Paylaş
Cengizhan ve ailesi ile bir röportaj yaptım. Bu hafta sonu bizim Pazar ekinde okumuşsunuzdur. Down sendromlu olmasına rağmen “Askerliğe elverişlidir” demişler. Bu Cengizhan için, ailesi için evet gurur-onur duyulası bir olay.
Ama işe başvurmuş Cengizhan, aradan koca 1 sene geçmiş, iş vermemişler.
Güler misin ağlar mısın?
İş vermezler tabi. Çünkü iliklerimize kadar ayrımcıyız biz.
AY-RIM-CI!
Ben de alenen Ankara’da iş arıyorum. Cengizhan Dönmez adına iş arıyorum.
Cengizhan’ ın nezdinde her türlü engellinin olan ama verilmeyen hakkını arıyorum aslında.
Görürsünüz, Cengizhan’a iş bulacağım da!
Cengizhan’a iş bulmamız lazım anladınız mı?
Çünkü çalışması lazım. Çünkü buna onun da hakkı var. Diploması var. Çalışmış haketmiş almış. Kendini güvence altına alması lazım. Çünkü bizim her türlü konuda yaptığımız ayrımcılığa son vermemiz gerektiği gibi, bu konuda yaptığımız ayrımcılığa da bir son vermemiz, insanlığa bir yerden adım atmamız lazım.
Bu ülkede her türlü engelliye karşı ayrımcıyız. Onları resmen toplumdan, hayatımızdan dışlıyoruz. Yok sayıyoruz. Böyle yaşayacağına ölseydi diyoruz.
Oysa onlar bize rağmen yaşayıp inanılmaz işler başarıyorlar.
BİZE RAĞMEN!
Cengizhan matbaada çalışmak istiyor. Ama bence herhangi bir şirket bünyesinde de çalışabilir. Çok çalışkan ve istekli. Saygılı, terbiyeli.
Hem açıkçası ben kendi adıma Cengizhan’ ın askere kabul edilmesinden büyük endişe duydum.
Hayatında hiç down sendromlu insan görmemişbir insan için Cengizhan’ la dalga geçmesi ve onu incitmesi çok kolay.Acımasızlık bizde gırla!
Peki ya taciz meselesi?
Kim nasıl bu çocuğu olası bir psikolojik veya fiziksel zorlamadan koruyacağının garantisini verebilir ki?
Peki diyelim oldu, birisi sınırları zorladı, alaya aldı, duygularını incitti Cengizhan’da sinirlendi ve bir hata yaptı... Bunun suçlusu sorumlusu kim olacak peki?
Hakikaten bizi anlamakta güçlük çekiyorum bazen.
Lütfen, Cengizhan’a iş bulalım. Hepinizden bu konuda destek bekliyorum. Haber bekliyorum.
Ayrıca röportajım üzerine Down Türkiye Destek Grubu adına Doret Habib’den harika bir haber geldi. Down sendromlu çocuk sahibi ailelere gerek eğitim, gerek psikolojik destek, gerek iş bulma konularında yardımcı olmayı amaçlayan bir danışma grubuymuş meğer Down Türkiye. Dünyadaki diğer gruplarla irtibattalar. Hatta meğer 21 Mart Down Sendrom günüymüş ve bu konuda onlara Hürriyet’de destek vermiş. Ben atlamışım.
Yazımın en sonunda Radyo Ben’de dinlemenizi istediğim bir şey var bu arada. Dinleyin mutlaka.
Son olarak,
Okuyamayan, atlayan, merak edenler, Cengizhan’a iş vermek isteyenler, iş bulmak isteyenler için Cengizhan’ ın hikayesinin tümü de aşağıda.
Yonca
“farkındalıkçı”
**************
Cengizhan Dönmez down sendromlu doğuyor. Halk tabiriyle acımasızca geri zekalı yani.
Cengizhan’ ın hikayesi benim için kişisel olarak da çok önemli; çünkü ben down sendromu nedir biliyorum. Yeğenim de down sendromlu doğdu. O günden beri bizim hayatımızda bambaşka bir sayfa açıldı. Ailecek büyük bir sınav verdik. Açıkçası çoğumuz da bu sınavda kaldık. Bence bir tek annesi geçti o sınavı. Ama down sendromunun ne olduğunu öğrendiğimiz o günden beri, hayata başka bir gözlükle baktığımız kesin. Hayatta uğraştığımızı sandığımız sorunların sorun olmadığını; gerçek uğraşın da ne olduğunu öğrendik. Bir de, maalesef, insanlarımızın ne kadar acımasız olduğunu...
