Paylaş
Sonsuzca talan etme kapasitemizi daha da uyandırmaktan korkuyorum çünkü.
Benim evim Yalıkavak.
Yuvam.
Çoluk çocuk, ailemizle yaşadığım yer.
Kimileri burayı sadece tatil üssü olarak görürken, bizim için merkez üssü.
Yalıkavak’tan gidip geliyoruz yapmamız gereken işler için oraya buraya. Yazlık gibi göremiyoruz evimizi, bahçemizi.
Hayat alanımıza koşa koşa geliyoruz her sene Dubai’den.
13 yıldır yaşadığımız Dubai’de, olmayan doğanın nasıl yaratıldığını ve korunduğunu gördükten sonra, bizim bütün vurdumduymazlığımıza ve gaddarlığımıza rağmen direnen denizimizle doğamıza doymaya ve hasret gidermeye çabalıyoruz.
Buralarda yeşilin de, mavinin de tonu bir başka.
Bambaşka.
Hayatınızdan yeşil ve mavi çıksa -ki Allah göstermesin- ne demek istediğimi anlarsınız.
Eksikliği dayanılmaz...
Bizler bu cennetin içine doğduğumuz için ne kadar muhteşem ve mucizevi olduğunun pek farkında değiliz. Normal geliyor bize. Kolay yakıp yıkabiliyoruz.
Kolay tüketiyoruz.
Aklı olan korur, koruyor. Akılsızlar bunu düşünemez bile. Düşünmüyor.
Şu an bu yazıyı, oturduğum taşlara gümbür gümbür vuran dalga sesiyle yazıyorum. Kışın o kadar özlüyorum ki bu sesi!
Deniz kokusunu, ufka bakmayı özlüyorum.
Çocuklarla kayalıklardan düşe kalka koyun taaa en sonuna kadar yürümeyi, yengeçleri izlemeyi, doğayı dokunarak, koklayarak, görerek yaşayabilmeyi seviyorum.
Yalıkavak’ın bitmeyen esintisine hastayım bir de.
Bodrum’un yaylası burası.
Bir de içinde yaşadığın bu ortamdan başını uzatıp kalabalığa karışma kafası geldi mi, hop Bodrum’dasın.
Bayram hariç.
O kalabalığa girmek bir delilik. Ne zamanki 1 milyon kişi gelmiş dediler, bahçemden dışarı adım atmadım.
Her yaz bir, en fazla iki kere iniyoruz Bodrum’a.
Onda da gittiğimiz yerler belli; amaç eninde sonunda Mandalin.
Müzik şahane, Soul Stuff çıkıyorsa hele, tadından doyum olmaz dinlemeye. Zaten kim çıkarsa iyi oluyor Mandalin’de.
Denizin dibinde iyi müzikten daha güzel ne olabilir ki!
Bir de Körfez Bar var. Efsane.
Bodrum’u Bodrum yapan bir başka durum var inanın.
Bunca hunhar “tatilci”ye rağmen direniyor ya, hayranım gücüne.
Yalıkavak’tan ayrılma zamanı yaklaştıkça hüzün bastı beni yine.
Ben, maviyle yeşilin dibinde beyazlatmak istiyorum saçlarımı...
Ufuk gözlerimin önünde.
Yonca
“Kızılburunlu”
Derin Mavi
Yalıkavak civarına gelip de, aman diyeyim Tevfik Türen Karagözoğlu’nun Derin Mavi’sini görmemezlik etmeyin. Eğer şansınız yaver giderse kendisiyle de tanışma şansınız olur; çünkü zaten hep atölyesinde duruyor.
Seramik kaftanları, narları, kayıkları, tabakları, balıkları ve kendinize rengarenk minyatür bir şehir kurabileceğiniz evlerini es geçmeyin.
Atölyesi Yalıkavak Carrefour’un dibinde, Opet’in karşısında.
Yalıkavak girişinde de galerisi var.
Dibeklihan
Ortakent’teki kavşaktan Yalıkavak yönüne dönüp, Yalıkavak yoluna girdikten 2 km. sonra soldan Yakaköy’e bir yol ayrılır.
Bu ayrımdan itibaren 1500 mt. sonra sağda bir taş yapı var; Dibeklihan.
İçinden sanat, müzik geçen şahane bir yer.
Hakan Esmer, Semih Kaplan ve Serdar Leblebici karma resim sergisi başladı ve 23 Ağustos’a kadar da Yıldız Kenter Sanat Galerisi’nde.
Haberiniz olsun.
Bu Dibeklihan çok güzel inanın. Ne gezmeye, ne de orada vakit geçirmeye doyabilirsiniz. Ciddi tavsiyelerimle.
Dikkat baykuş çıkabilir!
Akşamları yollarda ne olur azıcık yavaş ve dikkat... Bazen yolun kenarına konuyor baykuşlar ve hemen uçmayınca arabalar çarpıyor.
Bu yaz iki tane yavru baykuşu araba ezmiş, gördüm. Kahroldum...
Dubai’de yollarda bazen “deve çıkabilir” uyarısı olur.
Aslında belki burada da “Dikkat baykuş” tabelaları konsa ne şeker bir uyarı olur...
Bu yörede oldukça fazla sayıda varlar. Her sabah, her akşam bizim bahçenin önüne geliyorlar kaç senedir.
Burası bizden çok onların mutlu olduğu bir yer demek ki...
Saygı lütfen!
Yonca
“Bayankuş”
Paylaş