Dünyalararası sevgi taciriyim ben. Sevgi alır, sevgi satarım. Borsası yoktur bu işin, fiyatları ben belirlerim. Olmadı ikili pazarlık yaparım. Sevgiyi o dünyadan alır, bu dünyada satarım. Karşılığını yine sevgi olarak alır başka bir dünyanın pazarına çıkartırım.Ödeyeceğiniz fiyatı bilemezsiniz. Ben de bilemem. O dünyanın pazarı, bu dünyanınkine, bu dünyanınki ötekine uymaz. Her sabah açıp bakabileceğiniz, o günün kurlarını öğrenebileceğiniz bir gazeteniz yoktur. Kendi dünyanızı yalnız siz bilirsiniz. Ben yalnızca bir kez uğrarım, her gezegene.Her dünyanın malı farklıdır. Nelerle karşılaşmadım ki bugüne kadar? Yüzeyine ayak basan ilk sevgi tacirinin ben olduğum gezegenleri mi istersiniz, aynı anda onlarca tacirle kıyasıya rekabete girdiğim dünyaları mı?Hiç unutmam bir keresinde aynı anda ayak basmıştık bir dünyaya başka bir tacirle. İkimizin de yolu bayağı zengin bir dünya dönüşü düşmüştü aynı dünyaya. Ağzına kadar sevgi dolu gemilerimiz dımdızlak kalmıştı ayrılırken. Sanırım başka bir dünyaya doğru yola koyulmadan önce, elinde kalan düşkırıklıklarıyla yeni sevgi filizleri büyütmek için, o da uzun bir müddet dolanmak zorunda kalmıştır uzayda.Dünyalar uzayı fazla bilmez. Kendi dünyaları bile çok büyüktür onlar için. Biz sevgi tacirleriyse zamanımızın çoğunu dünyaların arasını dolduran uzay boşluğunda geçiririz. Boşluktan sıkılınca da aylarda biraraya geliriz. Samanyolu seyreder, alışveriş hikayelerimizi paylaşırız. Kimimiz balaylarını anlatır aylarda, kimimiz balayına gitme planlarını.Öykümün sonu da böyle bir ayda başlamıştı. Aşkazmanı şair bir tacir, lirik dünyasını anlatıyordu. Öyküsü sıradan, anlatımı zarifti. Her sevgi taciri gibi ayrıldığı dünyadan yakınıyordu. Sevgisini satamamış eli boş dönmüştü. Her tarafından sevgi taşıyordu. Zengindi, farkında değildi.O öyküsünü anlatırken, o güne kadar hiç dikkatimi çekmeyen bir şeyin farkına vardım. Boşluktan sıkıldığımızda uğradığımız her ay gibi üzerinde bulunduğumuz ay da bir dünyanın etrafında dönüyordu. Hiçbir tacir uğradığı ayın dünyasına gitmez, hep başka dünyalara doğru yola çıkardı. Halbuki bütün dünyalar yakından bakıldığında güzeldi. Dünyalararası yolculuklar zıplama gibidir. Kendimizi bir anda o dünyanın atmosferinde buluruz. Uzaklardan geldiğimiz bir dünyaya inerken, o dünyaya yaklaşma güzelliğini kaçırırız.Şair tüccardan taşan sevgileri de toplayıp yerimden kalktım, güzel dünyama doğru yollandım. Şair tüccara tek bir cümleyle veda ettim; ‘‘Be adam bu ne biçim öykü, başında dünya sonunda dünya’’...[Ana Sayfa] [Gündem] [Ekonomi] [Dünya] [Yaşam] [Dizi] [Spor] [Yazarlar] [Ekler] [Standart karakterler]