Beni Cengizhan’ ın hikayesinin bu kadar etkilemesinin iki önemli nedeni daha var. İlki, bizimkisi gibi özürlü çocukları eve kapatma meraklısı bu berbat sistem ve toplumsal yapıya rağmen Cengizhan’ ın imkansızları başarıp okumuş, diplomalarını almış ve yüzmede büyük başarılara imza atıp kendine Olimpiyatları hedef koymuş olması. İkincisi de, akıllara durgunluk veren bir belge. Cengizhan’ı askere er olarak kabul eden belge!
Önce hayretlere düştüm sonra da, Cengizhan adına çok endişelendim. Çünkü Cengizhan tacize uğrar diye korktum ben. Yalan mı? Kolayca alaya alınabilecek, her türlü tacize açık bir bir saflıkları var bu çocukların. Büyük işler başarmış olmaları onları hayatın acı gerçeklerine karşı güçlü kılmıyor maalesef.
Peki askere kabul edilecek kadar “iyi eğitimli” olduğu tescillenen bu çocuğa iş veremeyen devlete ve bizlere ne demeli?
Gülsem mi, ağlasam mı bilemedim. Ben sordum; Anne Hilal, Baba Naci ve Cengizhan Dönmez anlattı. Fotoğrafları da www.studiohera.com dan Özgür Soyuer ve Orçun Yalçın çekti...
Cengizhan çalışmak istiyor. Çok da iyi çalışacağına zerre kadar şüphem yok.
Siz ona işi bulun, manşetini ben atacağım bu köşede!
Yonca
“tetikte”
Anne Hilal Dönmez anlatıyor...
“Gözleri jiletle açılmış gibi dediğim bebeğim meğer down sendromluymuş”
Hamile kaldığınızda kaç yaşındaydınız?
Doğum yaptığımda 33 yaşındaydım.
Hamileliğiniz sağlıklı bir hamilelik miydi? Rutin kontrollerinizde doktorunuz bir anormallik fark etmedi mi?
Hamileliğim çok sağlıklı geçti. Hiç hastalanmadım bile. Doktorum Prof. Dr. Eflatun Gökşin hep özel kiliğinde kontrol yaptı. Hacettepe Hastanasi hocası olduğu için beni doğuma 1,5 hafta kala ultrasona soktu. Sanırım orada kafa çapından bir gariplik olduğunu anladı. Asistanına sürekli kafa çapını ölçmesi için tekrar tekrar ısrarda bulundu. Sonra odasına koşarak gitti, ben de arkasından gittim: “Bebekte bir şey mi var?” dedim. “Hayır, bir şey yok, gidebilirsiniz.” dedi. Doğuma gitiğimde çok zorlandım. Zor bir doğumdu. Cengizhan doğduğunda hiç ağlamadı. Herkes başında koşuşturunca: “Öldü mü?” diye sordum. Başımı çevirdiğimde erkek bebeğim olduğunu gördüm ve ağladığını duydum. Hemşireler götürürken; “Bebeğimi görmek istiyorum.” deyince yanıma getirdiler. Gözleri sanki jiletle açılmış gibiydi.Ben güzel bir bebek olarak gördüm, meğer gördüğüm down sendromuymuş.
Doktor teşhisini size ne zaman söyledi peki?
Doğumdan 3 saat sonra kontrole geldiğinde... “Down sendrumu nedir, ne demektir?” diye sorduğumda hiçbir şey söylemeden gitti ama. Daha önce hiç down sendurumlu çocuk görmemiştim, ne olduğunu da bilmiyorum tabi. Akşam üzerine doğru oğlumun özürlü olduğunu, zekasının yaşıtlarından 5 yaş geri olacağını söylediler. Hastahane resmen başıma yıkıldı. Şoka girdim. Anne olduğumu bile anlamadım. O acılar, üzüntüler, sıkıntılar tarif edilemez...
Nedeni ne dendi?
Her 600 doğumda görülür dediler.
Eşinizin veya sizin ailenizde var mı peki down sendromlu birileri? Çünkü benim bildiğim bu daha çok genetikle alakalı...
