Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

Bitlendik ey halkım koru kendini!

Domuz gribi diye diye ödler patladı, hijyen manyaklığı tavan yaptı. Hayatında sabah akşam banyo yapmamış millet föşür föşür yıkandı ve temiz saç manyağı bitler de atağa kalktı!

Haberin Devamı

Aklıma bundan başka “komplo teorisi” gelmiyor. Yoksa durduk yerde bitler niye azsın ki? Hangi arkadaşımla konuşsam bitten muzdarip. Hem de dünya çapında!

İstanbul’da bit ilacı arayan bir arkadaşım “Eczanelerde bit ilacı kalmamış!” deyince beni kahkaha tuttu; çünkü Paris’teki arkadaşım da ilaç bulamıyor, Berlin’de de kalmamış, Budapeşte’de de yok!

Yoksa olay benim arkadaşlarımla mı ilgili dersiniz? Benim bütün arkadaşlarım bitli ey ahaliii! Daha da vahimi, Dubai’de de bit ilacı kalmamış ve okuldan sürekli yazı geliyor: “Kızınızın sınıfında bit gördük, oğlunuzun sınıfında ise bitler resmi geçit yapıyor!” şeklinde.

Üzerime sinir geldi. Her gece bakıyorum. Aklıma gelince kafam kaşınıyor. Bit temiz saça gelirmiş ya, çocukları sabah akşam yıkamak zaten büyük olay, acaba tamamen mi vazgeçsem, pis pasaklı mutlu ve bitsiz mi olsak?

Şimdi bu yazıyı okuyan, eczanelere koşup kalan ilaçları da stoklar mı diye de korkuyorum. Bırakın ilaç ihtiyacı olanlara kalsın.

Kuş gribi sonrası keneler, domuz gribi sonrası bitler tepemize bindi. Hayvanlar alemi bize psikolojik savaş mı ilan etti? Derdim bitlenmek de değil ki, ilaç! De ki bitlendin, otur da tek tek ayıkla hepsini iyi mi, offf yani!

Yonca “pire-li”

Haberin Devamı

 

Mın Dît


Bu filmi seyrettiniz mi? “Mın Dît” (Ben Gördüm), Alman-Türk ortak yapımı olarak 6. Dubai Film Festivali’nde “The Children of Diyarbakır”, yani “Diyarbakır’ın Çocukları” olarak gösterildi.

Ben filmden çok etkilendim. Seyredeli üç hafta oldu ve ben hâlâ hislerimi nasıl yazacağımı düşünüyorum. Filmle ilgili boğazı-
ma düğümlenen çok şey var.

Olaylara bakış açımızdaki darlık, yobazlık ve tartışmaya karşı olan kaba gücümüz beni düşündüren... Bir olay ne olursa olsun çocukların gözünden ele alınarak sunulduğunda, boyut ve anlam değiştiriyor.

Ben filmde çok karışık duygular arasında sıkışıp kaldım, bocaladım. Evet, sanırım bocaladım demek en doğrusu. Film, ayarımı kaçırdı.

Okuduklarıma göre, filmin Antalya’daki gösterimi sırasında salonu terk edenler olmuş. Dubai’de de oldu. Ne demek bu filmi terk etmek Allah aşkına? Bir şeyi sonuna kadar seyretmeden, olayın sonunu görmeden terk etmek nasıl bir tepki? Kaçmak en kolayı! Bilmeden yüklenelim, seyretmeden eleştirelim, görmeden ahkam keselim! Cezalandırdığımız kim peki? Sinir oluyorum bu terk etme olayına.

Ben otururum kardeşim. Varsa ters gelen şey sorar, tartışırım. Terk etmem. Marifet çekip gitmek değil, kalıp farklı görüş ve bakış açılarını da öğrenmek.

Tam “Lütfen seyredin, tartışalım bu filmi!” diyecektim ki, Ahmet Türk’e ev kiralamama olayı patlak verdi. Haklıyken haksız duruma düşmek denen bir şey vardır ya, budur.

Eğer bir büyük, bir çocuğa isminden dolayı “Sen Kürt müsün?” diye sormaya başlarsa, “Mardin’de ilkokul çocuklarına yardım yaptık!” yazdığımda e-posta kutuma bela okuyan mesajlar yağarsa, sağduyu ve vicdan iyice sapıtıp insanlığımıza yansırsa, ben başkasını değil, önce kendimi sorgularım kardeşim.

Beni, bizim geldiğimiz insanlık durumu, başkasının hatalarından, günahlarından daha çok ilgilendiriyor. Biri silah çekti diye silahı mübah görmek, babasızlı-
ğından dolayı çocuğa piç demek, kocasızlığından dolayı kadına orospu demek iğrenç geliyor. Bireyler olarak geldiğimiz şu nokta, politikadan da politikacıdan da daha çok düşündürtüyor. Ürkütüyor.

Haberin Devamı

Yonca “özeleştiri”

 

Parayı veren kuleyi çalar

Burj Dubai
(Dubai Kulesi), oldu son dakikada Burj Kalifa (yani “Halife Kulesi”. Şeyh Khalifa, Abu Dhabi Şeyhi ve BAE’nin başkanı). Herkes ayıptır söylemesi “Abu Dhabi nasıl da geçirdi Dubai’ye?” diye konuşuyor. “Parayı verip Dubai’nin tarihi sembolünü elinden aldılar!” deniyor.

Ne komik.
Senin kulen benim kulemi döver, senin kulen değil o benim kulem muhabbeti yapılıyor koca koca adamlar arasında. Biz de merakla izliyoruz olanları.

Gıcık olarak takdir ediyorum Dubai’yi. Müze gezer gibi otel gezdirttiler dünyaya, olmayan tarih ve doğayla turizm yarattılar, tek mevsim ve çöl coğrafyasında kayak kaydırttılar, şimdi de “kriz aşmada bir kulenin yeri” konusunda hepimize tez yazdırtmaktalar. Reklamın gücü budur ve bundan ders almak gerekir.

Çok merak ediyorum, beş yüzyıllık Topkapı Sarayı ziyaretçilerinden, Burj Al Arab Oteli’ni gezmek için alınan giriş ücreti alınsa (kişi başı 60 dolar) bu otel kadar ziyaret edilir mi acaba?

Yonca
“fesat”

Yazarın Tüm Yazıları