Seçim sonrası güzel haberler

Bilsem de fark etmezdi gerçi. Bir huyum var, her daim her yeni doğan gün gibi, her gün yeniden doğuma inanıyorum.
Bugün de yeni bir gün. Devam ediyoruz şu anda hayata. Kaldığımız yerden veya kalamadığımız bir yerden. Durmadan, duraksamadan inandığımız şeyler için çabalaya çabalaya aynen devam ediyoruz, edeceğiz. Devam etmemiz lazım çalışmaya.
Madem bugün seçimin ertesi, madem kesin birileri çok gergin, kızgın ve dertli, işte güzel ve sportif haberleri paylaşmanın zamanı.
Spor ve güzel haber her zaman en iyi ilaçtır. Di mi? Di.
Yonca
“didi-şme”

KlimaPlus

Alper Dalkılıç, 250 kilometrelik Gobi Çölü Ultra Maratonu’nda 26 Haziran-2 Temmuz arası Anadolu coğrafyasına can vermek için koşacak.
Peki bu nasıl gerçekleşebiliyor biliyor musunuz? Mitsubishi Electric Klima Sistemleri’nin Türkiye’deki tek yetkili distribütörü KlimaPlus sponsorluğu sayesinde.
KlimaPlus’ın Genel Müdürü Yenal Altaç, müthiş bir doğa ve sporcu dostu. Alper’in amacını da çok iyi anlamış.
KlimaPlus gibi şirketlerin, Yenal Altaç gibi yöneticilerin ışık hızıyla çoğalmasını öyle çok istiyorum ki, ondan yazıyorum!
Alper’e çölün ortasındaki o sıcakta KlimaPlus’dan daha iyi bir sponsor olamazdı, düşündükçe kafası azıcık soğusa bu iş tamamdır.
Bu arada olay şu; Alper çöllerdeki her adımında bir fidana hayat verecek.
Yani o fidanlar ekilip büyüdükçe gölgelerinde Anadolu serinleyecek.
Daha yarışa başlamadan 2 bin fidanı Dağ Keçileri grubu ile Anadolu toprağına kavuşturdu bile. Türkiye Çevre Koruma ve Yeşillendirme Kurumu’na bağışlanacak her 6,5 TL’de İl Çevre ve Orman Müdürlükleri tarafından bir fidan dikilecek ve bağışçılara elektronik sertifika gönderilecek.
Meraklıları, maraton boyunca Alper Dalkılıç’ın Gobi Çölü’nden ses dosyaları, video görüntüleri ve fotoğraflarını, KlimaPlus’ın resmi Facebook sayfası www.facebook.com/klimaplus üzerinden canlı olarak takip edebilirler.
TÜRÇEK’e bağışlarınız içinse detaylar şöyle: Türk Ekonomi Bankası, Kadıköy Rıhtım Şubesi, şube kodu 137, IBAN: TR650003200013700000011161. Açıklama kısmına: “GOBİ ÇÖLÜ ve e-posta adresinizi” yazmayı unutmayın sakın.
Yonca
“Klima-tize”

Babalar Günü olayı

Hani televizyonda TOFD’nin bir reklamı var ya, oradaki Serkan işte benim geçen sene Avrasya Maratonu sırasında 15 km boyunca tekerlekli sandalyesinde ittiğim Serkan. O reklamı görünce inanılmaz duygular fışkırıyor içimden.
Ay ne diyecekken nereden başladım cümleye yine, hey Allah’ım! Neyse.
Uğur Makine TOFD’ye tişört baskı makinesi bağışlamış. Bu sayede, engelli grafikerler tasarladıkları tişörtlerin satışından elde ettiklerini yine engelli arkadaşlarının çalıştıkları atölyelerin giderlerinde kullanıyorlar.
Ne güzel bir geri dönüşüm değil mi?
Babalar Günü vesilesiyle de İstanbul Cevahir AVM’de 15-19 Haziran tarihleri arasında bir standları olacak. O standda engelli grafikerlerin tasarımlarının yanı sıra çocuklara, kurdukları masalarda babaları için çizecekleri resimleri anında tişörte basabilecekler.
Burçin Terzioğlu ve Burcu Kara da standa gelerek hayranları için tişörtlere imza atacaklar. Şimdi sıra sizde. Babalar Günü’nde bir taşla iki kuş ve çok da anlamlı bence.
Yonca
“T-baba”

Kelebek Ödülleriii!

Aman tanrım! Aman tanrım, aman tanrım! Bu akşam 38. Altın Kelebek Ödül Töreni var. “Ben bu töreni seyrederek büyüdüm” filan derken, bu gece ben de oradayım ve de orada olmam yetmiyormuş gibi kırmızı halıda önümüzden geçen “the ünlü”yü yakalayıp soru sorup sohbet edeceğim.
Hayatımda aldığım en eğlenceli ve en heyecanlandırıcı ve bir o kadar “Eyvah eyvah!” dedirtici teklif oldu bu!
Hayır sorun şu; benim fotoğrafik zekam sıfır ve isimlerle ilgili ciddi sorunlarım var. Benim için Behzat Ç. Behzat Ç. mesela. Bir türlü gerçek ismini bilemem. Aliye yıllardır Aliye’dir benim için hâlâ. Sülüman da Sülüman! Hatta yetmez ben Sülüman’ı ekranda bilirim ama yanıma gelse tanıyamayabilirim.
“Aaa adamı da gözüm bir yerden ısırıyor ama..” şeklinde bir tipim. Yani bu gece Star TV’de Allah’a emanet bir haldeyim.
Hani stres bunla kalsa iyi, bir de Melis Alphan sınavı var. Geçtin, geçtin. Kaldın hapı yuttun! :) İyi ki yalnız değilim. Kelebek yazarları olarak hep beraber oradayız.
Çok eğleneceğimiz kesin. Sürç-i lisan edersem affedin.
Bu benim hayatımdaki ilk bu kadar “canlı” deneyimim. Sakinim. Miyim? Bilmem. Hiç sakin olamadım ki bugün olayım. Belki olabilirim. Ama garantisini veremem.
Yonca
“kermit”