Eşimin ailesinde var mı bilmiyorum. Benim ailemde yok. Öğretmen olduğum halde de hiç karşılaşmadım.
Eşinizin tepkisi peki?
Eşim yaşıma bağladı: “Keşke daha önce evlenseydik..” dedi.
Aileniz ne yaptı? “Bırak emzirme, ölsün...” filan diyen oldu mu? Bizim toplumumuz bu konuda çok acımasızdır da....
Annem babam çok üzülmelerine rağmen kadere bağladılar. Ben ağladıkça: “Eğer ağlamak sağlığı geri getirecekse, hep beraber ağlayalım.” dediler. Annem çok destek oldu. Hatta emzirmem için benden çok gayret etti. İnsanlar garip garip baktıkça daha da zoruma gidiyordu. Gerçekten çok sıkıntı çektim.
İşinizden ayrılmayı hiç düşünmediniz mi?
Düşündüm ama hiç ayrılmadım. Oğlum doğduğunda okul müdürüydüm. Genetik hocasına gittiğimizde ona daha iyi bakabilmek için ayrılayım deyince, bana: “Asla işinden ayrılma! İşinin ileride çocuğuna çok faydası olacak.” dedi. İyiki onu dinlemişim, gerçekten de öyle oldu. Cengizhan 8 yıllık eğitimini benimle birlikte tamamladı.
Cengizhan’ ın diğer down sendromlu çocukların bir çoğundan daha başarılı olması neye bağlı sizce?
Benim kendi gözlemlerime göre, ailesel yaklaşımımız ve eğitim. Ben Cengizhan’ı hiç gizlemedim. Sürekli eğitim verdim. Evimiz okul gibiydi. Her eşyanın üzerine fiş şeklinde isimlerini yazdım. Televizyon üzerinde “TELEVİZYON” yazan fiş vardı mesela. Kaslarının gelişimi için ne lazımdıysa onu uyguladım. Hep yanındaydım. Bir şansımız da Cengizhan’ ın iç organlarının sağlıklı olmasıydı. Zeka gelişimi de bütün o verdiğim eğitim ve çaba sayesinde beklenenin üzerinde oldu.
İkinci bir çocuk düşünmediniz mi?
Düşündük ama düşük oldu. Bence çok stresli günler geçirdiğim içindi. Sonra da zaten yaşım ilerlediğinden ve Cengizhan’ı daha güzel eğitebilmek için bu fikirden uzaklaştım.
Cengizhan büyürken karşılaştığınız en büyük güçlük neydi?
İnsanların bakışları. Doktorların papağan gibi herhangi bir rahatsızlıkta bile olayı down sendromuna bağlamaları. Okullarda öğretmenlerin bile bilgisizliği ve bu çocukları insanların sınıflarında istememeleri beni çok yordu çok üzdü. Meslek lisesine bile kayıt ettiremedim. Müdürüm okula gelince ağladığımı gördü de sağolsun onun sayesinde liseye kayıt oldu. Bu çocuklar daha ilk andan itibaren tipleriyle yadırganıp yargılanıyorlar zaten.
Peki nasıl oldu da Cengizhan okulda bu kadar başarılı oldu ve normal okula gitti?
Evimiz okul gibiydi inanın. Daha doğduğu günden itibaren eğitim vermeye başladım. Beslenmesine ve sağlığına çok dikkat ettim. Daha sonra Hacettepe Hastanesi Eğitim Bölümü’nden Prof. Dr. Nergiz Güvenç’ den yardım aldım. Aylık proğramlar veriyordu, evde onları uyguluyordum. Aynızamanda haftada 2-3 kere eve stajyer örgenci gönderiyordu. Onlar evde Cengizhan’a ders veriyorlardı. Aynı zamanda Hacettepe’de fizyoterapi merkezine de gidiyorduk. Kreşe de 2,5 yaşında başladık. Evde renkli hikaye kitapları okuyarak, hikaye kahramanlarının neler yaptığını anlattırıyordum. O da verdiğimizi alıyordu. Eğitimciler: “Bu çocuk ne kadar eğitime aç!” diyorlardı. Fişlerle okumayı 3,5 yaşında ögrendi. Her gün bir hikaye kitabı okuyorduk. Yaşıtlarıyla ilköğretime başladı. Okulda da sınıfta nasıl oturulacağını, öğretmenlerine karşı saygılı olmayı, kuralları öğrettim.
