Paylaş
Yani: “Eylemcinin dibi olmak” deyimi.
Emin değilim, sanmıyorum ve zaten umurumda da değil olup olmadığı.
Ama dün haberler aleminde sörf yaparken gördüğüm haberler bana aynen böyle dedirtti:
“Eylemcinin dibi olduk çıktık!”
Yaz başından beri o bitiyor bu başlıyor, bu bitiyor şu başlıyor.
Şimdi de akın akın merdivenleri gökkuşağı rengine boyama eylemi salgını yaşıyoruz.
Ya bundan daha güzel bi şey olabilir mi?
Asla olamaz.
İçimize hınzır asilik virüsü kaçmış gibi.
İyileştirebilene aşk olsun.
İyi ki o merdivenleri griye boyadılar!
Her şerde bir hayır var gerçekten. Bu sayede memleketin gökkuşağı renklerine boyanmadık merdiveni kalmayacak yakında. Bizler de adım adım renkleri inip çıkacağız bu durumda...
Renkler geri geliyor sokaklara, ruhlara...
OH be!
Baksanıza Kadıköy’deki kaldırım babaları da boyanmış gökkuşağı renklerine.
Bayıldım.
Eskiden “Master Mind” diye bir oyun oynardım, onun taşlarını anımsattı bana.
İnsanların içinden renk taşmasına, öfke naraları yerine sağa sola “fırça” atmalarına bayılıyorum.
Gerçi bizde biraz bi olayın cılkını çıkartma da var.
Ama hasretiz böyle şeylere ve ilk defa oluyor. Ondan.
Normal yani.
Bünyeler alışık değil. Bi cozutma var...
Sakinleriz elbet.
Tıpkı uzun süre içine kapanmış, hiç konuşmamış ve bir anda konuşmaya başlayıp kendini tutamayan ve aralıksız konuşan birileri gibiyiz.
İçimizdekileri bi atalım,
Bi renklensin ruhumuz,
Bi koyverelim gitsin acık...
Biliyorum dengeleneceğiz.
Yonca
“çingene pembesi”
Paylaş