Paylaş
Ben de böylece hayatımda ilk defa bir Cumhurbaşkanı’nı yakından görmüş oldum.
Ziyaret Öncesi
Cumhurbaşkanlığı makamı çapında bir ziyaret BAE’ye yapılmayalı meğer 15 yıl olmuş. Dolayısıyla BAE basını hazırola geçmişti.
Türkiye’nin buralardaki şanı son 5 yıldır öyle tavan yaptı ki, Dubai’de yaşayan bir Türk olarak kendimi şanslı hissediyorum. Çünkü Dubai’de yaşayan yüzlerce farklı milletten insan da, gerek basından gerek kendi Arap arkadaşlarının Türkiye sevgisinden öyle veya böyle bir şekilde nasipleniyorlar.
Bu da bizi herkese karşı daha “tanınmış” kılıyor.
Bu, hem güzel bir his hem de insanı ülkesi hakkında daha ciddi anlamda bilgili olmaya zorlayan bir sorumluluk. Ne kadar “bilinirseniz” o kadar da mercek altındasınız.
Herkes basın özgürlüğü, tutuklu yargılananların tutukluluk süresi, adalet vs konularında son derece vahim sorular soruyor. Demokrasi adına, Hrant Dink adına, Kürt sorunu üzerine sürekli gayriresmi sorguya çekiliyorsunuz bir bakıma.
Abdullah Gül’ün Abu Dhabi’de Zayed Üniversitesi ziyareti
Gül’ün Abu Dhabi’de uzay üssü gibi bir kampüsü olan Zayed Üniversitesi’ ne yaptığı ziyaret bence diğer buluşmalarından daha ilginçti. Daha fazla sıcak temas ve ne bileyim, gerçeklik var bence öğrencilerle kampüs buluşmalarında.
Zayed Üniversitesi Devlet Üniversitesi. Bu Üniversitede normalde kız ve erkek öğrenciler ayrı ayrı okurken, Gül’ün ziyareti sırasında Bilkent Üniversitesi öğrencileri ile gerçekleştirilen telekonferans için, kız erkek hepsi aynı odaya girmişler. Bu bir ilk mesela. Kız öğrencilerin babalarından izin almaları gerekmiş bile olabilir, emin değilim. Normalde böyle durumlarda izin alınıyor çünkü.
Kılık kıyafet notları
Bu arada akla nedense hep ilk gelen şey olan “kılık kıyafet” üzerine de bir şeyler söyleyeyim. Çünkü her ne kadar anlamsız gibi dursa da, illa merak konusu.
Lütfen Cumhurbaşkanlığı’nın web sitesi olan http://www.tccb.gov.tr/ bir girin. Orada anlatmakta olduğum ziyaretlere dair fotoğraflara bakın.
BAE’li kadınların geleneksel kıyafetleri olan siyah abayaları üzerlerinde mutlaka her daim var. Evleri dışında mutlaka abayalarını giyiyorlar. Ancak başlarını örtüş şekilleri türban gibi değil ve bazılarının saçları görünüyor. Hatta üzerinde abayası olan ve başı açık, saçları olduğu gibi görünen bir sürü BAE’li kadın var. Ben türban tipi baş bağlamayı bizde, bazı Mısırlılar ve Ürdünlülerde gördüm. BAE’de başı ve yüzü sımsıkı kapalı, yüzü gözü eli görünmeyen de bir sürü kadın var. Dubai adına konuşayım, kılık kıyafet kimseyi rahatsız etmeyecek şekilde olduğu sürece kimse ne giydiğinize asla karışmaz.
İş yerinde Hintliler kendi yerel kıyafetleriyle, kimi BAE yerlisi abayası ile, kimisi de sivil kıyafettedir. Yerlisi yabancısı bu konuda gereksiz bir yorum ve yargılama yapmama konusunda dikkatlidir.
Kişilik izlenimleri
Üniversite kampüsünde Gül’le biraraya gelen tüm öğrenci ve öğretim üyeleri Gül’ün sıcaklığından, samimiyetinden ve doğallığından çok etkilenmiş.