Down sendromlu bir çocukla aynı sınıfta çocuğunu okutmak istemeyen aileler oldu mu?
Maalesef oldu. Hatta Cengizhan’ı okuldan atmak için aileler toplandı.“Bu çoçuk burada okuyamaz, bunların özel okulları var, oraya verin.” dediler. Ben de okulda idareci olduğum sürece çocuğumu başka bir okula gönderemiyeceğimi söyledim. Çocuğumun eğitim hakkı olduğunu söyledim. Kimse istemiyordu ilk başta, ama Cengizhan’ ın terbiyesi ve sorun çıkarmamasıyla kabulenilmiş oldu.
Spora başlangıç nasıl oldu peki?
İlk başta atletizme başladı; ama doktorlar atletizme devam ederse zorlanacağını söylediler . Biz de yüzmeyi zaten bildiği ve çok sevdiği için yüzme yapmasına karar verdik. Beden Eğitimi Hocamız çok yardımcı oldu.
Peki Cengizhan nasıl bu kadar başarılı?
Eğitim sayesinde. Sevgi sayesinde. Usanmadan, yorulmadan çalışıyor bir de. Çalışmayı seviyor. Bir gün dahi okula gitmem demedi. Antremanını da asla aksatmaz. Hatta raporlu olduğu günler bile hasta hasta okuluna gitmek ister.
Cengizhan’ ın bir kız arkadaşı olabilir mi? Bir ailesi? Kendine yetebilir mi ileride sizce? Hayat güvencesi nedir?
Bunlar tabi ki olabilir. Ama doktorlarının görüşleri de önemli. Cengizhan anne ve babası memur olduğu için şimdi güvencede. Yoksa ilerisini... bilmiyorum. Kesin bir iş bulması ve çalışması gerek.
Cengizhan ne okumuştu?
Arkadaşlarıyla aynı imkanlarda yarıştı ve başarılı bir şekilde geçtiğimiz Haziran döneminde 19 yaşında, Gazi Üniversitesi Gazi Meslek Yüksekokulu Matbaa Bölümü’nden mezun oldu. Herkes down sendromlu olduğu için çaycılık yapsın ve saire diyor. Sadece bunu yakıştırıyorlar ona. Ama Cengizhan mesleği ile ilgili bir iş veya memurluk istiyor.
İş başvurusu yaptınız mı?
Geçen sene Ağustos ayında Çankaya İş-Kur’a müracaat ettik, henüz bir cevap gelmedi malesef...
Ama askerliğe kabul edildi!
Evet... aynen öyle oldu.
Cengizhan bugüne kadar neleri başardı bir anlatır mısınız...
19 aylıkken yürüdü. Normal çocuklar gibi diş çıkarttı. 3,5 yaşında okudu. 4 yaşından itibaren markete alış-veriş yapmaya gitti. Yüzmeyi 5 yaşında denizde kendi başına öğrendi. İlköretim 3. sınıfta izciliğe başladı.
Yüzme başarıları peki?
Lise 1’de Ankara ikincisi, Lise 2’deAnkara birincisi, Lise 3’de 25 metre sırt üstündeOrta Anadolu ikincisi ve Türkiye birincisi oldu.
Baba Naci Dönmez anlatıyor
“Okumayı çok zor öğrenir, öğrenemeyedebilir...” dediklerinde şoka girdim. Orada bayılmışım...”
Cengizhan’ı ilk gördüğünüzde farklı olduğunu düşündünüz mü?
Yok. İnsanın aklına gelmiyor ki. Bebeğimi küveze koymuşlar, ilk defa orada gördum zaten. Eşimin yanına gittim. O da bana: “Bebeğimize hasta diyorlar...” deyince, “Ben görüşürüm onlarla!” deyip doktorun odasına gittim. “Çocuğunuza down sendrom tanısı koyduk. Testlerden sonra belli olacak, hazırlıklı olun.” dediler. Hastalığın özelliklerini sordum: “Çok ağır olur bunlar, çabuk hastalanırlar, zekaları yaşıtlarına göre çok geride olur. Okumayı çok zor öğrenir, öğrenemeyedebilir...” dediklerinde şoka girdim. Orada bayılmışım. Beni ayılttıklarını hatırlıyorum.
Hiç bu konuda eşinizle kavga ettiniz mi peki, eşinizi suçladığınız oldu mu ya da onun sizi suçladığı?
