Paylaş
Highlight Otel ile Seba Blue ve Seba Green dibinde. O koy zaten pek güzel bir koydur. Cennetköy’ün tam karşısı. Hatta aynı koyda Serdar Bilgili’nin Bodrum Bodrum’u yapıldı, hani Mazhar Alanson’un reklamlarına çıktığı. Deniz çok güzeldir. Rüzgarı çok almaz. Sakindir. Temizdir. Korunması gereken bir yerdir yani.
Ben pek bizim evden çıkıp o beach senin bu beach benim gezmediğim için “Bodrum beach clubbing” sohbetlerine uzağım. Yıllar sonra ilk defa Moon Beach&Lounge’a gidip evimin dışında bir yerde deniz günü geçirdim.
Hoşuma da gitti. Bir de bunca yıldır neden hiçbir yere gitmediğimi de hatırladım. En son beach’e gittiğimizde fenalaşmıştım resmen.
Bangırdayan bir müzik, yenilemeyen yemekler, durulamayan ortamlar, gösteriş yapacak diye yılan gibi kıvrılmaktan yorgun düşmüş kadınlar, bakarken içine düşen adamlar filan bana çok gelmişti.
En doğal olmamız gereken deniz kenarında yapılan bu suni maskeli balo beni germişti.
Sahillerimizin o tenha hallerini özlüyorum hâlâ.
Elimde değil. Nostaljik bir tipim ben.
Ama Moon Beach sakin bir plaj yapmış. Herkes kendi halinde.
Kimse kimseye göz dikmiyor.
Attıra attıra yürüyen de görmedim.
Çalışanlar içten ve harbi çalışkanlar. Laubalilik veya burnu havadalık yok.
Yemekler güzel. Çocuklarla gidilebilecek, ama çocuğun yoksa da hoş bir gün geçirilecek bir yer olmuş. Müzik bangırdamıyor, tatlı tatlı dozu artıyor.
Süreyya Yalçın locasından hiç çıkmıyor ama. Dostlarıyla sohbet ediyor sürekli. Söylentiye göre ortada dolaşan iki afacan ördek onunmuş. Evet, iki şeker ördekçik var ortalarda dolaşan. Sen denize girerken sakin takılan Süreyya’nın ördekleri; Süreyya 1 ve 2.
Ördeklere baktıkça gülme tuttu beni.
Bir de, arada bir flyboard yapanları görmek, insanın ağzını açık bıraktırıyor. Hayatımda bu kadar acayip bir şey görmedim. Yüzen ve uçan ve havalanan ve denize yunuslama dalmaya çalışan birtakım insanlar var denizin ortasında, üstünde, havada.
Ayağım iyi olsa, denerdim anında.
Belki seneye yaza...
Yonca “vak vak”
Bir şey
Bu hafta sonu 1 şey yap. 1 ağaç dik. Ömrün uzasın.
Yonca “Tema”
Yalıkavak yol, su doğa haberleri
Yalıkavak Belediye Başkanı Mustafa Saruhan, Yalıkavak’ı çok seven, çalışkan bir insan. Yalıkavak için heyecanlanan, bir sürü şey yapmak isteyen biri.
20 ay boyunca görevinden uzaktı. Bu sezon başında işinin başına döndü ve hızla yarım kalan tüm işler tıkır tıkır yapılmaya başlandı.
Tansaş sapağındaki yoğun trafik öyle çok kazaya neden oluyordu ki, oranın gayet hızlı bir şekilde düzenlenmesi harika oldu.
Yol, su, kanalizasyon, çöp için Emlak ve Temizlik Vergisi veren bir vatandaş olarak beklentilerim var elbet benim de.
Tansaş sapağına gösterilen hassasiyet benim için insan hayatına gösterilen hassasiyettir, teşekkür ederim.
Bir acil konumuz daha var yalnız; su.
Yalıkavak çok susadı.
Kuyularımız var ama yetmiyor. Çıkan sudaki tuz oranı da çok yüksek.
Benim derdim ne evdeki bulaşık, ne eşya, ne alacak olduğum duş. Bunların hiçbiri umurumda değil. Benim derdim bizim dibimizdeki yani Kızılburun Mevkii’ndeki bitki örtüsünün, doğanın korunması.
Dışarıdan tankerlerle su getiremediğimiz takdirde bitki örtüsünü, ağaçlarımızı korumak
çok zor.
Aklım yerinden çıkıyor bu doğa elimizden gidecek diye.
İller Bankası’nda olan su projelerini belediyenin çok sıkı ve yakından takip ettiğini biliyorum.
Kızılburun Mevkii’nin Semakent’e kadar tüm su işlemleri bitti. Yaz sonu boru hattının uzayacağına inancım sonsuz.
Tatlı suya kavuşup zeytinlerimize, meyve ağaçlarımıza kana kana su içireceğiz diye dört gözle bekliyorum.
Seba Sitesi olarak çok güzel bir orman sahibiyiz çünkü; Duygu Ormanı.
Ormanımız için, gözümüz gibi baktığımız ağaçlarımız, bitkilerimiz için su istiyorum!
Yonca
“su kabağı”
Paylaş