Çadırdan bildiriyorum, kesin bilgi

Keçi kılından olma çadırların içinde. Doğanın göbeğinde.
Şu an cayır cayır yanıyoruz sıcaktan.
Powerade’in ana sponsorluğunu yaptığı RunFire Cappadocia Ultra Maratonu’nda altı gün koşmak için geldim.
Ultra Maraton nedir biliyor musunuz?
Şöyle anlatayım;
Maraton, 42 km 195 metre koşmak demek.
Ultra Maraton ise 42 km’den de uzun koşunca olan şey demek. Çok uzun bir şey yani.
Tek etapta koşulanlar var, çok etapta koşulanlar var. Her etabı belirlenen sürede bitirmen gerek.
Powerade RunFire Cappadocia (RFC), altı günde koşulan bir ultra. Altı gün boyunca, rotanın yüklendiği Garmin GPS aletinle, dağlarda ovalarda her sabah horozlar “ü ü rü üüü” demeden başlıyorsun koşmaya. Altı günde 260 km gibi bir mesafe koş babam koş işte. ULTRA diyorum yahu!
Olay koşmak da değil; sırt çantanda altı günlük yiyeceğin, içeceğin, giyeceğin ve yatacağın uyku tulumunla koşuyorsun. Yani üstünde en az 10 kg oluyor. Deli zor bir şey.
Powerade RFC’yı düzenleyen ARGOS çok iyi bir organizasyon yapıyor.
Ultranın yanında bir de 6G kategorisi var.
Ultranın yavrusu.

POWERADE RUNFİRE CAPPADOCİA ULTRA MARATONU 1. GÜN / FOTOGALERİ

Eşyanızı taşımıyorsunuz ve dahası kahvaltıyla akşam yemeğini de Argos veriyor. Büyük şans!
Sırt çantanda yanında olması gereken zorunlu malzemeleri ve günlük yemeğini taşıyarak 6 günde 140 km koşuyorsun.
Ben 6G koşuyorum.
Bu iş sadece antrenman ve dayanıklılık meselesi değil. Olağanüstü bir beyin gücü ve azim de gerek. Ultracıların azmini ve şikayetsizliğini görünce, hayata bakışınız değişiyor.
Memorial’ın sağlık ekibi yanımızda.
Ayakların ne hale geldiğini ve sağlık desteğinin önemini sanırım tahmin edersiniz. Şerife Hemşire hepimizin meleği. Su toplamış, kan oturmuş, tırnakları düşmüş, parçalanmış ayakları o sardı mı, en az 50 km daha gidersin kesin.
RFC çok özel bir rota. Kurumuş Tuz Gölü üzerinde bile koşacağız.
Temmuz sıcağında!
Sıcak, koşmak, arazi koşulları, zemin ne isterseniz var zorluk adına. Ne kadar zor, o kadar iyi diyoruz. Deliyiz yahu.
36 kişi Ultra koşacak; yani 260 km.
Bir Koreli ve bir Danimarkalı var. Danimarkalı Soren, diyabetik. Hem insülin ayarlıyor bu çılgın tempoda hem de koşuyor.
Çocukları diyabet olanlara moral olsun bu bilgi.
Diyabetle ultra koşan var bakın.
Ultra koşanların içinde Mahmut Yavuz var.
Mahmut Yavuz, Argos Kültür Sanat sponsorluğunda GOBİ Çölü Ultra Maratonu ikincisi oldu. Türkiye’den bu kadar zorlu bir yarışta böyle bir başarı elde eden kimse yok!
Ultracılar arasında dört kadın var. Ayşen Solak, Bakiye Duran (Bakiye Abla 54 yaşında koşan efsane!) Elena Polyakova - Likya, İznik, Runfire ve her ne yarış varsa hepsinin birincisidir- ve Şirin Mine Kılıç.
Hayranım hepsine.
Benim gibi 6G koşanlar ise 10 kişi.
Üç kadın yarışmacı var. Ben, Mehtap Tok ve İrem Güroğlu. 130 km koşacağız. Kadınlarda 6G’de ilk üçteyiz kesin. :)
Dünyanın tanıdığı Barefoot Ted de bizimle koşuyor.
Daha önce yazdım. Çıplak ayak koşan adam. Onun koştuğu sandaletlerle ben de koşuyorum bu sene.
Milli sporcumuz Koşan Adam Kemal Özdemir de bu sefer Kurşun Kalem Eğitim Vakfı için bağış toplamak adına koşuyor.
Bir de Michele Ufer... Michele “mental trainer” yani zihinsel antrenman uzmanı. Sporcuların beyinsel güç ile yarışlara hazırlanmasına destek veriyor.
Serin üfleyin bize. Bacaklarımıza kuvvet, sağlık dileyin.
Hepimiz finişi görelim.
Her gün hurriyet.com.tr’de RFC Günlüğü yapacağım.
3G çalışırsa Face’ten durum paylaşır, cik cik tweet de atarım: @4yaprakliyonca.
Danimarkalı dünya devi temizlik makineleri üretip satan şirket Nilfisk TOG Gençleri için bağış yapıyor, ben de koşuyorum.
Mutlu, umutlu ve heyecanlıyım.
Hayatı, doğayı, zorlukları ve sporu; dahası bir şeye yaramayı seviyorum.
Gençlere değer!
Çok şükür.
Yonca
“tuzda lakerda”