Her okurun yazı yiyişi farklıdır

Bu hafta eski üniversite hocalarımı anma haftası oldu.

Geçen yazımda tesettür firmasının "örtünmeyenler çirkindir" diyen reklamıyla ilgili tartışmaya, eski hocam Şerif Mardin’le olan bir anımla katkıda bulunmaya çalışmıştım. Yalanının ortaya çıkmasından utanmayan ve algılama sorunu olan Mehmet Tez’e de bir başka efsanevi Boğaziçi hocası Yalçın Koç’tan bir ders vereyim.

Yalçın Koç, Boğaziçi Üniversitesi’nde tanıştığım ve hayatıma yön verecek üç önemli kavramdan biri olan "şüphecilik"i (scepticism) aşılayan isimdir. Diğer ikisi Çiğdem Kağıtçıbaşı ve Binnaz Toprak’ın aşıladığı "empati" ile Yılmaz Esmer’in aşıladığı "analitik düşünme" yetileridir. Yalçın Koç’tan Felsefeye Giriş dersi alıyordum. Sınav sonuçlarım pek parlak değildi ve dersi geçebilmem için finalde en az 70 almam gerekiyordu.

Final sınavında 10 sorudan beşinin, çok iyi bildiğim "şüphecilik" konusunda olduğunu görünce sevindim. Ama en az yedi sorudan tam puan almam gereken sınavda, dört sorunun hiç bilmediğim konulardan geldiğini fark edince umutlarım söndü.

Bilimin temelini oluşturan şüphecilik, her bilgiye şüpheyle yaklaşılmasını öngörür. Şüphecilikle ilgili dört soruya bilerek yanlış cevaplar yazdım. Şüpheciler ve karşıtları felsefeciler arasındaki bir tartışmayla ilgili olan beşincisine ise şuna benzer bir cevap verdim:

"Bir şüpheciyle tartışmanın anlamı yoktur. Çünkü her şeyin göründüğünden farklı olabileceğini düşünen bir şüpheci, karşısındaki kişinin fikirlerini doğru algıladığından da emin olamaz. Belki de öne sürdüğü fikir, karşısındaki tarafından çok iyi bir şekilde çürütülüyordur ama o bu argümanı yanlış algılıyor ve fikrinin çürütüldüğünü göremiyordur.

Örneğin belki siz de bu sorunun cevabının "Bir şüpheciyle tartışmanın anlamı yoktur" cümlesiyle başladığını görüyor olabilirsiniz ama aslında cevap ’Şüphecilerin karşıtlarına verdiği cevap şöyleydi’ diye başlıyor." Bu noktadan itibaren sorunun doğru cevabını yazdım. Sonra bilerek yanlış cevap verdiğim soruları da büyük olasılıkla yanlış okuduğunu, orada aslında şunların yazılı olduğunu belirterek, bu dört sorunun da doğru cevaplarını yazdım.

Ve şöyle bitirdim, "Eminim bazı soruların cevabını da boş bıraktığımı görüyorsunuzdur ama aslında o boş gördüğünüz yerlerde doğru cevaplarım yazılı."

Birkaç gün sonra dönem sonuçları asıldı. Baktım "F" alıp dersi verememişim. 15 gün sonra karneler dağıtıldı. O da ne, listede kalmış gözüktüğüm dersin karşısında, karnemde "BB" gibi yüksekçe bir not yazılı. Soluğu Yalçın Koç’un ofisinde aldım.

"Efendim, karnemde notum BB gözüküyor ama sizin astığınız listede F idi, bir yanlışlık olmasın?" diye sordum. "Demek sen öyle görmüşsün" dedi, "listede de BB yazıyordu"...

Mehmet Tez "Küresel ısınma diye bir şey yok, hepsi aldatmaca" dediğim yalanını söylüyor.

Gerçek ise bu konuda şüphelerin de olduğunu ve medyada bu işin yobazca tek taraflı yansıtıldığını yazmış olmam.

Küresel ısınmanın insan etkisiyle olduğunu gösteren bilimsel araştırmalar olduğu gibi sayıca daha az olmalarına rağmen küresel ısınmanın insan etkisiyle oluşmadığı tezini destekleyen bilimsel araştırmalar da var.

Şimdi Mehmet Tez’e "agnostisizm"den de bahsetmek isterdim ama "empati" duygum, "analitik düşünme" kapasitesini bu kadar zorlamama izin vermiyor.

Dünya şefinin ikinci Sunset mönüsü

Yaz geldi, restoranlar mönülerini yaza göre yeniliyor.

Çarşamba öğlen, restoranın sahibi ve işletmecisi Barış Tansever ve misafir şef Hiroki Takemura ile Sunset’in yaz mönüsüne girecek yeni yemek adaylarını tadıp, aralarından seçim yaptık.

Geçen yaz misafir şef olarak gelip Sunset’i dünya ligine çıkaran Nobu Londra’nın dünyaca ünlü şefi Hiroki Takemura bu yaz yine Sunset’te. Sunset’in yaz mönüsü için yepyeni yemekler hazırlamış.

Tadım sonuçlarını ve yeni mönüye girmek üzere hangi yemekleri seçtiğimizi önümüzdeki hafta ayrıntılarıyla yazacağım.

Şimdilik naçizane bir öneri vermekle yetineyim.

Sunset öğlenleri Takemura’nın spesiyalitelerinden oluşan bir set mönü sunuyor. Çorba, Japon soslu karışık salata ve Japon barbekü soslu ızgara bonfileden (yerine beyaz şarap soslu mantarlı tavuk veya trüf yağlı çıtır derili somon da seçebilirsiniz) oluşan dört başı mamur bir mönünün fiyatı 49 YTL. Evet belki Türkiye’deki alım gücüne göre çoğu kişi için yüksek bir yemek bedeli bu ama dünyaca ünlü bir şefin set mönüsünü, Sunset gibi dünyanın en muhteşem manzaralarından birine sahip bir restoranda dünyanın hiçbir yerinde bu fiyata yemek de mümkün değil.
Yazarın Tüm Yazıları