Bugün Cuma enseni kapa

Çünkü çatışma var çatışma!

Anneler ve kızları neden habire çatışır biri anlatabilir mi bana?

Haberin Devamı

Pardon bunun adı çatışma mıdır yoksa zaaf mıdır?

 

Kızımla basit bir olay, olmadık yerde büyük bir olay haline gelebiliyor bazen. Hele ben de yorgunluk, onda da ilgi ihtiyacı tavan yapmışken.

 

Yaş bende (yaşasın!) 34’ ten 35’ e, onda 7’ den 8’ e yol alırken.

 

Size olayı anlatan bir konuşmanın özetini vereyim, varın gerisini siz düşünüp yorumlayın. Ola ki, nedir bunun nedeni anlarsanız, bana da yorum yollayın...

 

Ben düşün düşün dağılmış durumdayım, başlıyorum, izninizle anlatayım:

 

Haberin Devamı

Kızım: “Olmadı Anne! Ben ‘kusursuz’ yapamadım!”

 

Yonca: “Kızım sen ‘kusursuz’ ne demek biliyor musun?”

 

Kızım: “Biliyorum, ‘süper’ olmak demek.”

 

Yonca: “E madem öyle, sence sen ‘kusursuz’ musun?”

 

Kızım: “Yok diğilim.”

 

Yonca: “E bu bir sorun mu?”

 

Kızım: “Yok diğil. Anneler nasıl olsa çocuklarını süper olmasa da severler.”

 

Yonca: “Doğru! (bak yılların laf dökümü işe yaramışJ) Peki ya ben? Ben kusursuz muyum kızım?”

 

Kızım: “Yok değilsin; ama senin kusursuz olman lazım. Sen annesin.”

 

Yonca: “??!! Efendim!!??? Ama ben de insanım kızım, hatalar yaparım ne var ki bunda. Ben sana kızmıyorum hata yapınca,  diyorum “geçer deneriz bir daha”; ama sen bana kızıyorsun öyle mi ben hata yapınca, e bu olmadı Destina hem biz nerden geldik buraya??”

 

Kızım: “ E ben ne istesem sen de aynısını istiyorsun ama!”

 

Yonca: “Anlamadım ne alaka???”

 

Haberin Devamı

Kızım: “Ben etek giyiyorum, bir bakıyorum sende de etek var!”

 

Tısssssssssssssssss...

 

Al bana cevap bu işte!

 

Boş gibi görünse de içi çok dolu bence:

 

1- Aynı şeyleri istediğimiz için çatışıyoruz, ne de olsa kadınız ikimiz de.

 

2- Çocuklar annelerinin kusursuz olmasını bekler. Anne de kusursuz olmak için her yolu dener ama nafile!

 

Eee n’ olcak böyle?

 

Hiç.

 

Ben, ben olmaktan vazgeçemiyorum. O da, çok şükür kendi olma yolunda.

 

En azından sorunu teşhis ettik galiba.

 

Karakterler in(ş)atta.

 

İş kaldı şimdi ortak yol bulmaya.

 

Ve de...

 

Kimsenin “kusursuz” olmasının mümkün olmadığının anlatılmasına.

 

Bu arada, inada inadın çatışmadan başka birşeye yaramadığını anladım ya, bu da derstir çocuğumdan bana. 

 

Yaz bir kenara!

 

Haberin Devamı

Demek ki küçüğünle, onun sayesinde hala büyürken önemli olan;

 

İnada inat, kısasa kısas değil, esas ortada bir yerde beraber karar kılmakta...

 

Konuşmakta.

 

Anlaşmakta!

 

İnsanın damarına damarına basmak yerine, insanı az biraz özgürce zamana bırakmakta. Bunun adının da, “eziklik hisli fedakarlık olmamasında” tam tersi “içe sinerek alınmış keyifli bir karar” olmasında.

 

“Mükemmelliyetçilik” hastalığına inceden tedavi uygulamakta.

 

İnsanız nasıl olsa.

 

Hata insana mahsus değil mi nasıl olsa.

 

Yapar yapar öğreniriz ne var bunda?

 

Bu konuşmadan biraz sonra kızım dedi ki bana:

 

“Annecim, ben de sen gibi olur muyum büyüyünce acaba?”

 

Ben bunu duydum ya kızımdan gözlerinde ışıldayan aşkla, ölsem de gam yemem asla.

 

Yonca

Haberin Devamı

“3 Yapraklı bile olsa”

 

“Deyimli Başlık Haftası”’ na dair bilginç dip not: Bu hafta kendi kendime “Deyimli Başlık Haftası” ilan ettim. Pazartesi’ den Cuma’ ya deyimlerle elele geldim. Arşivime girince çıkan manzarayla da çok eğlendim. Haftama neşe katan deyimlerimize “Teşekkür ederim” demek istedim.

Yazarın Tüm Yazıları