#altinkelebek ve Helal sana Meryem Uzerli!

39. Altın Kelebek Ödülleri’ni dört gözle bekledim.

Haberin Devamı

Ezelden beri severim ben Altın Kelebek ödüllerini.

Çocukluktan kalmadır sevgim, tatlı bi heyecandır benim için. Hiçbir şey olmasa ismini severim, Kelebek...

Kelebek yazarı olmazdan evvel de meraklısıydım. Olduğumdan beri iyice dikkat kesilip heyecan yapıyorum ödül gecesine.

Geçen sene kırmızı halıda sunucuydum, çok çok da keyif almıştım.

Bu sene Dubai’de evde televizyon karşısında azıcık özlem, azıcık da özenmeyle izledim. Hele de bazı okurlar “Sen niye yoksun?” diye sorunca, içerledim orada olmadığıma.

Neyse.

Salonda, canlı canlı izlemek başka bir heyecan. İşin içindesiniz. TV karşısında sanki bi şey eksikti. Benim için öyleydi yani.

Ben sanki Yalan Dünya ekibi daha çok skeç yapsın istemişim. Yani öyle hayal etmişim kafamda. Sunuculuklarına doymadım.

Öte yandan sürekli kendime “Kıt ve duygusal düşünme Yonca, akıllıca bir seçim!” dedim durdum. Bir de bu geceyi sunmanın ne kadar zor olduğunu da bildiğimden, eşşeklik etme Yonca dedim.

Geleyim ödüllere.

Kıvanç Tatlıtuğ’un aldığı ödülü ben kesin Engin Akyürek alır diye beklemiş, hayal etmiştim.

Bozuldum.

Kıvanç iyi oyuncu olmadığı için filan asla değil, Kıvanç bir sürü ödüle layık. Bir sürü kere ona olan hayranlığımı yazdım da.

Ama Engin Akyürek harbi çok acayip haketti ödülü.

Bence kesin o almalıydı. Müthiş bir oyunculuk sergiliyor Fatmagül’de.

Engin Akyürek ödül almayınca yıkıldım.

Haberin Devamı

MERYEM UZERLİ'NİN ÖDÜL KONUŞMASI / WEB TV

Öte yandan, benim için bu geceye damgasını vuran başka bir şey oldu.

Meryem Uzerli’nin ödül alırken biz kasıntı Türklere verdiği “Samimiyetle doğal olarak mutlu ve heyecanlı olabilme” dersi, benim için gecenin bir başka ödül verilmesi gereken anı oldu!

Bu rahat rahat mutlu olabilme hali, benim çok uzun zamandır hasretle ve de sinirle bizim insanımızda eksikliğini gözlemlediğim bir davranabilme şekli.

Bir insan sevinince heyecanlanınca neden kendini heyecanlanmamak için kasar?

Biz sevinince ağlıyoruz! Tamam anladık.

Ağlarken rahatız da, kahkaha atarken berbatız, atamıyoruz.

Neden?

Öyle acınılası bir durum ki bu.

Yazıktır.

Yurtdışında yaşamış, azcık Avrupa havası koklamış her insan bu konuda çok rahat, tıpkı Meryem Uzerli’de görüldüğü gibi.

Haberin Devamı

“Ay gülersem yüzüm kırışır, bilmem nerem nasıl durur, ay yakışık almaz, fotojenik olmam, ağır olayım vs..” gibi abidik gubidik kasılmalar yaşamıyor yabancı diyarların havasını koklamış insan...

Çocuklarımda da gözlemliyorum bu rahatlığı, çok şükür. Heyecanlanınca basıyorlar çığlığı. Ya da yüksek sesle gülebiliyorlar. Gülümsüyorlar, teşekkür ediyorlar, duygularını az çok iyi kötü dile getiriyorlar. Oh be diyorum, oh! Koyverin gitsin çocum, gülesiniz varsa gülün, rahat rahat!

Ben de öyleyim çünkü. Ve bu iyi bi şey!

Mesela ben gülerken öyle kocaman açarım ki ağzımı, dişlerimdeki dolgular görünür, korkarsınız! :)

Pek de severim bu komik halimi. Eğer bir fotoğrafta dolgularım görünmemişse bilirim ki yeterince neşelenmemişim...

Haberin Devamı

Öyle harikaydı ki Meryem Uzerli ödülünü alırken. Onu izlerken, birden koca bir milleti rahatça neşelenebilme dersi almaya göndermek istedim yanına.

Bakın WebTV’den filan izleyin. Birkaç kere izleyin o anı hatta.

Mimiklerini, ses tonunu, gözlerini, ağzının aldığı mutlu ifadeyi, gülümsemesini, orasını burasını nasıl göründüğünü düşünmeden, harbiden mutlu olabilmenin ne demek olduğunu inceleyin.

Kamera karşısında olmuşsun olmamışsın farketmez, içten gelen sevinci ortaya koyabilmenin rahatlığını içinize çekin Meryem Uzerli’yi izlerken.

Heyecanlanıp mutlu olunca

Kendinizi koyvermekten çekinmeyin.

Çok iyi gelecek.

İnsanın içinden geldiği gibi korkusuzca gülen hali en güzel halidir.

Kendinize güvenin!

Gülün abi!

Yonca
“kasmazgil”


 

Yazarın Tüm Yazıları