Kıyafetinin şıklığı ve kalitesi göz doldurmuş.
Kendisi için: “içimizden herhangi biri gibi, doğal” yorumu yapılmış.
Maşallah Maşallah
Duyduğumda en çok güldüğüm şey, Gül kampüsten ayrıldıktan sonra BAE’li öğrencilerin gelip gidip Türk Öğretim Üyeleri’ne sürekli:
“Maşallah Maşallah çok iyi Cumhurbaşkanınız var, Maşallah Maşallah” demeleri oldu.
Karşılama komitesindeki BAE’li öğrencilerin aksansız bir Türkçe ile kendisine “Hoşgeldiniz Sayın Cumhurbaşkanı” demek için çok çalıştıklarını öğrendim.
Öğrenciler Abdullah Gül’e inanılmaz hayran. Bu ziyareti çok önemsemişler ve de çok memnun kalmışlar. Hayranlıkları da gayet artmış.
Türk dizileriyle kültürel işgal
Gül’ün ziyareti boyunca karşısına çıkan en hayret verici şey herhalde dizilerimiz hakkında bölgedeki düşkünlük oldu.
BAE’nin en tepesindeki Şeyhler bile kalkıp kendisine resmi ziyaret ortasında “dizinin sonunda ne olacak ne olur söyleyin!” diye soruyorsa ciddi ciddi biz de bir düşünelim derim.
Hintliler insan-iş gücü, Çin her türlü ihracıyla bu bölgede nam salıp her şeyi ufak ufak ele geçiriyor gibi gözükürken, biz Türk dizileriyle çaktırmadan bölge insanının kafasında kültür bombası patlattık. Bu da incelenmesi gereken bir çeşit sosyokültürel işgaldir benim gözümde.
Dubai’de Türklerle buluşma
Cumhurbaşkanı Gül ve eşi’nin Dubai’de yaşayan Türkler ile biraraya gelmesi amacıyla dün akşam Mina Salam Otel’de bir resepsiyon düzenlendi.
Resepsiyon haberi yayıldığında Dubai’de tanıdığım tüm kadınlar birbirini arayıp “Ne giyilir ki?” diye sordu.
Tepki duyanlar, duymayanlar, karışık duygular içinde olanlar kısacası herkes merak içindeydi. “Kendi gözünle görmek” diye bir şey var evet.
Dışarıda yaşayan Türkler arasında bile, ta oradan buralara, bir mahalle baskısı oluşmuş meğer. Hem de her iki yönlü. Yani bu buluşmaya gitmek bazı çevreler tarafından “yanlış” anlaşılırken gitmemek de bir “garip” gibi bir durum ve his vardı havada.
Bunları düşünmenin bile bizi ne kadar gereksiz bir hassasiyete düşürdüğünü düşündüm sürekli. Mesela ne olursa olsun “Cumhurbaşkanı”’nın olduğu bir resepsiyona gitmek için insanın ne giyeceğini düşünmesi gayet normalken, sanki şimdi daha farklı bir “hassasiyet” olması gerekirmiş havası beni bir bakıma rahatsız etti.
Ben çok sevdiğim sade mini bir siyah beyaz elbisem var onu giydim mesela. Gördüğüm kadarıyla herkes gayet şıktı. Genel çoğunluk siyahı tercih etmişti.
Bu arada yeni Dubai Başkonsolosumuz 3 çocuk annesi Elif Ülgen kırmızı bir döpiyes üzerine siyah ceketiyle çok şık ve alımlıydı. Kendisi bu diyarların ilk kadın Başkonsolosu. İtiraf etmeliyim, çok gururlandım.
Bunları içimden geldiği gibi söyledikten sonra olan biteni anlatmaya devam edeyim şimdi.
Resepsiyona gelirken yanımızda “fotoğraf çeken telefon” bulundurmamamız istendi. Buna azıcık güldüm çünkü fotoğraf çekmeyen telefon mu kaldı?