Kitaplardan yaşlı annelerde daha fazla görülür diye okuduğumu söylediğimde eşim itiraz etti. Ben de bunlar bilimselmiş deyince, o da beni erkek yaşlı olunca da olurmuş diye suçladı. Bunun gibi tartışmalarımız oldu. Ama bence ben çabuk kabullendim, hanım geç. Hanım da kendi daha çabuk kabullendi diye düşünüyor.
Bebekten kurtulmayı düşündünüz mü hiç?
Hayır.
Sizi en çok ne üzüyor?
İnsanların: “Bunların rahatsız çocukları var!” deyip durmaları.
Cengizhan’ la neler yaptınız, eşinize nasıl yardım ettiniz?
Annesi çalıştığı için bakıcı anneye ben götürüyordum. 2,5 yaşından sonra Hacettepe Hastanesi Fizyoterapi merkezine haftada 3 gün ikişer saat götürdüm. Çıkınca da çalıştığım yerdeki kreşe götürüyordum. İlkögretime başladıkdan sonra lise bitene kadar haftada 3gün terapiye devam ettik. Arkadaşlarıyla kaynaştırmak için beraber top oynuyorduk.
Baba oğul olarak en çok ne yapmaktan hoşlanıyorsunuz?
Maç seyretmeyi. Biz de müsait oldukça Ankara’daki maçlara gidiyoruz. Bol bol gezeriz.
Diğer babalardan farklı olduğunuzu düşünüyor musunuz?
Tabii ki. Günümüzün 24 saatini onunla beraber geçirdik. Geceleri öpmeden yatmazdı. Devamlı ilgiliydik ve çok şeyden fedakarlık yaptık.
“İyi niyetli olduğu için istismara uğrar çok ediyorum...”
Cengizhan sizce nasıl bir çocuk?
Cengizhan gerçekten çalışkan bir çocuk. İlkokul 3. sınıfta 23 Nisan’da okusun diye öğretmeni 3 kıta şiir vermiş. Üç defa ben tekrar ettim, o da benimle tekrar etti. Ben devam edecek oldum: “Yeter baba, ben ezberledim, tekrar tekrar okuyup durma!” dedi. Ben de “Söyle o zaman!” dedim, inanın şiirin tamamını ezbere okudu, şaşırdım. Espirili ve neşeli bir çocuktur. Kendisini seven insanları da bir bakışta anlar. Altıncı hissi çok kuvvetlidir. Herkes “Cengizhan bize pozitif enerji veriyor!” diyor. Yolda kalmaz, çok şanslı bir çocuktur.
Onun için en çok hangi konuda endişeleniyorsunuz?
Biz olmazsak, tek başına kalırsa ne yapacağını bilmiyorum. İyi niyetli olduğu için de istismara uğrar diye çok endişe ediyorum.
Askerlik konusu nasıl gündeme geldi?
Askerlik şubesine gittik, yoklama için hastaneye gönderdiler. Etimesgut Askeri Hastanesi Psikiatri Bölümü’negönderilince, biz tabi ki “Askerlik yapamaz belgesi” vereceklerini düşünürken, doktor: “Cengizhan seni bu gidişle askere alacağız herhalde!” dedi ve teste tabi tuttu. Zekasının normal değerlerde olduğunu söylediler. “Zekada sorunu yok. Askerliğe elverişlidir. Komando olamaz.” diye doktor ve Başhekimlik imzaladı. Ekim 2010’a kadar tecilli. Buna da şok olduk. Cengizhan’da sağlık sorunu nedeniyle karara itiraz dilekçesi verdi. Şimdi ikinci defa Mevki Askeri Hastanesi Psikiatri Bölümü’ne sevk ettiler. Hafta içinde gideceğiz. Netice ne çıkar bilmiyoruz.
Şaka gibi! Peki daha önce askere hiç down sendromlu bir çocuk kabul edilmiş mi?
Bilmiyorum. Zanetmiyorum.
İyi de Cengizhan için askerlik riskli değil mi? Alaya alınma, ya da ne bileyim tacize uğrama riski var diye korkmuyor musunuz?
Cengiz’ in motor ve kas gelişimi zayıf olduğu için zorlanacağını düşünüyorum. Bir de hassas olduğu için üzüleceğini. Bize de çok düşkün. Başka şeyleri düşünmek bile istemiyorum.
