Eleştirmekten sıkıldım, artık iyi şeyler yazmak istiyorum diyordum ki, iki iyi haber birden geldi. Birincisi Başbakan'dan, ikincisi Türkiye Bilişim Vakfı'ndan...
İlk iyi haberin kaynağı nethaber.com. Nevzat Basım'ın yönetiminde başarılı bir İnternet haberciliği çizgisi yakalayan nethaber.com'da yayınlanan haberlere güvenim tamdır ama haber o kadar iyi ki, inanmakta güçlük çekiyorum.
Habere göre Başbakan Tayyip Erdoğan, Bilgi Toplumu Tanıtım ve Enformasyon Bakanlığı kurulması yönünde bir talimat vermiş.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, Türkiye'yi bilgi toplumuna taşımakta kararlı olduğunu gösteren her adımının, en büyük alkışçısı olacağıma daha önceki yazılarımdan birinde söz vermiştim. Yine pek çok yazımda Bilişim Bakanlığı kurulmasına şiddetle karşı çıkmış ancak Bilgi Toplumu Bakanlığı'nın kurulması gerektiğini savunmuştum.
Verdiğim sözü tutup Tayyip Erdoğan'ı, tüm okulları İnternet'e bağlayacaklarını söylediği bir konuşmasının ardından, yine bu köşeden alkışlamıştım. Sözümü yine tutuyor ve Bilgi Toplumu Bakanlığı kurma kararı için Başbakan'ı tekrar alkışlıyorum.
Bir önceki hükümet döneminde TBMM Bilgi ve Bilgi Teknolojileri Grubu Başkanı DSP milletvekili Ziya Aktaş, Bilgi Toplumu Bakanlığı kurulması yönünde bir yasa tasarısı hazırlamıştı. Ancak pek çok kişi bu bakanlığı bir Bilişim Bakanlığı gibi algılamıştı. Ziya Aktaş'la birlikte ikisi arasındaki farkı dilimizde tüy bitinceye kadar anlatmaya çalışmıştık. Ha Ali Veli, ha Veli Ali diyenlere ikisinin arasındaki farkın sadece isim farkından ibaret olmadığını göstermeye çalışmıştık. Biri sektörün gelişimine hizmet eden, diğeri Türkiye'yi Bilgi Toplumu'na taşıyacak bir bakanlıktı. Birincisinde amaç Türk Bilişim Sektörü'nü geliştirmekken, ikincisinde bilişim teknolojilerinin toplumun, sanayinin, ticaretin ve devletin her alanında en doğru şekilde kullanılmasını sağlamaktı.
Bazıları anlamadı, bazıları da anlamak istemedi. Ama şimdi görünen o ki, Tayyip Erdoğan hükümeti aradaki farkı çok iyi görüyor ve üstelik doğru olanını seçiyor.
Milletvekilleri okumasın
İkinci iyi haber Türkiye Bilişim Vakfı (TBV, tbv.org.tr) Başkanı Faruk Eczacıbaşı'dan. TBV tarafından yayınlanan yeni bir kitabı anlatıyor. Kitabın adı Beyaz Kitap. Yazarı, İngiliz Siber Haklar ve Siber Özgürlükler (cyber-rights.org) Direktörü Dr. Yaman Akdeniz. Papatya Yayıncılık tarafından basılmış. Çift taraflı bir kitap. Yani arkasını çevirdiğinizde yine bir kapakla karşılaşıyorsunuz. Bu kapaktaki başlık ''Internet Governance''. Eserin İngilizcesi ve Türkçesi sırt sırta aynı kitapta yer alıyor.
Faruk Eczacıbaşı, Beyaz Kitap'ı tüm milletvekillerine gönderdiklerini söylüyor. Aman diyorum, sakın okumaya kalkmasınlar...
Okumaya kalkışırlar ve bir de kitapta önerilenleri uygulamaya kalkışırlarsa vay halimize... Kitap bu köşeden yaklaşık on yıldır yaptığım çağrıyı tekrarlayarak sıvıyor kolları: HERKESE UCUZ VE HIZLI İNTERNET!
Bu hedefin AB'ye üye aday ülkelerden beklenen bir hedef olduğuna da dikkat çekiyor. İnternet'in etkin kullanımının bürokrasiyi azaltan, katılımcı, saydam, hesap verebilir, insan hak ve özgürlüklerini esas alan bir kamu yönetimi reformu için de hayati önem taşıdığını anlatıyor.
Ve en önemlisi bilgi toplumuna geçiş sürecini hızlandırmayı kendine amaç edinen TBV'nin, bu geçiş sürecini hızlandırmak için kurulması gereken hukuksal altyapıya ilişkin çözüm önerilerini sıralıyor.
Bu hukuksal altyapının sağlıklı kurulması için gerekli birinci şart yasal düzenlemeyi yapacak milletvekillerinin İnternet'in kendine has doğasını tam anlamıyla kavramış olmaları.
Gerisi Beyaz Kitap'ta. Beyaz Kitap kitapçılarda da satılacak.
Akıllı ağla yarın gülersin
Geçen hafta teknoloji dünyasının başkenti Silisyum Vadisi'nin, en fazla teknoloji devine ev sahipliği yapan şehri Santa Clara'daydım. Bu devlerden biri olan Cisco Systems'ın Dünya Analistler Toplantısı'na katılma fırsatı bulan çok az uluslararası gazeteciden biriydim.
