Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

Gribe çare

İnanılmaz ama gribe doğal bir çarem oldu! Komik bir doktorum var bu Dubai’de. Adam aslında “Chiropractitioner” (uy bu nasıl bir kelime) ve Akupunkturcu.

Haberin Devamı

Bu “kayroprektişinırın” bizdeki karşılığı tam olarak nedir bilemiyorum. Kırık çıkıkçı bile olabilir mi acaba? Neyse lafı uzatmanın anlamı yok; adam süper ve bana çok iyi geldi, geliyor. Bana sürekli doğal ve bitkisel şeyler öğretiyor ve amanın aman nasıl da iyi geliyor (çok fazla yor yor yor oldu ama, oldu). Bir de ben hayatımda bu kadar sakin bir insan görmedim. Adamın adı Abbas ve Doktor Abbas Harikalar Diyarındaymışcasına mutlu bu hayatta. Oooh sakin sakin konuşuyor benimle. Sakinlikten kopacağım bu gidişle. Ocak ayından beri sayesinde ağrı kesici hapa bile ihtiyacım olmadı ve beni de bir neşe aldı, tü tü tü nazar etmesin kimse. Ya ağrıyan yerimi kütürdetiyor ve geçiyor, ya da yarım saat akupunktur yapıyor mis gibi oluyorum. Geçenlerde yine panik içinde “Doktor Abbas eyvah her an grip olabilirim; ama olamam imdat!” diye gittim. Bana şunu önerdi: bir adet yeşil soğanı (ben kendisine uzun soğan derim) alıp doğruyorsunuz, 2-3 adet kahverengi doğal şeker (yerine bal da olabilir) ve taze zencefil dilimleriyle beraber güzelce kaynatıyorsunuz. Kahverengimsi soğanlı ve yoğun zencefil kokan komik ve ilginç bir şey oluyor. İçilecek kadar ılınınca da lüp lüp içiyorsunuz. Ben sıcak içmeye kalkıp dilimi közledim de, ben ettim siz etmeyin. Sonra da başlıyorsunuz beklemeye. Neyi mi? Amanın aman, sanki sizi baştan aşağıya hortumla sulayan biri varmışcasına soğuk soğuk terlemeyi. Ben ömrümde hiç böyle terlemedim. Kesin doğduğum günden beri ne kadar mikrobum varsa hepsini o terle aynen atıverdim. Şimdi çok iyiyim. Size de tavsiye ederim. Ettim.

Haberin Devamı

Yonca

“steril” “mikropsavar” “gripkovar” “gribikaçık”

 

Derin Akar 9 yaşında

Varşova'da yaşıyor. 3 yıldır yardım amaçlı koşuyor. Geçen sene Haiti depreminde, bu sene de Pakistan'da yaşanan sel afetinde yıkılan okulların yapılması için okulunda düzenlenen koşulara katıldı. Attığı her tur için bağışçıları (anne ve babası) okulda oluşturulan hesaba para aktardı. Geçen sene koşu ve diğer aktivitelerle Haiti'ye bir okul kazandırdılar. Bu sene de aynı şeyi Pakistan için yapmayı hedefliyorlar. Bu yılki koşusuyla 50Avro bağış topladı. Derin attığı minicik adımları büyüyünce, bir gün kendi başına bir okul yaptırmayı hayal ediyor.

Haberin Devamı

 

Selçuk Koçum

41 yaşında, Metalurji Muhendisi. Evli. Eşi Çiğdem, kızı Doğa. Kızının bugüne kadar sordugu en güzel ama cevabını bilemediği sorusu 3 yaşındayken oldu; ‘İnsanlar neden sigara içiyorlar, sigaralarını ve diğer  çöplerini  neden yere ve denize atıyorlar?’. Eskiden futbol oynardı; ama artık basketbolla ilgileniyor. Basketbol Milli Takımı’nın başarılarıyla çok mutlu ve gururlu. Uzun süreli projelerinden birisi tohumdan çam ağacı yetiştirmek. Amma zor işmiş ağaçları korumak! Ya kesiyorlar, ya ot diye biçiyorlar, ya da mutlaka bir şey geliyor ağaçların başına. Ama durmak yok, devam ediyor yetiştirip dikmeye. Hep bir sivil toplum kuruluşunda gönüllü çalışmak isterdi. 10 yıl boyunca Belgrad Ormanı’ nda haftada bir gün bir tur (6km ) koştu. Adım Adım Oluşumu, değişik konulara yönelmiş birçok  Sivil Toplum Kuruluşu ile çeşitli çalışmalara başlamasın sağladı. Böylece içinde olmak  istediği  gönüllülük üzerine dayalı işler, sporla bütünleşmiş oldu. Şimdi haftada 2-3 gün toplamda 20-30km koşuyor. Bugüne kadar TEGV ve TOG için koşup kaynak yaratılmasına katkıda bulundu. Şimdi Buğday Derneği’ ni desteklemek için koşuyor. Ha bu arada, Almanca ve İspanyolcası’ nı bir türlü istediği seviyeye getiremedi.

Haberin Devamı

 

Bruce Barton ne demiş?

“Bazen küçük şeylerden ne müthiş sonuçlar alındığını gördükçe, içimden küçük şey diye bir kavram olmadığını düşünüyorum.” demiş. Çok doğru söylemiş.

Yazarın Tüm Yazıları