İsteyene içki servisi yapılması dini bütünlüğün yeni şartı
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
"Dini bütün" ve "isteyenlere içki servisi yapıldı"... AKP döneminde literatürümüze giren iki saçma ve saçma olduğu kadar saldırgan iki yeni ifade biçimi. İki ifade de çirkin ve çirkin olduğu kadar ayrımcı, toplumu bölücü ifadeler.
"Dini bütün" sıfatı genellikle "İslam"a AKP vizöründen bakan, Müslümanlığı AKP bakışıyla yaşanları ifade etmek için kullanılıyor.
Müslümanlığını AKP tarzında yaşayanları "gerçek", farklı bir tarzla yaşayanları "sahte" Müslümanlar olarak sınıflıyor. Müslümanlık yorumunu AKP ideolojisi çerçevesinde yapanları "dini bütün", farklı tarzlarda yapanları "dini yarım" olarak etiketliyor.
Ne demek "dini bütün"? Başörtüsü takanların dini yarım da, türban takanların mı dini bütün? Allah’a dua edip, Kur’an okuyan ama başını örtmeyenin dini hepten mi sıfır?
Ramazan’da oruç tutan ama arada bir içki içenin dini dörtte üç mü, beşte bir mi?
Müslümanım diyen ama ne oruç tutan, ne hacca giden, ne namaz kılan birinin dini yüzde bir mi, binde bir mi yoksa milyonda bir mi?
Başını örten, oruç tutan, namaz kılan, hacca giden ama Şeker Bayramı’nda vişne likörü içen ninem zındık mıydı? Ramazanda oruç tutan ama iftardan sonra rakı içen bir arkadaşım vardı. Zaman zaman namaz kılar, arada bir Kur’an okurdu. Onun dini yarım mıydı?
Fikret Hakan, Karaf dergisine verdiği söyleşide, "Ben de Müslümanım ama içkiye karşı değilim", demiş, "Bu konuya radikal karşı olanların da özürlü olduklarını sanıyorum.
İçtiğinize hakim olamıyorsanız, zaaflarınızı ortaya çıkartır". İçkinin aslında insanın içyüzünü çıkartığını söyleyen Fikret Hakan’a "Hayır, sen Müslüman değilsin", deme hakkı ahiretten önce kimde olabilir?
Dini bütün olmak için Allah’a ve elçisi Hazreti Muhammed’e inanmak yetmiyor da, dini kendilerine göre yorumlayan bir takım hacılara, hocalara, tarikatçılara da mı iman etmek gerekiyor?
"Dini bütün" yakıştırması gibi yaşamımıza AKP sonrası dönemde giren bir başka çirkin söylem ve eylem de; isteyenlere içki servisi yapılması.
Başbakan bir yemek daveti veriyor, isteyenlere içki servisi yapılıyor. Gazeteciler Başbakanlık uçağıyla yurtdışına götürülüyor, uçakta isteyenlere içki servisi yapılıyor. Başbakan ’yakını’ bir karikatürcü evinde Tayyip Erdoğan’ın da davetli olduğu bir yemek veriyor, isteyenlere içki servisi yapılıyor.
Akıllarınca şöyle demek istiyorlar. Biz "dini bütün"ler olarak kimseye içki sunup günaha girmeyiz ama isteyen olursa da veririz, günahı onların boynuna.
İçki içen misafirlerini aşağılamaktan başka bir şey değil bu. Bir davette ya içki servisi yapılmaz ya da yapılır. Gerçekten medeni olmak istiyorsanız içki servisi yaparsınız, isteyen içer istemeyen içmez. Bu kadar basit.
Türkiye’nin en iyi "steak"i yeni adresinde
Türkiye’de iyi dana eti yok ama herşeye rağmen eldeki kötü malzemeyle "steak"in en iyisini yapmaya çalışan çok az sayıda restoran var. Günaydın, Borsa, Mövenpick Azzur ve Masa Türkiye’de "steak" yiyebileceğim ender restoranlardan. Ama bir tanesi var ki yeri benim için her zaman farklı. Daha önce de yazmıştım, Cevahir alışveriş merkezinin en üst katındaki Katris, ızgara dana dendi mi Türkiye’deki en favori mekanım.
Sahibi Haluk Baykan Gürbey Katris’i yaratırken her ayrıntıya büyük bir itina göstermiş. Bir restoranla ilgili aklınıza gelebilecek her detayı oya gibi işlemiş.
Cevahir’deki Katris geçenlerde maalesef kapandı. Doğru restoranı yanlış yerde açmanın hak edilmemiş cezası olmalı. Sırf Katris için Cevahir’e gittiğimiz çok olmuştu ailemle. Daha geçen gün Haşmet Babaoğlu ile telefonda konuşurken, Haşmet "Uzak kaldık. Bir gün buluşup şu senin methettiğin Katris’e gidip dana ızgara yiyelim", diye önermişti. Nasip olmadı.
İşin bir de sevindirici yanı var neyse ki. Katris’in yaratıcısı Haluk Baykan Gürbey Levent’te Katris’i yeniden açmış. Kanyon’un yanıbaşındaki Pol Center’ın altında bahçeli bir mekan. Bahçe bu kış sezonuna yetişmemiş, Haluk Bey de tüm enerjisini ve deneyimini iç mekana akıtmış.
Henüz gitme fırsatı bulamadım ama Cevahir Katris’teki başarısı Haluk Bey’in teminatı.
Mutfak ve servis ekibi Cevahir’deki aynı ekip. Üstelik yeni yerin Cevahir’dekine göre çok büyük bir avantajı da var. Alışveriş merkezlerinin içindeki restoranlarda kömür ızgara kullanmak yasak. Bu yeni yerinde ise etler kömür ızgarada pişiriliyor. Cevahir’de kömür ızgarasından mahrum yarattığı o muhteşem dana ızgaralar, kömür ateşinde kimbilir nasıl bir nefasete bürünmüştür? New York’tan döner dönmez, gidip deneyeceğim günü iple çekiyorum. Bu arada siz gidip denerseniz, izlenimlerinizi beklerim.