Neyse.
Ben yine de telefonumu yanıma aldım. Kızım hastaydı. Ya acil bir şey olur da aramaları gerekirse diye düşündüm. Diğer arkadaşlarım kurala sadık kalmışlar, ceplerini evde bırakıp gelmişler. Ben yine ayrık otuydum anlayacağınız.
Güvenlik bence oldukça rahattı.
Bu da sanırım BAE’nin nispeten güvenli namı yüzünden.
Cumhurbaşkanı Gül salona gelmeden ikram izzet her şey yerindeydi. Alkollü içecek yoktu.
Dubai’de Ramazan ve Dini günler hariç içki servisi tamamen organizasyonun kararına bağlıdır.
Oldukça kalabalık, şık bir Türk topluluğu vardı. Herkes özenliydi.
Cumhurbaşkanı eşi ile birlikte salona girdiğinde ister istemez ilk önce Hayrünnisa Hanım’ın ayakkabılarına baktım. :)
Evet, hani Kraliçe’nin ağzını açık bırakan yükseklikteki o beyaz ayakkabılarının siyah modeli vardı.
Ben o topukluları kendine çok yakıştırdığını düşündüm. İnanılmaz iyi taşıyordu. Ben o boyda topukla pek iyi yürüyemiyorum mesela, tipim kayıyor. Ama
Hayrünnisa Hanım gayet rahattı.
Bir de parmağında kocaman siyah ve taşlı bir yüzük vardı dikkatimi çeken.
Gül kısa ama samimi bir konuşma yaptı.
Dizilerin bu bölgede yarattığı etkiye değindi. Zaten otelinden nereye gitse geçtiği her yolda Sülüman ve Hürrem reklamları var. :)
Konuşmalar ardından halka karıştı. O an yarıdüzensiz bir izdiham oldu. Herkes tanışmak, iki kelime etmek için korumaları aşma çabasına girdi. Yem peşinden giden balıklara benzer bir manzara vardı. Gül sağa dönüyor, kalabalık sağa yöneliyor...
Basın biraz hoyrattı demek zorundayım. Birilerini eziyor muyuz filan diye bakmadan üzerimizden atlayarak çekim yaptılar. Ayaklarım ezildi. Basının itiş kakış yapmasından rahatsız oldum, bu konuda sanırım bir nezaket geliştirmek lazım...
Cumhurbaşkanı Gül, gerçekten herkesle son derece samimiydi. İlgiyle her yanaşanı dinliyor, sürekli gülümsüyor ve hep göz teması kurarak konuşuyordu.
Ben tavrını son derece profesyonel ve samimi buldum açıkçası.
Amerikan kurumsal şirketlerde verilen eğitimlerin havası vardı...
Ziyaretlere dair yapılan dedikoduların başını, Cumhurbaşkanı ile gelen heyetin kalabalığına dair eleştiriler çekiyordu. Diğer ülkelerin Başkan vesaire çapında ziyaretlerinde çok daha az sayıda Vekil katılımı olmasına karşın bizden katılımın bu kadar kalabalık olmasının müsriflik olması eleştiri aldı.
Cumhurbaşkanı Gül salonu dolaşıp herkesle tanışırken ben de kendimi tanıttım:
“Dubai’de Türk kadınlarının birbirleriyle iletişim aracı ve ortamı olan, aynı zamanda 3 senedir 23 Nisan kutlamaları ile örneğin Dubai Autism Center’a yüklü bir bağış yapma imkanı yaratan Sultans of Dubai grubunun kurucusuyum. 11 yıldır Dubai’de yaşıyorum. Ama Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı için yardımseverlik adına Türkiye’de maratonlarda koşuyor ve bağış topluyorum. 10 yıldır Dubai’de petrol sektöründe çalışıyor, Hürriyet Gazetesi’nde de yazıyorum.” dedim.
Yonca
“Neyse o”
Paylaş