E.imza İnternet gibi elektronik bilgi ağları üzerinden yapılan kağıtsız dosya alışverişlerinde, kağıda atılmış imzaya gerek bırakmayan taklit edilemez elektronik kişisel şifrelere verilen isim.
Yasadan önce bu tip elektronik şifreler imza olarak kabul edilemediğinden, yasal geçerliliği olmuyordu. Yasayla birlikte elektronik imza kullanmanın önü açılmış oldu. Ancak görüşlerine başvurduğum konunun uzmanları yasadaki boşluklara ve eksikliklere dikkat çekti.
n Hakan Turgut, Computer Associates Türkiye Genel Müdürü: Kanunda sertifika otoritesi olabilecek kuruluşlar hakkında tanımlar var ama genelde oldukça yüzeysel ele alınmış. Özellikle uluslararası standartlardan, bu işi yapabilecek kişi ve kuruluşların niteliklerinden hiç bahsedilmiyor. Tanım olarak baktığımızda bizim 'Kök SO' diye adlandırdığımız ve tüm Sertifika Otoritelerinin (SO) üstünde kurumların varlığından hiç bahsedilmemiş. Kök SO şunun için gerekli: Siz bir uygulama yaptığınızda veya sertifika ile çalışan bir sistem kurduğunuzda; size ulaşan sertifikanın doğruluğunu kontrol etmek için ülkedeki tüm sertifika otoritelerini kontrol etmek zorunda kalmıyorsunuz. Sertifikanın doğruluğunu Kök SO'ya başvurarak tespit edebiliyorsunuz.
n Çağlayan Arkan, Microsoft Türkiye Genel Müdürü: Genel olarak olumlu bulduğumuz yasanın uygulama aşamasında dikkat edilmesi gereken, yönerge ve yöneltmeliklerle düzenlenebilecek yanlarının olduğu düşüncesindeyiz. Bunlardan bir tanesi sayısal imza ile elektronik imza kavramları arasındaki farktır. Bir diğer önemli gördüğümüz nokta ise sertifika sağlayıcıların işlevlerinin düzenlenmesi konusu. Tasarı hükümleri incelendiğinde, sertifika hizmet sağlayıcılarının akreditasyonuna ilişkin bir düzenlemeye rastlanılmamakta. Oysa bu kurumların sunacakları hizmetin güvenilir, kaliteli ve iyi bir altyapıya dayanıyor olması son derece önemli. Önüne gelen herkesin sertifika hizmeti sunan kuruluş olarak çalışmasını engelleyecek bir teminat tedbirinin mevcut olmamasını da riskli buluyoruz.
n Haldun Pelit: Öncelikle Telekomikasyon Kurulu'nun e.imza teknik altyapısını, kabul görülen standartları ile denetim mekanizmasını ve ne çeşit denetlemelerin yapılacağını belirleyip yayınlaması gerekiyor. Telekomünikasyon Kurumu, sertifika otoritesi (SO) seçim kritelerlerini uluslararası kriterlere göre hazırlamalı ve sertifika verirken cimri olmalı.
n Avukat M. Gökhan Ahi: Kanuna göre, elektronik sertifika hizmet sağlayıcısının nitelikleri yönetmelikle düzenlenecek. Yönetmelik ise Telekomünikasyon Kurumu tarafından hazırlanacak. Hazırlanacak bu yönetmeliklerde, elektronik sertifika sağlayıcının niteliklerinin ve yeterliliklerinin çok iyi belirlenmesi gerekmekte. Önemli olan vatandaşların, şirketlerin ve kurumların bilgilerinin gizliliğidir. Diğer bir husus, vatandaş devlete e.dilekçe verebilecek midir, bu belirsizdir. Nitekim, Dilekçe Kanunu'na göre devlete verilen bir dilekçenin işleme konabilmesi için kişinin adı soyadı, adresi ve imzası gerekmektedir. Kişinin elektronik imzalı dilekçesi işleme konulmayacak mıdır?
n Devrim Sönmez, Probil: Yasada yer alan 21. maddeye göre, kamu kurum ve kuruluşları denetimlerden ve özel sektör için zorunlu tutulan yükümlülüklerden muaf tutulmaktadır. Yasanın bu yönü ile piyasadaki rekabet şartlarını engellememesi gerektiğini ve kamu kurumları ile özel sektör firmaları arasında eşit şartlarda girişim ve denetim koşullarının sağlanması gerektiğini düşünüyorum.
n Avniye Tansuğ, Hukukçu ve İletişim Uzmanı: Sonunda başta AB direktifleri ve modelleri olmak üzere farklı yaklaşım ve modellerden alıntılar yapılmış karmaşık bir kanun çıktı ortaya. Adı gibi. Gerekçesinde 'Elektronik imza gibi genel ve üst bir konuyu düzenledim' diyen kanun, özünde 'güvenlik sertifikası gerektiren sayısal imzayı' düzenliyor. (tansug.com/ dijitalimzayasasi.htm)
Yüzde yüz alaturka
Coca Cola'nın yerli versiyonu alaturka kolanın, benzerler orijinallerini kendi çöplüğünde bile döver mesajı veren fantastik reklam filmi dizisi tüm hızıyla sürüyor. Orijinal markaya karşı milliyetçi söylemlerle pazar payı kapmaya çalışan marka ve kullandığı reklam, kendisiyle çelişmeye devam ediyor. Alaturka kola markasının en başta ismi çelişiyor milliyetçi söylemiyle. Milli kola olma iddiasındaki yeni markada ''Türk'' yerine ''Turca'' kelimesinin geçmesi, abukluklar zincirinin ilk halkası. Bir önceki reklam filminde, Arapça okunan ezanın, Türklük teması olarak kullanılmasını da geçiyorum. Ama son versiyonda ''Dağ başını duman almış'' marşının Türkleşme simgesi olarak kullanılması tavana zirve çekiyor. Türkleşme simgesi olarak kullanılan marşın, ''Üç kız kardeş ormana gidiyor'' diye başlayan İsveç halk şarkısından bozma olması, ilahi bir tesadüf müdür, yoksa dahi reklamcının toplumla dalgasını geçmesi midir karar veremedim. Alaturkalığın bu kadarına da pes doğrusu. Yoksa reklam da bunu mu dedirtmeye çalışıyor?
Sabun köpüğü
Vatan gazetesi, ''Sabun köpüğü neden beyazdır?'' diye sormuş ve yanıtlamış; ''Köpük santimetrenin birkaç milyonda biri kalınlığında olduğundan yüzeyine yeteri kadar boya molekülü sığmaz ve herhangi bir renk oluşmaz''. Radikal'den İsmet Berkan'a göre ise cevap şöyle olmalıymış; ''Katı haldeki sabun, köpürdüğünde ortaya çıkan yeni molekül, ışığı bize beyaz olarak yansıttığı için beyazdır''. Berkan, ders vereyim derken kendi de ders alacak duruma düşmüş. Beyaz tüm renklerin karışımından oluşan bir renk algılaması. Üzerine düşen ışıktaki tüm renkleri geri yansıtan yüzeyler beyaz olarak algılanır. Sabun köpüğü ise beyaz değil, renksiz saydamdır. Yani üzerine düşen ışığın büyük bir bölümünü yansıtmaz ve yutmaz, içinden geçirir. Bu konunun üzerinde durmamın nedenine gelince. Nedenini yine İsmet Berkan yazmış; ''Verdiğim örnek ne basit ne de önemsiz. Yalan bilim ya da bilim kisvesi altında yalan böyle yayılıyor''.