Anında iş kablosuz iş

Bir kaç yıl önce ortaya attığı 'e.iş' kavramıyla sükse yapan IBM bu kavramı bir adım öteye götüren 'anında iş' kavramını tanıtırken, Nortel özel şirketlerin kablosuz ofislere geçişteki en büyük kaygısı olan güvenlik sorununu çözen ürünlerini anlattı.

Bu hafta leyleği havada, teknolojiyi farklı diyarlarda gördüm. Pazartesi ve salı günü Almanya'nın Münih şehrinde gerçekleştirilen IBM Yazılım Konferansı'na, çarşamba ve perşembe günü ise İngiltere'nin başkenti Londra'da yapılan Kablosuz Yerel Ağ Etkinliği'ne (Wireless LAN Event) katıldım. Her iki etkinlikte de geleceğin iş ortamı ve iş yapış biçimleriyle ilgili önemli ipuçlarına tanık oldum.

Münih'te gerçekleşen IBM Yazılım Konferansı, adından da hemen anlaşılacağı gibi özel bir şirket toplantısıydı.

IBM Yazılım Konferansı boyunca yapılan tüm duyuruların hemen hemen tümünün tek bir ortak teması vardı; ''anında iş'' (on demand business). IBM bir süredir üzerinde durduğu yeni konsepti Münih'te artık tamamlanmış bir yazılım paketi olarak sundu. Henüz bir hafta önce IBM tarafından satın alınan Think Dynamics'e ek olarak ''anında iş'' yazılım portfolyosunun yeni üyeleri Rational'ın IBM tarafından satın alındıktan sonra ilk kez duyurduğu ürünleri, 11 endüstrinin özel gereksinimlerine seslenen yeni WebSphere yazılımları, DB2 Enformasyon Entegratörü ve masa başında çalışmayan bilgisayarsız elemanlara hitap eden yeni Lotus mesajlaşma çözümü.

IBM'in ''anında iş'' konseptinin önemi, bir şirkette kullanılan tüm bilgilerin ve tüm yazılımların birbirleriyle ilişkilendirilebilmesini sağlamaya yönelik çözümler sunmasında yatıyor. Bugün tipik bir şirket ortamında dağınık olarak tutulan bilgilerin yüzde 80'i birbirleriyle ilişkisiz saklanıyor. Bu da farklı bilgiler arasında istendiğinde hızlı bir şekilde ilişki kurulamaması anlamına geliyor. Kaba bir benzetme yapmak gerekirse, bir hazine haritasının dört parçasının farklı kişilerin elinde olması ve bu kişilerin birbirlerinden haberdar olmaması gibi bir durum söz konusu olan. IBM işte bu bilgileri birbirleriyle istendiğinde kolayca birleştirebilecek şekilde saklayan ve işleyen yazılım çözümleri sunuyor ve bu çözümlerini ''anında iş'' olarak tanımlıyor.

Londra'da gerçekleşen Kablosuz Yerel Ağ Etkinliği ise Münih'teki konferansın aksine genel katılımlı, geniş kitlelere hitap eden bir etkinlikti. ''Kablosuz yerel ağ''lar komünikasyon ve bilişim endüstrisinin son aylardaki en sıcak konu başlığı. Zor yılları geride bırakan endüstri, kablosuz yerel ağ teknolojilerine ve bu teknolojilerin yarattığı yeni faaliyet alanlarına balıklama dalmış durumdalar. Küçük bir fuar ve iyi hazırlanmış bir konferanslar dizisinden oluşan Kablosuz Yerel Ağ Etkinliği, bir bakıma bu teknolojiye en çok hangi şirketlerin önem verdiğinin de ön göstergesi oldu. Görünen o ki, kablosuz yerel ağ teknolojileri önümüzdeki aylarda Intel, HP, Nortel ve Fuijitsu Siemens tarafından başı çekilen bir katar görüntüsü verecek.

Aslına bakılırsa kablosuz yerel ağ teknolojilerinin, önümüzdeki aylarda endüstride büyük bir ivme yakalayacağı bilişim ve komünikasyon sektörünün önde gelenlerinin hemfikir olduğu bir nokta. Ofislerde kabloları ortadan kaldıran, evde, havalimanında, otelde, kafede kablosuz İnternet bağlantısı sağlayan kablosuz yerel ağ teknolojisinin sağlayacağı avantajlar çok açık. Bundan hiç kimsenin şüphesi yok. Ancak şirketleri ofislerini kablosuz yerel ağ teknolojisiyle donatmaktan alıkoyan önemli bir endişe var. Bu endişenin kaynağı, kablosuz yerel ağ erişimi kurulduğunda, bu ağın kötü niyetli kişilerce, şirketin özel sistemlerine sızma yolu olarak kullanılabilme riski. İşte bu güvenlik endişesi nedeniyle şirketler kablosuz yerel ağlar kurmakta nazlanabiliyorlar.

