Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

Tuz Gölü canavarları

Hayatta aklıma gelmezdi, hem de hiç!

Haberin Devamı

Hani durduk yerde kalkıp gidip Tuz Gölü’nün üzerinde koşmayı bırakın, yanından geçer miydim bilmiyorum.
Bu yazıyı okuyan kaç kişi Tuz Gölü’ne gitmiştir ki?
Eğer Powerade Runfire Cappadocia Ultra Maratonu olmasa, yemin ederim, benim de aklıma gelmezdi. Dahası, Nilfisk Türkiye eğer TOG’lu gençler için bağış yapmamış olsa, bu yarışa gider miydim ondan bile emin değilim.
Onlar bağış sözü verdi de öyle gittim. İyi ki gitmişim!
Hayatımın en acayip deneyimlerinden birini daha ruhuma yedirdim.
Belki arkadaşlarla öylesine gitmiş olsaydık mesela, aramızda “Ya abi deli misin, ne işimiz var kurumuş gölün üzerinde, boş versene ya. Batarız filan, ben gelmem!” gibi konuşmalar yapardık.
Boş bakardık o sonsuz beyazlığa belki. Yaşamazdık tuz üstüne koşma duygusunu. Oysa Runfire çılgın bir rota çıkarmış. Her şey düşünülmüş.
Tuz Gölü kurumuş, tuzdan bir çöl olmuş sonsuzluğa uzanan. Bembeyaz bir tuz çölünün üstündeyiz, şaşkınca bakınıyoruz göle.
Yarışın 5’inci ve en uzun gününün başlamasını bekliyoruz. Çocuklar gibi de heyecanlıyız.
Yere parmak atıp tuz yalıyorum. Tuz işte bildiğin. Her yer tuz! Ve pırıl pırıl kristaller gibi parlıyor o tuzlar. Sihirli bir manzara inanın.
Sanki Dünya’yı Kurtaran Adam setindeyim, az sonra tuz canavarı olacak bir tipim.
Bir ben de değil, 36 kişiyiz bu çılgınlığa baş koymuş.
Elimizdeki GPS’lerden 20 metre yakından rotayı takip etmemizi, rotadan şaşmamamızı önerdiler. “10 metre sağa, 10 metre sola gitsen tuzda batarsın” dediler.
Rüzgara aldanmamak lazımmış bir de.
Hava çok sıcak çünkü; yerdeki tuzdan da yansıyor, iyice yakıyor insanı. Sık aralıklarla su içmek gerek ki susuz kalınmasın.
Ta ileride iki ada görünüyor. İlk önce onlara doğru koşacağız.
Sürekli koşuyorsun beyazlığın içinde, o adalara sanki yaklaştım sanıyorsun, git git git bir türlü gelemiyorsun ama... Çok acayip.
Bembeyazlığın içinde, sonsuzluğun içindesin sanki.
Ayaklarına sarılıyor tuzlar. Balçık gibi sıvıyor tuz bacaklarını.
Tuzdan kaskatı kesilen bacakların sanki heykelleşiyor. Ne yapacağını da pek bilemiyorsun.
Bildiğin tek şey, devam etmen gerektiği.
O an aklımdan geçen
tek şey: “Şu yaşadığım an
ve his kaç kişiye nasip olmuştur ki?”
Çok az kişiye!
Ne şanslıyım işte.
Tuz Gölü’nün üzerinde, kar gibi görünen tuzlar üzerinde, ufuk çizgisine koşuyorum.
Beyaz, bembeyaz bir ülkedeyim alabildiğince.
Uzay desem değil; Ay desem değil.
Akıllara zarar pırıldak bir ülkedeyim bence.
Sessizliğin içinde tek duyabildiğim şey ayağımın altında ezilen tuz sesi.
Öyle inanılmazdı ki!
Tuz Gölü üzerinde yaklaşık 12 km koştuk.
Öyle bir hayale dalmışım ki, 2 km şaşmışım rotadan.
Geç ayıldım.
Tuz Gölü’nde koşmak da nasip oldu nitekim. Anlatmalara doyamayacağım tecrübeler ve duygularla yüklüyüm. Yorgunum ama çok mutluyum.
Başarı kavramını yeniden yazıyor ruhum.
Cesaret kavramını da, korku ve endişe kavramlarını da. İnsanın beyninde bitiyor veya başlıyor her şey.
Geceleri donduk, gündüzleri yandık.
Ama hiçbiri yıldırmadı bizleri.
Azimle koştuk Runfire’da.
Koşamadığımızda yürüdük. Arada tırmandık hatta.
Her gün farklı bir rotada, farklı zeminlerde elimizde GPS’lerle, verilen mesafeleri belirlenen sürelerde bitirmek için çabaladık.
“Çabaladık” diyorum bakın. Çabalamadan elde edilen şeylerin bu kadar zevki yok hayatta.
Hak etmek kadar zevkli bir şey yok.
O yola çıkma cesareti göstermek, aslında başarıya giden yolun en başı ve hatta o yolun yarısı.
Deneyim denen şey var ya, paha biçilmez bir eylem.
Bize hep birinciliklerden bahsediliyor hayatta.
Hep kazanmaktan,
Hep ‘EN’lerden,
Hep en iyi olmaktan, en mükemmel olmaktan dem vuruluyor.
Oysa hayatta birinci olamadığınızda, kazanmadığınızda da çok başarılı olmuş olabiliyorsunuz.
Sırf denemiş olmak, deneyimlemiş olmak bile sizi bir adım ileri götürüyor.
Bir yola çıkmak, o yolda azimle devam etmek, zorluklara göğüs germek, sorunlara çözüm üretmeye kafa yormak; bir yere varmış olmak ve hatta her türlü acıya rağmen mizah gücünü ve teşekkür etme büyüklüğünü gösterebilmek, deneyimlemeye karar verebilmek...
EN büyük başarı bunlar bence.
Bunlar mutluluk getiriyor beraberinde.
Kendine olan saygın, sevgin çoğalıyor çabaladıkça. Hayatta hiçbir yola çıkmaktan çekinmeyin diyesim var size.
Zor da olsa çıkın yola... Durmaktan ve denememekten binlerce kat iyidir.
O yolda yapamadığınızı düşündüğünüz şeyleri tecrübe ettiğinize değer.
Sorunlara değil, çözüme kitlenin. Başarı da mutluluk da sizindir.
Yaşadığım her anım adına, bütün Runfire Cappadocia ekibine ve bana en büyük motivasyon olan TOG’lu gençlere bağış yapan Nilfisk Türkiye’ye, bu fikirle bana Facebook’dan ulaşan finans direktörü süper kadın Arzu Eryüce’ye teşekkür ederim.
Likya Yolu Ultra Maratonu’na az kaldı.
Denemeye karar verirseniz, fazlasıyla değer.
Bilesiniz isterim.

Yonca
“tuzlama”

Yazarın Tüm Yazıları