Paylaş
ıngiltere’ye vize almak için yaşadığım cefayı atlatıp son dakikada uçağa yetiştiğimde, Notting Hill filmindeki Julia Roberts’la hiç seyretmediği filmi hakkında röportaj yapan zavallı Hugh Grant bendim sanki.
Röportaj öncesi seyredebileyim diye NatGeo ekibinin gönderdiği “Titanic: Dava Kapandı” belgesel linki çalışmamış, kitap Amazon’dan gelirken Dubai gümrüğüne takılmış, Amerikan Donanması’nda komutanlık yapmış bir okyanus bilimcisi olan Robert Ballard hakkında okumak için elime aldığım her şeyi de telaştan evde unutmuştum.
Aslında hem Maltin’e, hem de Ballard’a sormak istediğim şey; 1700 kişinin ölüme terk edildiği bir faciadan hatıralarda sadece bir aşk hikayesinin kalmasından ne hissetikleri ve James Cameron’ın Titanic’in 100. yılı adına yaptığı “Titanic: James Cameron ile Son Söz” adlı 3 boyutlu belgeselinin onlara bir çeşit günah çıkartma gibi gelip gelmediğiydi.
Uçak Londra’ya rötarla indiğinde, taksiciye “Soho Hotel’e uçalım ve ben arkada soyunup giyiniyorum, siz beni umursamayın lütfen!” dediğimde kalbim yerinden çıkacaktı.
Soho Hotel, Londra’da filmlerin ilk ve özel gösterimlerinin yapıldığı “trendy” bir otel.
Röportajların yapıldığı bir sürü uluslararası gazetecinin olduğu özel kapatılmış kata geldiğimde, ortam öyle ciddiydi ki, arka kapıdan ufak ufak “uzamayı” bile düşündüm.
Maşallah sanki herkes kaşif, herkes bilgindi...
Tim Maltin’le röportaj için aynı anda iki gazeteciye yarım saat, Bob Ballard’la röportaj içinse sadece 15 dakika verilmişti. Soracağınız tüm soruları o kadarcık zamanda sorup çıkıyorsunuz. Her şey askeri nizam şeklinde dakik. Bir saniye uzatma şansınız yok.
Ama benim adım 4 Yapraklı Yonca, şanslıyım ya, Robert Ballard’la daha ilk dakikadan Yalıkavak’tan komşu çıkıp can ciğer kuzu sarması olup, ağustosta bizim bahçede zeytin ağaçlarımızın altında sohbete devam etmeye karar verince işin şekli değişti!
Ballard araştırma gemisi Nautilus’u Yalıkavak Marina’da tutarak BOSAV (Bodrum ve Karya Bölgesi, Kültür, Sanat ve Tanıtma Vakfı) Başkanı Tufan Turanlı ile Bodrum’u dünyanın deniz araştırma merkezi haline getirmeyi amaçlıyor.
Herkesin korkarak temkinle yaklaştığı Robert Ballard, Yalıkavak komşuluğumuz, rakı balık meze kardeşliğimiz şerefine, röportajı pembe kameramla kaydetmeme bile izin verdi.
Röportajların videosu ve fotoğrafları Hurriyet.com.tr’de Web TV’de.
Yonca
“battı balık yan gider”
Mezarlıkta nikah kıyılmaz ki!
Titanic’in kaşifi Robert Ballard, romantizm adına batık yakınlarında nikah kıyılmasına tepkili: “Orası bir mezarlık. 1700 kişinin hayatını yitirdiği ve şu anda orada yattığı bir mezar taşı gibi düşünmek lazım Titanic gövdesini. Mezarlıkta nikah kıyılır mı?”
ROBERT BALLARD RÖPORTAJI - 1 / WEB TV
http://webtv.hurriyet.com.tr/2/30201/0/1/titanic-in-kasifi-robert-ballard-konustu-1.aspx
ROBERT BALLARD RÖPORTAJI - 2 / WEB TV
http://webtv.hurriyet.com.tr/2/30202/0/1/titanic-in-kasifi-robert-ballard-konustu-2.aspx
Titanic’i bulan efsane kaşifle Yalıkavak’ta komşu muyum ben şimdi?
- Evet uzun zamandır komşuymuşuz da haberimiz yokmuş. 13 yıldır Yalıkavak ve Bodrum sokaklarını ezbere biliyorum. Halikarnas’a bayılıyorum. Hayatımın en güzel kahvaltılarını Yalıkavak’ta yapıyorum. 13 senedir ailece her ağustos Yalıkavaklı’yız. Araştırma gemim Nautilus, Yalıkavak Marina’daydı. Tuzla’ya çektik. Temmuzda Marmara ve Karadeniz’de çalışıp, Sinop ve Ereğli’ye geçip tekrar aşağıya Bodrum’a, oradan da Knidos’a ineceğiz. Tufan Turalı ile çok uzun zamandır çok iyi ve yakın çalışıyoruz. Türk gazetecilerinin esas Tufan Turalı ile konuşması lazım.
