Paylaş
ANA gündem Rusya-Ukrayna ağırlıklı olmaya devam ediyor. İki ülke arasındaki görüşmelerde sağlanan anlaşma umudu piyasalara olumlu yansıdı. Ancak Rusya ve ABD’nin görüşme sonuçlarına temkinli yaklaşmaları ve savaşın görüşmelerin ardından da sürüyor olması bu yöndeki iyimserliği biraz zayıflattı. Bir sonraki görüşme için diplomasi sürüyor. Ateşkes ve barış olasılığı artan risk iştahıyla borsalarda tepki yükselişlerine neden olurken güvenli limanlara ilgiyi azalttı. Altının ons fiyatında yükseliş denemeleri zayıf kaldı. Petrol fiyatlarında ise düşüş derinlik kazanmış görülüyor. Bu gelişmede anlaşma beklentileri dışında ABD’nin önümüzdeki 6 ay boyunca stratejik petrol rezervlerinden günde 1 milyon varili serbest bırakma kararı ve perşembe günkü OPEC+ toplantısından gelen üretim artışı kararı etkili oldu. OPEC+ petrol üretimini mayıs ayında beklendiği gibi günlük 432 bin varil arttırma konusunda anlaştı. Daha geniş vadede, omicron vakalarındaki artış ve küresel ekonomide büyüme beklentilerinin aşağı yönlü revize edilmesi var.
İNGİLTERE DE DAHİL OLDU
İngiltere de stratejik petrol rezervlerinin serbest bırakılmasında ABD’ye katılma kararı adı. ABD Başkanı Joe Biden, müttefiklerin kendi stoklarından 50 milyon varil kadar serbest bırakmasını beklediğini açıklamıştı. Bu arada Rusya, doğalgazı dost olmayan ülkelere ‘rubleyle satış’ dönemini başlattı. Almanya ise Rusya’dan ithal edilen doğalgaz için ödemelerini Euro olarak yapacağını açıkladı. Rusya’nın dünyanın en önemli enerji tedarikçilerinden biri olması nedeniyle savaşın en belirgin yansımaları petrol fiyatları üzerinde kendini gösterdi. Bir savaş da petrolde yaşanıyor desek yanılmış olmayız. ABD dolarındaki (Dolar Endeksi) zayıflama yerini tekrar küçük çaplı da olsa bir değerlenmeye bırakırken referans olarak görülen ABD 10 yıllık bono faiz oranında yükseliş hareketi yerini düşüşe bıraktı ve %2.50 seviyesinin altında işlem görmeye başladı. Rusya-Ukrayna görüşmelerindeki umutlu bekleyişle piyasalarda dengelenme ve toparlanma eğilimi sürüyor.
FED’DEN SONRA AVRUPA
BU ayki toplantıda faiz artışına başlayan ABD Merkez Bankası’ndan (Fed) sonra Avrupa Merkez Bankası (ECB) için de bu yıl faiz arttırım beklentileri kuvvetlendi. Fed diğer merkez bankaları için önemli bir referans. Bazı istisnaları olsa da bir bakıma ‘ön teker nereye arka teker oraya’ durumu sanki. Almanya’nın yüzde 7.3 ile son 30 yılın en yüksek enflasyonuna ulaşması sonrası ECB için faiz artışı olasılığının daha da arttığı söylenebilir. Beklentiler bu yıl için iki faiz artırımı gibi. Avrupa Merkez Bankası (ECB) Üyesi ve Hollanda Merkez Bankası Başkanı Klaas Knot, “Faiz artışı eylül, ekim veya aralıkta olabilir derken 3. çeyrekten daha erken gevşek para politikasının küçülmesini beklemiyoruz”dedi. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde yaptığı açıklamada, Rusya-Ukrayna savaşının uzun sürmesi halinde ekonomik maliyetin yüksek olacağını söylerken, savaşın güven kaybına neden olduğunu, enerji ve gıda fiyatlarını arttırdığını belirtti. Lagarde, “Avrupa zor bir döneme giriyor, kısa vadede daha yüksek enflasyon ve daha yavaş ekonomik büyüme ile karşı karşıya kalacağız” dedi. Beklentiler böyle olunca faiz arttırım düşüncesi olağan bir gelişme olacaktır. Fed’in bu yılki yol haritası eğer bir değişim olmazsa, daha çok 50 baz puanlık adımlarla yüzde 2.5 faiz, mayıs toplantısından itibaren bilanço küçültme işlemlerine başlanması yönünde olacak.
