Paylaş
Borsa İstanbul’da çıkış trendi ve iyimserlik kâr satışı denemelerine rağmen korunuyor. Bu görünümde alternatif yatırım araçlarının (konut hariç) enflasyona karşı tasarrufları korumada yetersiz kalmasının en önemli etkenlerden biri olduğu geçtiğimiz yazılarımızda sıkça vurguladığımız bir konuydu. Halen de geçerliliği olan bu durum, olumlu şirket bilanço performansları, dış piyasalardan bu dönem negatif bir etki ve haber akışının gelmemesi, borsaya devam eden yatırımcı katılımı gibi gerekçelerle destekleniyor. Borsa İstanbul’da benzerine uzun yıllardır tanık olmadığımız teknik ve temel verilerle izahı zor bir çıkış yaşanıyor. Cuma gününü baz aldığımızda, yılbaşından bu yana yaşanan yükseliş 1999 yılından sonraki en sert çıkış. BIST100 Endeks getirisi yılbaşından bu yana yüzde 160 seviyelerine ulaştı. Hisse bazında çok daha yüksek ve çarpıcı primler var. Bazı hisselerde bilanço ve temel verilerle açıklanması mümkün olmayan yükselişler yaşandı. Geçmiş yıllarda sert çıkışlar yaşandığında “yükseklik korkusundan” bahsedilir, temkinli davranılırdı. Bu dönem için BIST100 Endeksi’nde bu yönde değerlendirmeler yok veya çok az. Halen daha üst seviyeler hedef olarak dillendiriliyor. Bu hedefler çok gerçekçi bulunmasa da ciddi bir alternatifin olmaması nedeniyle belli yatırımcı grupları tarafından kabul görüyor.
PARTİ SÜRÜYOR
Referans noktalarından biri olarak BIST100 Endeksi’nde TL bazlı yeni zirveler oluşmakla birlikte dolar bazlı grafiklerde 2010 ve 2013’deki 500’lü zirvelerin oldukça gerisinde bulunulması gösteriliyor. Piyasanın görünümüne bakıldığında; “Nakit kraldır, bazen hiçbir şey yapmamak da en iyi yatırımdır” türünden yatırımcı tavsiyeleri için erken görülüyor. Ancak olumlu gelişmelerin belli ölçüde fiyatlamalara dahil olduğunu kabul edersek “düşüş başlayacağı zaman zil çalmaz” diyen eski bir borsacı sözüyle yine temkinli olmamız gereken bir dönemden geçtiğimizi hatırlatmakta yarar var. Geçen haftanın son günlerinde kâr satışları görülse de Borsa İstanbul’da olumlu hava devam ediyor. Bir başka anlatımla parti sürüyor.
FAİZ ARTIRIMINDA YAVAŞLAMA
ABD Merkez Bankası (Fed) faiz artırım ve parasal sıkılaşma sürecine devam ediyor. Ancak son aylarda ABD enflasyon verilerindeki gerileme ile faiz artırımlarının yavaşlayacağı algısı öne çıktı. Bunu gerek Fed Başkanı Powell, gerekse Fed yetkilileri dile getirdiler. Geçen hafta yayınlanan son toplantıya ait Fed tutanaklarında; Çoğu Fed yetkilisi yakında faiz artış hızının yavaşlamasını desteklerken bazı katılımcılar artış hızının yavaşlamasının finansal riskleri azaltacağı görüşünde. Bazı üyeler erken bulsa da Avrupa Merkez Bankası’nda da benzer görüşler hakim. Fed ve Avrupa Merkez Bankaları için Aralık toplantılarında 50 baz puanlık faiz artırımı en güçlü olasılık olarak görülüyor. Anlaşılan resesyon riski nedeniyle “kaş yaparken göz çıkarmak” istemiyorlar. Gerçi Avrupa’da enflasyon (TÜFE) halen çift haneli ama Rusya ile yaşanan ambargo ve enerji krizi nedeniyle kantarın topuzunu da kaçırmaktan korkuyorlar. Cuma günü açıklanan veriye göre Almanya 3.çeyrekte yüzde 0.4, yıllıkta yüzde 1.2 büyüdü. 2.çeyrek yıllık büyüme yüzde 1.8 idi. Ekonomide yavaşlama konusu çok fazla gündem olmaya başladı. Son Fed tutanaklarında üyeler resesyon olasılığını yüzde 50’nin üzerinde görüyorlar. Hal böyle olunca enflasyon ile mücadele ne kadar öncelikli olursa olsun başka dengeleri de gözetmek zorundalar.