Knidos dediniz, beni kalbimden vurdunuz. Knidos ne durumda?
- Knidos inanılmaz! Henüz tam keşfedilememiş kocaman bir liman. Elinizi uzatıp dokunabildiğiniz Efes Antik şehri gibi de değil. Ulaşmak çok zor. Öyle çok sayıda batık gemi bulduk ki, tahmin bile edemezsiniz. Tabii en büyük felaket balık çiftliklerinin yarattığı deniz kirliliği yüzünden koskocaman bir tarih çürümeye yüz tutmuş durumda. Biz şimdi Knidos’u kurtarma derdindeyiz.
ıkilemimiz balıkçılık mı tarih mi yani?
- E öyle... Ama biz üzerimize düşen görevi yerine getirip durumu ve gidişatı, endişelerimizi devlete, yetkililere resmi olarak bildirdik. Knidos için bir koruma alanı yaratılmalı. Sorunun çözümü var ve yapılması gayet mümkün. Yoksa elinizden muazzam bir tarih yok olup gidecek.
Peki Knidos için Titanic gibi bir belgesel yapılamaz mı?
- Söylememem lazım ama, bu eylülde Knidos Belgeseli NatGeo kanalında gösterime girecek! Hatta sadece Knidos değil, Karadeniz’de yaptığımız tüm çalışmaların belgesellerini de bu eylülde izleyeceksiniz. Türkiye resmen belgesel cenneti. Öyle çok anlatılacak yer var ki!
TITANIC’İ INSAN HATASI BATIRDI
Dönelim Titanic batığına, “Orası bir mezarlık, saygı gösterilmesi gerek” diyorsunuz...
- Titanic’i araştırdığım ve onu bulduğum günden beri aynı şeyi düşünüyorum. Orası bir mezarlık. 1700 kişinin hayatını yitirdiği ve şu anda orada yattığı bir mezar taşı gibi düşünmek lazım Titanic gövdesini. ınsanlar bir takım turistik şirketlere tonlarca para verip batığın dibinde nikah kıyıp “Titanic’te evlendik!” diyorlar. Bir takım şirketler Titanic ziyaretlerinin ticaretini yapıyor. Titanic yağmalanan bir ölü bedeni gibi. Orada dipte, Titanic gövdesinin dibinde, kumlara gömülü ayakkabılar var, insanların özel eşyaları var. Bir anne ve çocuğunun ayakkabıları yan yana duruyor mesela. Mezarlıkta nikah kıyılır mı? Ben bunu kabul edemiyorum. Orası bir denizaltı müzesi gibi, saygıyla korunmalı.
Tim Maltin “Titanic: Dosya Kapandı” belgeselinde batma sebebinin sanılanın aksine insan hatası değil de doğal koşullar olduğunu kanıtladığını söylüyor. Siz ne diyorsunuz?
- Bence insan hatası. Doğayla oyun olmaz. “Gökdelenin tepesinden bir atlayalım bakalım canımız acıyacak mı?” mantığıyla iş yapılmaz. O geceki doğa koşulları evet yanılsamalara neden oldu, çölde ısıdan kaynaklanan serap gibi soğuktan kaynaklanan “ters serap” etken oldu diyelim ama uyarılar da gözardı edildi. Diğer gemiler durmuşken, Titanic yola devam etti. O yıl, yani 1912 önceki yıllara kıyasla hava koşulları bakımından normalden çok daha durgun bir yıl. Deniz suyu normalden soğuk ve çok daha fazla sayıda ve yoğunlukta hareket eden dev buzullar var. Sıcak ve soğuk su akıntılarının etkileri daha önemli boyutta. Ne olursa olsun, Titanic’i batıran insan hatasıdır, yapılan uyarıların göz ardı edilmesidir.
Yani son nokta, Titanic’i batıran doğa koşulları değil hırs ve aşırı özgüven...
- Evet aynen budur. ınsanın en büyük hatası doğayı küçümsemektir. Bakın Titanic’in kız kardeşi Olimpic aynı yolu aynı çelik gövdeyle, aynı sularda 500 kere tek hata yapmadan gitti geldi. Uyarıları dikkate almamazlık etmedi! Titanic Olimpic’den daha mükemmel inşa edilse de, dönem koşullarında mühendislik harikası desek de, insan yapımı bir gemi. Doğayla dalga geçemezsiniz.
YANLIŞ ANLAŞILMALAR TRAJEDİSİ YAŞANMIŞ
Peki ya gemideki güvenlik önlemleri? Filika ve canyeleği sayısı?