Para politikası netlik kazanınca cuma günü açıklanan ABD mart tarım dışı istihdamının piyasalara etkisi oldukça sınırlı kaldı. ABD tarım dışı istihdamı beklentilerin biraz altında gerçekleşti ve 431 bin olarak açıklandı. Beklenti 490 bin, önceki 678 bin idi. Bu aslında çok da sürpriz değil. Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur hesabı, birkaç gün önce açıklanan ABD haftalık işsizlik başvuruları 202 bin (önceki ay 187 bin), ADP özel sektör istihdamı 455 bin (önceki ay 475 bin) olarak açıklanmış, istihdam verilerinde zayıflama emareleri kendini göstermişti. İstihdam, ekonomik görünümü en iyi yansıtan verilerden biri. Son istihdam verileri bir zayıflama sinyali olarak da alınabilir. Hatırlanırsa, IMF başta olmak üzere bir çok kurum tarafından Türkiye dahil küresel ekonomi için büyüme tahminleri aşağı yönlü revize edilmişti. Yüksek enflasyon, düşük büyüme bir stagflasyon (enflasyon ve durgunluk bir arada) getirir mi tartışmaları biraz da buradan çıkıyor. Rusya-Ukrayna olayı gündemde geriye düşerse merkez bankaları yerini doldurmaya hazır vaziyette bekliyor. Fakat piyasalar bu yöndeki gelişmelere karşı önemli ölçüde gardını almış görünüyor. Asıl zorluk dış finansman ihtiyacındaki ülkeler için olacak. Borçlanma ve kaynak maliyetleri yükselecek.
YABANCIDAN ZAYIF ALIM
TCMB’nin açıkladığı yurtdışı yerleşiklerin hisse senetleri ve tahvil bono (DİBS) verilerine göre 25 Mart ile biten haftada; Yabancılar hisse senetlerinde 17.4 milyon dolar alım, tahvil bonoda 104.8 milyon dolarlık satış gerçekleşti. Hisse senetlerinde son haftalarda aralıksız yabancı satışları sürüyordu. Uzun sayılabilecek bir aradan sonra ilk defa zayıf da olsa alım tarafında görülmeleri kayda değer bir gelişme. Tahvil bonoda ise yüksek faize rağmen satış süreci devam ediyor. Rusya-Ukrayna olayında Türkiye’nin stratejik açıdan jeopolitik konumunun öne çıkması, AB ve ABD ile yakınlaşmanın yabancı yatırımcı nezdinde bir etkisi olacak mı konusu önümüzdeki dönemde izlenmeye devam edilecek. AB ile üyelik görüşmelerinin tekrar başlaması ve ABD ile savunma alanındaki yaptırımların kaldırılması gibi konularda ilerleme kaydedilip edilmeyeceği piyasalar ve yabancı yatırımcılar açısından önemli.
BORSADA ÇIKIŞ GÜCÜNÜ KORUYOR
BORSADA çıkış hareketi sürüyor. İlk destek 2.230 olarak görülürken bu seviyenin üzerinde çıkış hareketinin devamı beklenebilir. Sonraki destekler 2.200-2.170 ve 2.100 seviyelerinde. İlk direnç ise 2.300 seviyesinde. Bu seviyenin üzerinde sonraki ve daha önemli direnç seviyesi 2.400 zirvesinde bulunuyor. Kâr satış denemelerine rağmen çıkış hareketi gücünü koruyor.
MART ENFLASYONU BEKLENİYOR
YARIN Türkiye mart ayına ait enflasyon verileri açıklanacak. Beklentiler aylıkta yüzde 5-6, yıllıkta 60-61 olacağı yönünde. Ancak son aylardaki gerçekleşme ve anket sonuçları arasında sıkça sapmalar yaşandı. Bu bakımdan sürprizlere de hazırlıklı olmak gerekir. Cuma günü İstanbul Perakende Fiyat Endeksi aylık yüzde 6.29 (önceki 4.44) , yıllık yüzde 63.25 (önceki 55.32) açıklandı. Bu veriler Türkiye için fikir veriyor. Bir yandan konut ve bazı tüketim maddelerine gelen KDV indirimleri diğer yandan doğalgaz zamlarıyla enflasyondaki yükselişin bir süre daha korunacağına dair beklentiler korunuyor. Ancak enflasyon verileriyle TCMB faiz kararları arasındaki bağlantı uzun süredir kopuk olduğu için enflasyonun piyasalar üzerindeki etkisi zayıf kalabilir. TCMB’nin düşük faiz politikası, dış dünyadaki faiz artırım süreci ve yüksek enflasyona rağmen sürüyor.
YUKARIDA YER ALAN BİLGİLER TAVSİYE NİTELİĞİ TAŞIMAYIP YATIRIM DANIŞMANLIĞI KAPSAMINDA DEĞİLDİR, YATIRIMCI PROFİLİNİZE UYMAYABİLİR.
Paylaş