FİYATLAMAYA YANSIDI
Piyasalar bu durumu fiyatlamalara yansıtmaya başladı. Borsalarda bir tepki çıkışı var. Diğer piyasa parametrelerinde de bu durum kendini gösteriyor. ABD 10 yıllık bono faiz oranında düşüş sürerken tekrar yüzde 3.65 seviyesine çekildi. Benzer şekilde ABD dolarındaki zayıflama ile Dolar Endeksi 105 seviyesine geriledi. Buna karşılık Euro’da değer kazanımı görülürken Euro/Dolar paritesinde tepki çıkışıyla 1.04 seviyesi geçildi. Bu gelişmelere bağlı olarak altının ons fiyatında tepki yükselişi görüldü ve 1.760 doların üzeri test edildi. Petrol fiyatında düşüş eğilimi sürüyor. Brent Petrol 85 dolardan işlem görüyor. Petrolde üretim kısılması yönündeki haberler tepki alımlarına neden olsa da bunun S. Arabistan tarafından yalanlanmasıyla düşüş eğilimi devam etti. Resesyon riskinin talep üzerindeki etkileri önemli görülüyor. Kısmen de Çin’de artan vaka sayıları ve kapanmaların etkisini saymak mümkün.
TCMB FAİZİ TEK HANEDE
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) geçtiğimiz perşembe günkü toplantısında beklendiği üzere 150 baz puanlık indirimle politika faiz oranını yüzde 9.00 seviyesine ve tek haneye çekmiş oldu. Toplantı sonrası yapılan duyuruda; “Kurul, mevcut politika faizinin küresel talebe ilişkin artan riskleri dikkate alarak yeterli düzeyde olduğunu değerlendirmiş, ağustos ayında başlatılan faiz indirim döngüsünün sonlandırılmasına karar vermiştir” vurgusuyla faiz indirim sürecinin tamamlandığını bildirdi. Hatırlanırsa Cumhurbaşkanı Erdoğan birkaç ay önce; “Faizde düşüş sürecek, tek haneye inecek” şeklinde açıklama yapmıştı. Beklenen bir karar olması nedeniyle faiz indiriminin piyasalar üzerindeki etkileri sınırlı kaldı. Düşük faiz politikasıyla ekonomideki büyüme hedefine odaklanılmış görülüyor. Ancak bu politikanın döviz kurları, cari denge ve enflasyon üzerindeki etkilerine ayrıca bakmak gerekecek.
ZAYIF YABANCI ALIMLARI SÜRÜYOR
TCMB verilerine göre yurtdışı yerleşiklerin hisse senetleri ve tahvil bono (DİBS) işlemlerinde 18 Kasım ile biten haftada; Hisse senetlerinde 56.5 milyon dolar alım, tahvil bonoda 20.5 milyon dolarlık satım yaptılar. Yabancı yatırımcıların son üç haftadır düşük montanlı da olsa hisse senetlerinde alıcı olmaları dikkat çekici bir gelişme. Alımları son üç haftada toplamda 210 milyon dolara ulaştı. Borsa İstanbul’un son dönemde 100 milyar TL’nin üzerindeki günlük işlem hacimlerini dikkate aldığımızda yabancı işlemlerinin çok ciddi olmadığı anlaşılacaktır. Buna karşılık tahvil bonodaki üç haftalık satış toplamı ise 57 milyon dolar oldu. Diğer taraftan yine 18 Kasım haftasında; Bankalardaki yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı önceki haftaya göre yaklaşık 3 milyar dolar gerileme ile 210.3 milyar dolar olurken TCMB brüt rezervleri 5 milyar artışla 122.8 milyar dolara ulaştı. Rezervlerde son iki haftalık artış 9 milyar dolar oldu. Suudi Arabistan’ın TCMB’de 5 milyar dolarlık mevduat hesabı açtığı haberi de rezervler açısından kayda değer bir durum. Dış piyasalardaki son dönem gelişmeler Türkiye’nin de dahil olduğu gelişen ülkelere bakışı biraz yumuşatmış görülüyor. Türkiye’nin 5 yıllık CDS’i (risk primi) 600 seviyesinin altına gerilerken 10 yıllık Eurobond faiz oranları %10 seviyesinin altında işlem görmeye devam ediyor. Önümüzdeki hafta iç gündemde veri akışı zayıf görülürken dışarıda Euro Bölgesi ülkelerinde enflasyon verileri, ABD tarım dışı istihdamı ve ABD büyümesi (GSYH) yakından izlenecek.
BORSADA 5.000 SEVİYESİ ÖNEMLİ
Borsada çıkış trendi devam ediyor. İlk destekler 4.800-4.730 seviyelerinde görülürken bu seviyenin altında sonraki destek noktaları 4.600 ve 4.460 seviyelerinde bulunuyor. İlk direnç ise 4.940-5.000 seviyelerinde. Çıkışın devamı için 5.000 seviyesinin geçilmesi gerekecek. Bu durumda sonraki dirençler 5.200-5.250 ve 5.500-5.800 seviyelerinde görülüyor. Endekste yükseliş trendi korunmakla birlikte 5.000 seviyesini geçemeyen çıkış denemeleri kâr satışlarıyla karşılaşabilir.
Paylaş