Paylaş
4 Yapraklı Yonca
İçimde, bir işe, sonsuz mutlu tarafından bakma yetisi var sanki. Darısı isteyenin başına pek tabii. Aşka inanırım.
Kolay mutlu olurum.
Umutluyum. Her konuda umutluyum hem de.
Türkiye hakkında, kadın hakları konusunda, spor konusunda, hayvanlar konusunda, ağaçlar konusunda, dünya konusunda, her konuda...
Kendim hakkında da. Ailem hakkında da.
Küçükken kocaman bir hayal dünyam vardı.
Bir ara sanki ergenlikte kaybettim hayal dünyamı. Kara bulutlar çöküyor insana o zamanlar. Aşk olan yerde hüsran oluyor, özgürlük dediğin yerde başkalarının kararları duruyor üzerinde.
Okyanuslar bile dar geliyor gözüne.
İstediğin hazır düşmeyince avucunun içine, gökyüzü ufukta bitiyor sanıyorsun.
Sonra kafan ve kalbin birden açılmaya başlıyor.
Büyüyorsun.
‘Kader’le tanışıyorsun. Varmış çünkü.
Bakıyorsun o kadar da korkacak bir şey yokmuş “gelecek” dediğin şeyde.
Düşmek ve kalkmak arkadaşmış.
Aşk ve hüsran ise asla ayrılmazmış. İkisi de kucaklanırmış aynı kalpte.
Kalp, sandığının tam tersine bedenine sığmayan kocaman bir organmış.
Dünyaları içine sığdırırmış.
Beklentilerin için beklemek yerine harekete geçmekmiş özgürlük dediğin.
Durmak kölelikmiş.
Kurallar uyulmak için değil, tartışılmak için sohbet malzemeleriymiş, Sofralardaki mezeymiş. Rakıymış hayat... Suyla buzla icabında.
Şarapmış kadınlık, yıllandıkça tadından doyum olmayan, içinde kaybolunan. Renkleri koyulaştıkça burukluğuna âşık olunan.
İçtikçe içilen.
Dipsizmiş arzuların, hiçbiri dayanılmaz değilmiş.
Dayanılmazlıkları zevkmiş, çekici olan. Orgazmlar yalancı, taklitçi, mahsusçuktan değilmiş. Gerçekmiş.
Zamanla öğrenilirmiş.
Bazı şeyler hiç tek taraflı değilmiş. Ama arada teklik pek keyifliymiş.
Keyif ve muhabbet pek vazgeçilmezmiş. Her şey yitip gitse de, bir tatlı huzurmuş istenen. Hayat, istemediğin hiçbir şey yapılmayacak kadar değerliymiş.
Hiçbir şey, istemediğin için yapılmaya değmezmiş.
Kadınlık güç demekmiş.
Korkusuzca başının dikine, kalbinin aktığı yere gidebilmekmiş. Büyümek doğum sancısıymış.
Annenden kesilen göbek bağını eline alıp istediğin saza bağlayıp gönlünden gelen nağmeyi çalıp oynamak,
Bütün bunları yapabilecek gücün olduğunu bilmek,
Cesur doğup özgür olduğunu bilmek,
Her şeyin kendi içinde olduğunu,
İstediğin şeyleri yapabilecek güçte ve yaratıcılıkta olduğunu fark etmek,
Şans denen şeyin burnunun ucunda olduğunu, ama çağrılmayı beklediğini anlamak,
Her yeni yaşında başına gelen en güzel nimetmiş.
4 Yapraklı Yonca’nın her bir yaprağı bir şeyi simgelermiş...
Aşk, Umut, Kader, Şans
İşte bu benim.
4 Yapraklı Yonca benim.
Dileğim
Dileğim, bu yazdıklarımın çocuklarıma bir gün bir şey ifade etmesi.
Dileğim;
Karanlığa düşerlerse kazara, bu mektubu okuyup benim onlarda gördüğüm sonsuz ışığı görebilmeleri.
Koşamadıklarını düşündükleri anda yürüyerek; yürüyemediklerini düşündükleri anda da emekleyerek hayata devam etmeleri.
Soluklanmak için durmaları. Veya belki de bir şeyleri bırakmaları...
Seslerinin çıkmadığını düşündükleri anda, özürce cesurca çığlık atmaları.
Anlattığım şeyleri unuttularsa endişeden, aceleden; tevekkülü hatırlamaları.
Şansın varlığını, ne kadar şanslı olduğumuzu, mucizelerin bizi ne çok sevdiğini hatırlayıp hayata inanmaları...
Mucizelerimize inanmaları...
Amaçlarını, hayallerini hatırlayıp yaş sınırına, önyargı duvarına, başkasının dediklerine takılmadan yola çıkıp kalplerini dinleyerek yola devam etmeleri.
Sevdiğim şeylerin, hayallerimin peşinde koşmak için onlardan uzak kaldığımda, onlara bağımsızlığı, yanlarında olsam da olmasam da her şeyi her zaman istedikten sonra başarıp yapabilecek olduklarını yaşayarak öğretme şansı vermiş olduğumu düşündüğümü bilmeleri.
Her daim sevdikleri şeylerin, hayallerinin peşinde koşmalarını istediğimi bilmeleri...
Zamanla yarışmadan, zamanı kucaklayarak, yan yana, kol kola yaşamalarını salık verdiğimi bilmeleri...
Aile olurlarsa bir gün, o aile içinde bile kendi bireyselliklerini yitirmemeleri. Önyargılar, toplumsal kodlamalar ve dayatmalar yüzünden asla yaşayacak oldukları güzellikleri, masumlukları ıskalamamaları.
Cehaletin ne kötü olduğunu, en korktukları şeyi bile bilmenin, hiç bilmemekten daha büyük güç ve cesaret verdiğini hatırlamaları.
Bilgiyi kucaklayıp, soru sormaktan vazgeçmemeleri.
Hayatı sevmek için, en önce kendilerini sevmeleri.
Hata yapmaktan çekinmeyip, hatalarından ders almayı erdem edinmeleri...
Kendilerine, hayata güvenmeleri. Bir de...
Ben hayatımın her anına şükrediyorum. İnanarak şükrediyorum. Onlar da şükretmeyi bilsin.
Budur dileğim.
Yonca “imza Yonca”
Paylaş