Peki ya iş? Ne tür bir iş lazım Cengizhan’a?
Meslegi ile ilgili iş istiyor. Matbaa olabilir. Bir kamu kuruluşunda memur olabilir. İşinde çok titizdir. Arkadaşlarıyla uyumludur. İş yerinde başarılı olacağına, kendini çok sevdireceğine eminim.
Bu ülkede normal çocuklar üniversite mezunu olmalarına rağmen iş bulamıyorlar, sizin durumunuz daha da zor değil mi?
Bu sene kamu kuruluşlarına bir hayli özürlüeleman alınacağı söyleniyor. Ümidimiz bu. İnşallah iş bulur da çalışmaya başlar. Evde yalnız kalıyor, canı sıkılıyor. “Bana askerde yer var da devlette iş mi yok?” diyor.
Yüzme birincilikleri var, olimpiyatlara hazırlanıyor. O nasıl gidiyor?
Haftada 5 gün havuza gidiyor. Her gün 1 saat yüzme antremanlarına katılıyor.Milli Takım hocası Ercümet Kantar ile beraber çalışıyorlar. Şimdilik iyi; ama çok çalışması lazım.
Bu konuda en büyük destek kimden?
Kulüp Başkanı Abdullah Tuncay ve Özel Sporcular Federesyonu Başkan Vekili yüzme hocası Ercüment Kantar.
Masrafları nasıl karşılıyorsunuz?
Kendimiz.
Eklemek söylemek istediğiniz şeyler...
Cengizhan koyu Beşiktaşlı.
Cengizhan kendini anlatıyor...
“Bana askerde yer var da, devlette iş mi yok?” diyor.
Cengizhan sence hayatın nasıl? Senin gibi çocukların en çok neye ihtiyacı var?
Hayatım iyi. Hayatta sadece boş insanlara yer yoktur. Mücadele etmeyi çok severim. Benim gibi çocukların eğitim görmeleri halinde birçok şeyi başaracaklarını biliyorum. Aynı zamanda sevgiye ihtiyaç var. Aileler çocuklarını topluma kazandırsınlar.
Seni en mutlu eden şey ne?
Beni her şey mutlu eder. Hayatta yaşamayı seviyorum. Belli günlerde anmayı ve anılmayı çok seviyorum.
En mutsuz eden şey ne?
Ben hiçbir şeyden mutsuz olmam. Yaşamaya sıkı sıkı bağlıyım. Kendimle barışığım.İnsanlarla iyi zamanlar geçirmeyi severim.
Arkadaşlarınla aran nasıl?
Arkadaşlarımla aram çok iyidir, beni çok seven arkadaşlarım vardır.
Türkiye’de değil de, başka bir ülkede doğsaydın ne farklı olurdu?
Burası cennet topraklar; ama üzülerek söylüyorum, orada olsaydım yeterli iş imkanları bulurdum.
Yüzme yarışına gitmeden önce heyecanlanıyor musun?
Benim uğurum Allah’a dua etmektir. Ben çok soğukkanlıyımdır. Çok fazla heyecana kapılmam.
Sana en büyük destek nereden?
Annem ve babamın çok desteklerini gördüm. Bana çok yardımcı oldular.
Okulda en zorlandığın konu?
Matematik ve Fen Bilgisi.
Askere gitmekten korkmuyor musun?
Hayır korkmuyorum, seviniyorum; ama zorlanacağımı zannediyorum.
Seni en çok ne zorlar?
Sabahları 6’da kalkmak ve gece nöbetleri beni sıkar.
Nasıl bir işte çalışmak istersin?
Memurluk. Matbaa’da bilgisayarda çalışmak istiyorum.
En büyük hayalin nedir?
Benim hayalim iş bulup memlekete yararlıinsan olarak katkıda bulunmak. Sporda ülkemizi en iyi şekilde temsil edip İstiklal Marşı’nı tüm Dünya’ya dinletmek. Televizyona çıkmak.
Eklemek istediğin bir şey var mı?
Müzik dinlemek, kitap okumak, maç seyretmek en büyük zevkim. Beşiktaş maçlarının tekrarlarını ve Kurtlar Vadisi’ni hem televizyondan hem de bilgisayardan seyretmeyi seviyorum.
Askerliğe elverişlidir ama memur olamaz / PAZAR EKİNDEKİ YAZI
Paylaş