Nortel teknolojisi işte bu aşamada devreye giriyor. Nortel sunduğu kablosuz yerel ağ ürünlerinde, güvenlik konusuna çok önem veriyor. Nortel Networks WLAN Security Switch 2250, WLAN Access Point 2220, WLAN Mobile Voice Client i2050 ve WLAN Mobile Adapter 2201'den oluşan Nortel Networks kablosuz yerel ağ ürünleri portfolyosu, endişeleri giderecek yüksek güvenlik çözümleriyle kablosuz yerel ağların çok daha hızlı bir şekilde yaygınlaşmasına aracılık edecek bir izlenim veriyor.


Her yerden kablosuz İnternet


Nortel Networks Direktörü Trevor Dearing kablosuz yerel ağlarla ilgili şu senaryoyu anlatıyor:

Kendinizi bir kafede, rahat bir koltuğa oturmuş, mis kokulu kahvenizi yudumlarken hayal edin. Yetmez mi, daha da iyisini mi istiyorsunuz Peki! Aynı anda işinizin başındaymış gibi çalışıyor olmaya ne dersiniz?

Sorun kamuya açık yerel ağlar aracılığıyla artık erişilebilir olan şirketteki kurumsal sisteminizin, haklayıcıların saldırılarına da artık açık olmasında. Ve açıkça konuşmak gerekirse bu hiç de yabana atılacak bir risk değil. Benzer bir risk ofis ortamına kurulu kablosuz yerel ağlar için de geçerli. İyi haber, tüm bu risklerin artık bertaraf edilebileceğinde. Kullanıcı adı ve şifre ile bu riskleri sıfıra indirmek mümkün değil elbette. Haklayıcı radyo dalgalarını tarayarak bu tür bilgilere ulaşabilir ne de olsa. Ama artık teknoloji çok gelişti. Ve Nortel teknolojisinin farkı da, bu tür güvenlik tehditlerini ortadan kaldırmasında yatıyor. Ayrıntılı bilgi için nortelnetworks.com/ products/family/contivity.html


Anında iş


IBM Başkan Yardımcısı Tom Francese, Yazılım Konferansı'nın açılışında yaptığı konuşmada ''anında iş'' konseptini yaşama geçirmenin, şirketlere sağlayacağı avantajların altını çizdi: ''Tüm ekonominin dönüşümüne tanık oluyoruz. Milyarlarca insan ve milyonlarca şirket İnternet'e bağlanmış olacak. Bu gerçekleştiğinde 200 milyon yeni bilişim çalışanına ihtiyaç doğacak. Tabii gerekli dönüşümü gerçekleştiremezsek. Otonomik bilgi işleme geçiş tek çözüm. Bu dönüşümü başaran şirketler, büyük yarar görecekler. İş süreçlerini, çalışanlar, anahtar iş ortakları, tedarikçiler ve müşteriler dahil olmak üzere şirketin tüm kademelerine entegre etmek ve böylece gelecek olan her türlü müşteri talebine, pazar fırsatına ya da dış tehdide çok hızlı ve etkili cevap verebilerek çok büyük rekabet avantajları yakalayacaklar. İşte biz bunu ''anında iş'' olarak tanımlıyoruz.


Düzenli okurlarım okumasın


Önce bir fıkra, Münih'te yapılan IBM Yazılım Konferansı'nın açılışında dinledim:

Adam işinden çıkmış evine gidecek. Bir bakmış otobüs durakta, yakalamak için koşmuş, tam ayağını kapının basamağına atacak, otobüs kalkmış. Adam otobüsün peşinden koşmaya başlamış. Bir sonraki durağa kadar koşmuş. Otobüsü durakta yakalamış. Tam adımını kapıdan içeri atacak, otobüs yine kalkmış. Adam sebatkár, kovalamaya devam etmiş. Bir sonraki durakta yine aynı şey olmuş. Neyse uzun lafın kısası Ankara makarnası, otobüs önde, adam peşinde bu böyle beş, on durak devam etmiş. Neticede adam evine otobüse binemeden, peşinden koşa koşa varmış. Kapıyı açmış nefes nefese içeri girmiş. Karısı n'oldu, diye sormuş. Adam sorma, demiş, ''Bugün 500 bin lira kár ettim. Otobüse bineceğime, peşinden koştum, böylece bilet parasını ödemek zorunda kalmadan eve kadar geldim''... Karısı ''Aptal!'' demiş, ''Otobüsün peşinden koşacağına, bir taksinin peşinden koşsaydın ya, 500 bin lira yerine 20 milyon lira kár etmiş olurdun''...

Sırada ikinci fıkra:

Bir adam hava almaya çıkmış, parası yokmuş içeri girmiş.

