Paylaş
Evet gerçekten Arap kadınlarının birlik olmaları ve, bizlere yıllar önce ileri görüşlü, aydın Atamız tarafından tanınan hakların binde birini elde etmek için mücadele etmeleri çok güzel.
Evet ben de hiçbir Türk kadınının pısırık, yılgın, durgun olmasına dayanamıyorum. Bizi kim bu hale getirdi onu da anlamıyorum...!
Biz Türk Kadınları, Kurtuluş Savaşı’nda, erkeklerimizle omuz omuza vererek savaştık, bu vatanı birlikte kurtardık, birlikte kurup güçlendirdik. Atamız, toplumun her noktasında kadınlarla birlikte hareket etti. Bizler isimsiz bir çok kahraman annenin çocuklarıyız, torunlarıyız. Mücadele etmek Türk kadının ruhunda var.
Size kendi hayatımdan kısaca söz etmek istiyorum. Lütfen anlatacaklarımı ukalalık olarak algılamayın.
Ben görme engelliyim.
Benim hayatımda sadece karanlık var. Renkler yok, yüzler yok. Sesler ve tınılar var; kendi yarattığım, hayallerimde yaşayan renkler ve yüzler... Ama bu hiçbir zaman benim hayata sımsıkı sarılmama engel olmadı. Daha ben doğmadan Atam bana haklarımı vermiş. Ufkumu açmamı istemiş. Bana durmak yakışmazdı. Benim de koşmam gerekirdi. Benden sonraki nesillere bu bayrağı taşımam, meşalenin ateşini hiç ama hiç söndürmemem gerekirdi.
Eğitimime başlarken, çok mücadele ettim. Ben hiç görme engelliler okullarına gitmedim. Çünkü ben sadece göremiyordum. Onun dışında, diğer çocuklardan hiçbir farkım yok. İlkokulu 3.5 yılda bitirdim. Üniversite sınavında engelliler içerisinde Türkiye üçüncüsü oldum. Birinci öğrenci olarak girdiğim Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesini, yine birincilikle bitirdim. Bir avukat olarak, toplumdaki yerimi alıp; o bayrağın taşınmasına bir nebze de olsa yardımcı olmaya çalıştım. Aynı zamanda, yine Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yüksek Lisans Eğitimimi tamamladım. Şu anda, bir kamu kurumunda avukat olarak çalışıyor ve doktorama hazırlanıyorum. Ayrıca bir arkadaşımın iş bularak çalışmasına, sadece ilkokula kadar okumuş bir arkadaşımın da dışarıdan ortaokulu bitirmesine yardımcı oldum.
İşe giren arkadaşımın kendine güveni geldi, hayata çok daha özgüvenle bakıyor ve dimdik ayakları üzerinde durabiliyor. Ortaokulu bitiren arkadaşımsa şu anda liseye devam ediyor ve hayata dair hedefleri her geçen gün büyüyor çeşitleniyor. İnanın onların durumu beni bugüne kadar yaptığım her şeyden çok mutlu ediyor. Onlara çok küçük bir katkım oldu belki ama, iki Türk kızını daha topluma kazandırmış olma hissi harika.
Vakti olan kadınlar iş başına!
Dünkü yazınızda söylediğiniz doğru. Evet vakti olan kadınlar, görme engelliler için kitap seslendirebilirler. Bunun için bir yere gitmelerine falan da gerek yok. Bu işi, evlerinde otururken de yapabilirler. Harika olur. Çünkü bizler için yeni çıkan her kitap, okuyucularımızın sesleri ile anlam kazanıyor ve bizlere uygun hale geliyor.
Gerçi okuma işini bilgisayarlar yardımı ile de yapabiliyoruz ama, mekanik bir sesten kitabı dinlemektense sesiyle ona hayat veren bir insanın sesinden dinlemek, inanın çok daha anlamlı. Benim gibi bir çok görme engelli arkadaşımızın takip ettiği ve bu işi gerçekten profosyonelce yapan birkaç yerin linkini de size yolluyorum.
Eğer köşenizde bu linklere yer verebilirseniz, bir kişi bile bu işe merak duyar ve bizler için bir kitap bile okursa, inanın bizim için büyük kazanç olacak.
Kusura bakmayın lafı fazla uzatıp vaktinizi aldım.
Vakit ayırıp okuduğunuz için size şimdiden çok teşekkür ederim. Kocaman sevgi ve selamlarımla.
Av. Sevgi M.
Konuşan kitaplık merkezlerine ilişkin linkler:
Milli Kütüphane Konuşan Kitaplık Birimi:
www.mkutup.gov.tr/mkp
Boğaziçi Üniversitesi Görme Engelliler Eğitim ve Teknoloji Labratuarı linki: www.getem.boun.edu.tr
Türkiye Görme Özürlüler Kitaplığı linki:
www.turgok.org
Bana söyleyecek söz kalmadı diyen dip not:
Sanırım Sevgi’ nin sözleri üzerine bugün bu köşede benim bir şeyler söylemem boş olur. Yarın görüşmek üzere.
Yonca
“doludolu”
Paylaş