- Gemide kanunen olması gerektiği kadar filika ve canyeleği var. Ama fena olan şu ki, Titanic’in iki tarafındaki mürettebat kaptanı yanlış anlıyor. Yanlış anlamalar trajedisi yaşanıyor. Bir taraf “sadece kadınlar” olarak anladığı için filikaların yarısı boş indiriliyorken, diğer tarafta “kadınlar ve çocuklar” anlaşıldığı için filikalar dolu indiriliyor. Yani çok daha fazla insan kurtarılabilirdi. ınanılmaz kahramanlık hikayeleri olduğu gibi, bir o kadar affedilmesi güç insan hataları da var. Öte yandan filikalari indirecek mürettebat da yeterli değil. Olan filikalar indirilemiyor ki!
“Titanic deyince aklınıza ne gelir?” diye kime sorduysam, “Büyük bir aşk hikayesi!” yanıtı aldım. Ben bundan rahatsız oldum. Siz de buna sinir olmuyor musunuz?
- Sizin söylediğiniz bir film sahnesinden alıntı. Titanic tarihi ve gerçek bir olay. Bence insanları esas etkileyen “Benim başıma gelseydi ne yapardım?” kısmı. Çünkü buzula çarpma ve batma arasında üç saat var. Çarpıp anında batmıyor. ınsanlar resmen batmayı, ölmeyi veya kurtulmayı saatler boyunca bekliyorlar. Hayati bir seçim söz konusu. 80 yaşındaki bir kadın filikaya biniyor, yanına binmek isteyen kocasına “Sadece kadınlar ve çocuklar” dendiğini duyunca filikaden gerisin geri inip kocasıyla beraber ölmeyi seçiyor. Belgelenmiş gerçek bu. Gerçek, Titanic çevresinde hayatını yitirmiş insanlara ait, annelere ve çocuklarına ait bir çift ayakkabı ve özel eşyalarıdır. Gerçek budur ve korkunçtur. Saygı ve sağduyu gerektiren de bu gerçektir.
ÖLÜ SOYUCULUĞUNA BİR SON VERİLSİN
James Cameron da artık sizin gibi NatGeo kaşifi. Avatar filminde kullandığı teknolojiyle 3-D “Titanic: James Cameron ile Son Söz” adındaki belgeseli ile 8 Nisan saat 20:00’de NatGeo kanalında bize Titanic’i bu sefer bambaşka açıdan yaşatacak. Bu sizce bir çeşit günah çıkartma mı?
- Bakın herkesin Titanic ilgisi kendine özel ve nedeni farklı. Mesela çocuklar. Çocuklar anne babalarının asla hata yapmayacağını düşünüp kendi küçük hayal dünyalarında mutlu mesut yaşarlarken, Titanic’le beraber “Büyükler böyle bir hataya nasıl izin verdi?” diye hem korkarak hem de merak ederek ilgi gösteriyorlar. Tim Maltin başka bir açıdan, Cameron da bambaşka bir açıdan Titanic hakkında araştırma yapıyor. Ama benim için önemli olan ölü soyuculuğuna bir son verilmesi, Titanic’e ve orada kaybedilen insanlara hak ettikleri saygının gösterilmesi.
Çocuk ve gençlerin Titanic faciasına olan ilgisinden sonra James projesini başlattınız. Ne yapıyor çocuklar bu projede?
- Hayatımda bulduğum hiçbir batık için çocuklardan mektup almadım. Oysa Titanic hakkında binlerce mektup gönderip binlerce ilginç soru soruyor çocuklar. Bu ilgiyi görünce çocukları sualtı araştırmaları konusunda geliştirebilmek adına James projesini başlattık. ınsanlar çocuklarına evdeki oyuncak maketlerini vermezlerken, ben araştırma gemimi kullandırıyorum! Gençleri sualtı araştırmalarına özendirmeye çalışıyoruz.
James Cameron
James Cameron yepyeni bir NatGeo kaşifi olarak, Titanic’in batışına dair Avatar filmini yaparken kullandığı tekniklerle yaptığı 3-D belgeselle 8 Nisan günü saat 22:00’de NatGeo’da karşımızda olacak. Sakın kaçırmayın demek istiyorum, çünkü görüntüler inanılmaz etkileyici ve düşündürücü.
Tim Maltin
Tim Maltin’in Titanic’in batma sebebinin insan hatası değil de doğanın beklenmedik bir oyunu olduğunu kanıtladığını söylese de beni hâlâ çok düşündüren “Titanic: Dava Kapandı” adlı belgeseli, 10 Nisan günü saat 21:00’de NatGeo’da yayınlanacak, not edin mutlaka.
Paylaş