Paylaş
Keşke biz yazarlara yapılabildiği kadar herkese bu kadar rahat eleştiri yapılabilse. Sinirlerinizi, gönlünüzü ve hoşgörünüzü terbiye ediyorsunuz eleştiri sayesinde.
Çok faydalı bir şey eleştiri.
Kendiniz gibi olma/kalma savaşı veriyorsunuz sağa sola çekilmeden. İnsansınız nitekim, çok sevenlerden de, nefret edenlerden de etkileniyorsunuz.
Ama sevenlere veya nefret edenlere göre yazmaya ve düşünmeye kalkarsanız, büyük tehlike!
Kendinizi kaybedersiniz.
İnsan kendi olmazsa, olmaz. Olmuyor da.
Eleştiri insanı eğitiyor, nefsini terbiye ediyor.
Sinir yönetimi denen şeyi de sürekli yapmanız gerekiyor.
Adam gibi tartışmayı deniyorsunuz. Kavgasız iğrençleşmeden...
Aynı zamanda da şımarmamak için sürekli kendinizi çimdiklemek şart tabi!
Bazı kişiler sizin en yumuşak, en hassas ve en yaralı yerinizi görüyor ve dan diye sizi oradan vuruyor. Eleştirmekten öte bir şey var o niyette...
Çok acıyor insanın canı.
Kimisi ise başınızı döndürebilir; her kusurunuzu affetmeye hazır.
Okurlar istedikleri anda bize dokunabiliyorlar attıkları bir e-maille, twitle, Facebook’dan yorumla...
Sarılanı var, tekmeleyeni de.
Kimisi elinde olsa boğar! Öyle nefret ediyor, ölesiye.
Ben onlara sarılmak istiyorum oysa. Gerçekten. Çok garip ama içimden bu geçiyor o bela okuyan için....
Ben hayatımda öyle bir nefret barındırmadım hiç kimseye asla. Üzülüyorum içinde bu kadar nefret dolu insan görünce...
Seveni, nefret edeni, kayıtsız kalanı, inanılmaz etkileneni, boş bulanı, tehdit savuranı, fan kulüp kurmaya kalkanı; inanın öyle çok çeşit ve renkte duyguya şahit
oluyor ki insan aynı dakika içinde; kimi zaman boş boş sokağa çıkıp nefes alması gerekiyor.
Kendi kendini kendine getirmen gerekiyor. Kim olduğunu, ne olduğunu unutmaman gerekiyor.
Çok şükür benim kendime getirenim çok. Olmasa hapı yutmuşuz. Yutmuşum, ben yani... Kendi adıma konuşmalıyım.
Eleştiriyi çok seviyorum ben.
Eğer harbi eleştirmeyi bilen birinden geliyorsa tabi!
Küfür yok, hakaret yok, sapıklık yok. Beğenilen veya beğenilmeyene dair fikir belirtme var. Kişiliğe tecavüz değil, yazıya, duruşa, duruma eleştiri var.
TDK’ya göre eleştirinin sözlük anlamı nitekim şu işte:
Eleştiri
1. isim Bir insanı, bir eseri, bir konuyu doğru ve yanlış yanlarını bulup göstermek amacıyla inceleme işi, tenkit
2. edebiyatBir edebiyat veya sanat eserini her yönüyle değerlendirerek anlaşılmasını sağlamak amacıyla yazılan yazı türü, tenkit, kritik
3. felsefe Özellikle bilginin temellerini ve doğruluk durumunu inceleme, sınama, yargılama
Öyle önemsiyorum ki bizlerin birbirimizi doğru düzgün eleştirebilmemizi.
Olayı “sen-ben” davası haline getirmeden, şiddete dönüştürmeden, saygı sınırlarını yerle bir etmeden ve hele de bunu kişiliğe saldırı olarak algılamadan eleştirmeyi, eleştirilmeyi çok seviyorum.
Anlaşamasak da, sevmesek de birbirimizi, küsmemeyi seviyorum...
Fikirlerin çarpışmasına bayılıyorum.
Bütün bunlara nereden geldim biliyor musunuz?
Kardeşime: “Geçen gün yazımda senden bahsettim...” dedim, o da bana:
“Abla ben seni hiç okuyamıyorum! O kadar neşeli ve pozitifsin ki, fenalaşıyorum. Kendimi uzaylı gibi hissediyorum!” dedi.
Bu cevaba 2 saat güldüm. Aslında belki ağlamalıydım. Emin değilim.
Müthiş güzel ve ağır bir eleştiri değil mi sizce de?
Eminim bir sürü insan aynı şeyi düşünüyordur.
Zaten kardeşim kitabımla ilgili de şahane ağır bir eleştiri yapmıştı; “Abla böyle kitap yazılmaz ki yaaa... diye diye okudum. “Böyle kitap olmaz” denen şeyi sen yapmışsın, e bunu da bi sen yapardın! Nitekim olmaz dediğimi okudum sonuna kadar...” dedi.
(Karışık yazdım; ama siz anladınız di mi?)
Bayıldım bu eleştiriye de. İçime oturdu; ama tam istediğim şeydi! Yani olmayacak şeylerin insanıyım ben. Demek hala kendim gibiyim, bunca şeye rağmen tabi!
Çok şükür.
İnanın ben de bazen çok mutlu değilim. Uzaylı hissetmeyin sakın. Ama mutlu olduğum zamanlar için yaşamayı seviyorum.
Ve umutluyum sürekli sürekli sürekli.
Uzun lafın kısası, eleştirisiz bırakmayın beni.
Düşe kalka öğreniyoruz yürümeyi.
Yonca
“tay tay”
Aile İçi Şiddetle ilgili Acil Yardım Hattı telefonu:
0 212 6569696
7 gün 24 saat arayabilirsiniz unutmayın!
Paylaş