Paylaş
Taaa 10 yıl önce “Forrest Gump” sansürlenmişti Dubai’de ve nutkum tutulmuştu. Nutkum tabii tutulmuştu; çünkü o filmde sansürlenebilecek bi şey yoktu.
Hiç.
Hem de hiç.
Ama sansür kafası oldu mu insanda bir kere, malum pişmiş tavuk bile müstehcen geliyor!
Sansüre isyan edesim geliyor hep ama; kime, neye, hem ne haddime? Dubai’de sistem böyle.
Neyse.
Ben bu Edward ile Bella’yı ve “Twilight” olayını, yani vampirleri çok seviyorum. O kadar ki, bazen filmi izlerken vampir olasım geliyor. Valla. Hem zaten esnek bir veganım ve sonsuzca fıstık gibi yaşayabileceğim fikri süper. Bir de çok hızlı koşabileceğim, düşünsenize!
Oh, tam benlik.
Dört gözle bekledim serinin son filminin çıkmasını. “Alacaranlık Efsanesi: ?afak Vakti Bölüm 1”i yani.
Çıktı.
Türkiye’den geç de olsa, çok şükür Dubai’de de sinemalara geldi.
Maaile gittik. Nefesimi tuttum film başlamadan, bir heyecan bir heyecan bende... Görseniz ergen sanırsınız, o kadar.
Edward’a hastayım. Bella’yı soğuk buluyorum ama, işte gelin olarak uygun Cullen ailesine. Sanki kaynana benim, bana neyse!
Film başladı. Düğün rüya gibi, gelinlik harika, eleştirilerin tersine bana o düğün hiç uzun gelmedi mesela. Ağzımın suları akarak izliyorum her anı.
Derken geldi balayı.
Millet anlata anlata bitiremedi bizde o balayını ya hani, ben de nasıl hazırım izlemeye, nasıl merak ediyorum. Artık hani, heyecandan kalbim yerinden fırlayacak derken ben, kıtır kıtır kesmişler mi filmi!
Sansürlemişler. Yine ve çok.
Hatta o kadar ki, maşallah Bella hiç sevişmeden hamile kaldı Dubai gösteriminde. Bella oldu Virgin Bella yani.
Karı koca öpüşebildiklerine şükrettik resmen.
Mesela o yatak niye parçalandı? Olay ne olay? Hiçbir şey anlamadım.
Ne nerede nasıl oldu hiçbir fikrimiz yok. Çatladım sinirden.
Güleyim mi, ağlayayım mı bilemedim. Sansür yaşamadığın zaman varlığının ne demek olduğunu asla anlamadığın, ama yaşadığın zaman insanı çıldırtan bir şey.
O yüzden mesela Ekşi Sözlük hep olsun. Her nasılsa öyle kalsın hem de. Kimse dokunmasın.
Üstüne filmde bir de vahşi doğum sahnesi... Yşte filmin o kısmı beni rahatsız etti.
Doğum öyle olağanüstü, öyle güzel yaşanılası bir an ki; gençlerin delisi olduğu bu filmde bilinçaltlarına doğum olayının bu kadar kan, vahşet, dehşet ve tatsız şekilde işleyebilecek olması hoşuma gitmedi.
Filmi oraya kadar ergence izlerken, birden anneliğim fırtlayıverdi.
Tüh!
Yonca
“vampirella”
Masterlere alkış!
Türkiye’nin her yerinde yetişkin ve deneyimli üyeleri bulunan Masterler Atletizm Kulüpleri il bazında (Ystanbul, Ankara, Bursa, Yzmir, Adana, Urfa vb.) çoğalıyor. Atletizm gönüllüsü onlar ve süper yarışçılar valla. Ben bir kaplumbağa olarak hep gerilerinde kalıyorum yarışlarda, acıklı bir şekilde.
Ankara Masterler Atletizm Spor Kulübü güzel bir girişimde bulundu ve Kazan Belediyesi ile ortaklaşa bir koşu düzenledi. Böylece geçen hafta, 27 Kasım’da yani, Ankara’da ilk kez nurtopu gibi bir ödüllü yarı maratonumuz oldu. Ve ben bunu size zamanında haber veremedim iyi mi!
Geç kaldım ama, bari yine de yarış oldu, yapıldı demek istedim. Darısı tüm illere...
Yonca “yarım elma gönül alma”
Normal doğumcuyum arkadaş
Ben iki çocuğumu da normal doğumla kucağıma aldım. Hayatımdaki en iyi deneyimlerimdi. Hayalim her ne kadar gece vakti ev ahalisini birbirine katıp yollarda doğurmaktıysa da, her iki bebeğim de doğmak bilmedi. Suni sancı almam gerekti.
Yoksa hâlâ hamile olabilirdim yani. O yüzden doğuma dair insanları kötü etkileyebilecek şeylere kılım. Hmm... Ben bari bunu sonra daha detaylı yazayım.
Yonca “bi avaz”
Paylaş