Dünyayı saran dev İnternet ağının hemen her noktasında bir ürününe rastlayabileceğiniz Cisco'ya İnternet uzmanı demek iltifat sayılmaz. 1984 yılında kurulan şirket İnternet Protokolü'nün mimarlarından. Dünyanın dört bir yanına yayılmış 34 bin çalışanın yaka kartlarına iliştirilmiş kurumsal kimlik kartlarının en tepesindeki ''Üç Yıllık Vizyon'' cümlesinde de şöyle yazıyor zaten: ''Cisco bir İnternet uzmanı ve en seçkin İnternet markasıdır.''
Vizyon cümlesinin ardından görev cümlesi, onun ardından da 3-5 yıllık hedefler geliyor. Bu hedeflerden biri de ağ mimarisindeki evrimi bir adım daha öteye götürerek Akıllı Bilgi Ağı'nı kurmak. Cisco Dünya Analistler Toplantısı'nda üzerinde en çok durulan konu da bu zaten: Akıllı Bilgi Ağı...
Cisco'ya göre şirket üç ila beş yıl içinde varmayı hedeflediği Akıllı Bilgi Ağı teknolojisinin şu anda birinci aşamasında. Cisco bu ilk aşamada şirketlere, bilgi ağının bir sistem olarak kurulduğunda iş hedeflerine ulaşmakta nasıl bir verimlilik artışı getireceğini gösteriyor.
Akıllı Bilgi Ağları'nı bir önceki nesil bilgi ağlarından ayıran en önemli özelliği kendi başına akıllı olması. Yani sadece bilgi taşımakla kalmayıp, bilgiyi taşırken işlem de yapabilmesi. Taşıdığı bilginin içeriğinin farkında olan Akıllı Bilgi Ağları, kendi kendini optimize etme ve kendi kendini koruma özelliklerine de sahip.
Bu özelliklerine bakarak Akıllı Bilgi Ağları'nı otomobillere, halen kullanmakta olduğumuz ağları ise trenlere benzetebiliriz. Şu anda kullanılan ağlar üzerinde bilgi, demiryolları üzerinde giden bir tren gibi hareket eder. Bir noktadan ötekine, rayları takip ederek, makaslardan geçerek, hemen hemen sabit bir hızla ulaşır. Akıllı Bilgi Ağı'nda ise bilgi, bir otomobil gibi hareket eder. En boş şeridi seçer, gerektiğinde trafikten kaçmak için alternatif yollara sapar, bazen ambulansa yol verir, hatta Global Pozisyon Saptama (GPS) gibi sistem dışı yol göstericilerden yararlanır.
Cisco Dünya Analistler Toplantısı'nda üzerinde durulan bir başka önemli konu ise IP komünikasyonuydu. Cisco, Akıllı Bilgi Ağları'yla e.posta, kısa mesaj, telefon görüşmesi, video konferans gibi komünikasyon çeşitlerinin İnternet Protokolü üzerinden çok daha verimli ve birbirleriyle uyumlu şekilde yapılabileceğini anlattı.
Efsane başkan
İki gün süren toplantılar zincirinde Cisco'nun efsanevi başkanı John Chambers ile tanışma ve sohbet imkanı da buldum. Chambers çok karizmatik bir konuşmacı. Yüzlerce izleyicinin katıldığı açılış konuşmasını sahnede değil, koltuklar arasında oradan oraya yürüyerek, neredeyse herkesin önünde durup göz teması kurarak yaptı. Çok az sayıda gazetecinin katıldığı sohbet toplantısında da oturmadı. Chambers her iki toplantıda da Cisco'nun artık ürün kutusu satan bir şirket olmaktan çıkıp müşterilerine çözüm sunan bir şirket olduğunun altını çizdi. Cisco'nun İnternet'e inancının tam olduğunu, İnternet'in bir balon olmadığını, İnternet'in vaat ettiği her şeyin ya gerçekleştiğini ya da gerçekleşeceğini söyledi. Chambers, şirket başkanlarının ayaklarını yatırım freninden çektiğine dikkat çekerek, bu yıl özellikle İnternet üzerinden ses iletimi, kayıt, güvenlik, ağ, kişisel bilgisayar ve sunuculara yatırım yapacakları öngörüsünde bulundu.
VizonShow İnternet'te
Muhtemelen ilk sayısı değildi ama ilk sayılarından biriydi Vizon'un... Taa yirmi beş yıl önce, elime alıp sayfalarını çevirdiğimi hatırlıyorum. Nişantaşı'ndaki okulum İngiliz Lisesi'nden çıkmış, sınıf arkadaşlarımla birlikte Osmanbey'e kadar yürümüştük. Atalar mağazasının önünden geçiyorduk. Arkadaşım biraz önce önünden geçtiğimiz gazeteciden almıştı. Bir yandan yürüyüp, bir yandan sayfalarını çeviriyorduk. O güne kadar sadece yabancı örneklerini gördüğüm tarzda yepyeni bir dergiydi. Aradan yirmi beş yıl geçmiş. Vizon bu kez İnternet'te çıktı karşıma. Birkaç ay önce henüz test yayınındayken sayfaları arasında dolaştım. Şimdi artık resmen yayında. 25. doğumgünü kutlu olsun VizonShow'un, elleri dert görmesin Kámil Şükûn'un. İnternet'te daha nice yıllara... n vizonshow.com.tr