Ve basit bir mantık sorusu:

''Benim her söylediğim şey yalandır'', diyen birisi yalan mı söylüyordur, doğru mu?

Son olarak zor bir zeka sorusu:

Rafta birden ona kadar sıralı bir şekilde, on ciltlik bir ansiklopedi yan yana dizili duruyor. Her bir cilt, kapakları dahil yüz yapraktan oluşuyor. Bir kitap kurdu birinci cildin birinci sayfasından başlayarak ansiklopedileri kemirmeye başlıyor ve düz bir rota izleyerek onuncu cildin son sayfasından çıkıyor. Toplam kaç yaprak kemirmiş olur?

Şimdi sadede geliyorum. Eğer düzenli okurlarımdan değilseniz, yazılarımı nadiren okuyanlardansanız bana herhangi bir e.posta mesajı göndermeden önce mutlaka yukarıdaki fıkra ve bilmeceleri okuyun. Fıkralardan en az birine içinizden de olsa hafifçe tebessüm etmediyseniz, sorulardan en az birinin cevabını bulamadıysanız lütfen bana mesaj göndermeyiniz. Ne benim zamanım boşa gitsin, ne sizinki...

Düzenli okurumsanız sorun yok. Düzenli okuduğunuza göre, (eğer yazılarımı mesleği gereği diğer tüm yazılar gibi satır satır okumak zorunda olan fişçizadelerden değilseniz tabii ki) yazılarımdan ya keyif alıyorsunuzdur ya da işinize yarayacak bilgi. Bu durumda yukarıdaki latifemi de hoş görmüşsünüzdür zaten. Ama neden böyle bir latifeye gerek duyduğumu da merak ediyorsunuzdur kuşkusuz. Açıklayayım. Örnekleriyle tabii ki...

Okur mektubu:

''Sayın Yazar, On dakikada yazı yazmak zorunda değilsiniz. Bu sizin yaptığınız hile aslında böyle bir ciddi gazetenin bırakın yayınlamasını size doğrudan kapıyı göstermeleri gerekir. Ondan sonrada Turkiyede en az guvenili kurumlarin basinda Gazeteciler niye geliyor bu memleket kimse niye gazete okumuyor diye basbas bagirmasiniz''.

Fazla okuma zorluğu yaratmaması amacıyla ilk iki cümledeki karakter bozukluklarını düzelttim, hatalara dokunmadım. Son cümleye ise hiç dokunmadım. Fransa'dan yazan bu kişi geçen haftaki yazımda kullandığım ''on dakikada yazmak zorunda kalmak'' esprisini gerçek sanmış. O kadarla kalsa iyi. Yazının içeriğini de tam olarak kavrayamadığından, yazılanları boş bulmuş. Bu konuda yalnız da değil. Benzer şikayetler içeren beş, altı okur mektubu daha aldım.

Peki efendim mizahı, mantığı ve zekayı bir yana bırakıp, düzenli okurlarımın da bir kez olsun affına sığınıp, dümdüz bir şekilde yine açıklayayım. İki hafta önce Microsoft'un İngiltere'de İnternet bağlantılı umumi tuvaletleri test edeceğini yazmıştım. Haber kaynağım Microsoft İngiltere'nin resmi İnternet sitesinin, resmi basın odasında yayınlanan bir basın bülteniydi. Haber ciddiyetleriyle tanınan, yabancı medya kaynaklarında da yayınlandı. Derken Microsoft bu haberin bir şaka olduğunu, böyle bir prototipin yapılmayacağını açıkladı.

16 senedir gazetecilik, 8 senedir köşe yazarlığı yapıyorum. Bugüne kadar daha tek bir haberim, tek bir yazım yalan çıkmadı. Hakkımda tek bir hakaret davası açıldı, ondan da beraat ettim. Resmi bir basın bülteniyle yanıltılmış olsam da, bir haberimin sonradan asılsız çıkması bu yüzden beni çok etkiledi. Gazetecilik sorumluluğu gereği, resmi kaynağı tarafından sonradan yalanlanan bir haberi, kamuoyunu yanıltmamak amacıyla düzeltmek, işin doğrusunu yazmak boynumun borcuydu. Ama madem haber kaynağı olayı bir şakadan ibaret görüyordu, o zaman benim de düzeltmeyi yine bir şaka yoluyla yapmamda bir sakınca yoktu. Bu düzeltmeyi soğuk bir metin yerine, mizahi bir üslupla yapmanın daha yerinde olacağını düşündüm. Ve öyle de yaptım.

Durum bundan ibarettir. Mesaj geçmeyi düşünen gelip geçer okurlarımdan ricam, mesajlarının başlarına iki sorumun doğru yanıtlarını iliştirmeyi unutmamalarıdır...
Yazarın Tüm Yazıları