölücülük sadece elde silah dağa çıkılarak yapılmıyor.
Meclis kürsüsünden de yapılıyor.
*
Ceylan Akça’ya soruyorum:
- Bu ülkede “bizim toprağımız / sizin toprağınız” diye bir şey mi var?
- Elektrik fiyatında toplumun bir kesimine farklı tarife mi uygulanıyor?
- O barajlar, bizim olduğu kadar sizin de değil mi?
*
Barajlardan bile bölücülük üreten bu zihniyetle ne yapacağız biz?
Paylaş