Etiler Alkent’in yerinde eskiden koskoca bir çayır vardı.
Kale önleri kelleşip toprak olmuş futbol sahamızı, mahalle savaşlarında kale olarak kullandığımız domuz mandırası harabesini, kağıttan sandallar yüzdürdüğümüz dereciği, sokak köpekleri için yaptığımız kulübeleri, inşaat kalaslarıyla üzerlerinde fink attığımız böğürtlen çalılarını, hepsini içine sığdırabilecek büyüklükte bir çayırdı.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi çayırı atom bombalarının test edildiği Nevada Çölü gibi kullanıyor; şişe, torpil, füze, teneke kutu gibi malzemeleri birleştirerek yaptığımız maytap patlatma denemelerimizi, kaçıp siper alabildiğimiz bu açık alanda gerçekleştiriyorduk.
Derken maytap patlatmanın yasaklandığı haberi geldi. Füze, torpil, adam kaçıranı bakkaldan, kırtasiyeden alamaz olduk. Çoğu yasak gibi bu yasak da işlemedi Türkiye’de. Tahtakale’de kaçak olarak satılıyordu. Kaçak dediğime bakmayın. Alenen satılıyordu da adı kaçaktı işte.
Tıpkı şimdi havai fişek patlatmanın da aslında 2002 yılında Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından çıkartılan yönetmeliğe göre yasak olmasına rağmen İstanbul Valiliği ve İstanbul Belediyesi’nin yazın her gece tekrarlanan havai fişek gösterilerine kayıtsız kalması gibi.
Uyardım Vali maytap geçti
Havai fişek başı bozukluğunun bir felakete yol açacağını taa Haziran 2006’da aynen şöyle yazıp Vali’yi önlem almaya çağırmıştım:
"Ne bir kontrol, ne bir denetim, ne bir güvenlik önlemi var. Parayı bastırıp havai fişekleri kapan, evinin balkonundan, teknesinin güvertesinden, düğün salonunun bahçesinden fitili yakıp, patlatıyor. Mucize eseri henüz bir felaket yaşanmadı. Ama bu denetimsizlik sürerse, yakında yaşanacağı kesin. Valilik, Emniyet şimdilik gösterileri seyretmekle yetiniyor. Göz göre göre gelen felaketin ardından da demeçler verirler. Olur biter"...
Valisi ve Belediye Başkanı bu tehlikeli görgüsüzlük yarışının durdurulması gereğini görmemezlikten geldiler, hiçbir önlem almadılar, gece gerdeğe gireceğini havai fişek patlatarak tüm İstanbul’a duyurmaya çalışan görgüsüzlere göz yumdular.
Dünyanın hiçbir medeni şehrinde İstanbul’daki gibi pervasızca havai fişek gösterisi yapılamaz. Geçen gün TV’de Playboy Malikanesi Kızları dizisinde, Playboy’un efsanevi patronu Hugh Hefner’ın ev arkadaşı kızlardan biri, "Ne kadar şanslıyız" diyordu, "Tüm Los Angeles’ta özel mülkte havai fişek patlatma izni bir tek Hugh’a verildi". Bu izin de dikkatinizi çekerim tek bir gece için ve o gece de ABD’nin milli bayramı 4 Temmuz...
İstanbul’da ise önüne gelen havai fişek gösterisi yapıyor. Felaket yıllardır geliyorum diyordu ve geldi. Ve tıpkı iki yıl önce dediğim gibi sorumlular göz göre göre gelen felaketin ardından demeçler verdiler. Oldu bitti...
Havai fişek görgüsüzlüğü tamamen yasaklanmazsa, başka facialar da gelecek ama Vali ve Belediye Başkanı’nın umurunda olduğunu sanmıyorum.
Birkaç suşi bilgisi daha
Suşi elle yenilir diye yazınca kimi okurlar inanmayıp, mesaj yağdırdılar. Cengiz Semercioğlu da inanmakta zorlanmış, geçenlerde açılan ünlü Japon restoranı Zuma’nın şefi Mika’ya sormuş. Mika da elle yenilmesi gerektiğini teyid edince Cengiz centilmenlik yapmış, işin doğrusunun elle yemek olduğunu yazmış.
Laf suşiden açılmışken birkaç bilgi daha yazayım.
n Nigiri suşi geleneksel olarak elle yenilir, ama yosuna sarılıp, dilim dilim kesilen "roll sushi" çubukla da yenilebilir. Pirinçsiz çiğ balık olan saşimiyi ise mutlaka çubukla yemek gerekir.
n Her görgü kuralı gibi suşi yeme adabının da mantıklı bir gerekçesi var. Çubuk ısırmadan, tek lokmada yenilebilecek yemekler için kullanılan bir alet. Nigiri suşi eğer tek lokmada yenebilecek büyüklükteyse, çubukla da yenilebilir. Ama batılı çoğu restoranda sunulduğu gibi ısırılması gereken irilikteyse elle yemek gerekir. Çubukla yemeğe kalkarsanız, ısırdığınızda pirinç dağılabilir, kalan lokma düşebilir. Koca bir lokmayı tek parça ağza tıkıştırmak da takdir edersiniz ki pek hoş bir görüntü değildir.
n Japon kültüründe başkalarına gösterilen saygı tüm görgü kurallarının temeli. Suşi ortaya gelen bir tabakta servis edildiyse, nigiri suşiyi ortadaki tabaktan elle değil çubukla almak gerekir. Bunun için çubuklar ağza değen kısımları ters çevrilerek tutulur, orta tabaktaki suşi çubukların tersiyle alınıp kendi tabağınıza konulur, çubuklar tekrar düz çevrilerek çubuk köprüsünün üzerine bırakılır ve nigiri suşi elle yenilir.
n Yine Japon kültüründe israf ayıp olduğu için soya sosu bizde olduğu gibi kaseye bolca boca edilmez, bittikçe az az konulur.
Aslında kimsenin kimseye saygısının olmadığı Türkiye’de suşiyle ilgili aktardığım saygıya dayalı bu görgü kurallarının bir önemi de yok ya, eğlencelik olsun diye yazdım.