Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

Tırnak yemek

Çok uzun yıllar tırnak yedim.

Haberin Devamı

Lise son muydu neydi, evde yarım şişe kırmızı oje buldum. Can sıkıntısından o yenik tırnaklarıma o ojeyi sürdüm. Berbat bir görüntü oldu. Silmeye karar verdiğimde aseton olmadığını fark ettim ve öleceğim sandım.
O zamanlar Güzelçamlı’daki yazlığımızın olduğu yerde bugünkü gibi köşe başı bakkal market filan yoktu. Yürüyerek köye gitmen lazım, dua edeceksin ki eczane açık olsun, aseton satıyor olsun, yoksa ta Davutlara’a gitmen lazım falan filan.
Ölme eşeğim ölme yani. O yaşta, o berbat tırnaklarla kırmızı ojeli kalmak başına gelecek en kötü şey.
Ellerime sinirden bakamıyordum. Hepsini yesem bitse, ama olmuyor işte. Zaten yenecek tırnağım yok ki, canım acıyor. 1-2 gün öyle kaldım.
Elime bakamadığım gibi, ağzıma da götüremiyordum.
Tırnaklarım azıcık uzar gibi oldu. Hoşuma gitti. Ben de madem bu işe yarıyor, gözüme sokmak için devam edeyim bu kırmızı oje işine dedim.
Tırnak yemeyi öyle bıraktım.
Bıraktım demek yanlış olur. İki gün ojesiz kalayım, hemen başlıyorum kemirmeye.
O yüzden “ojesiz asla” sloganım oldu.
Bu yazıyı tırnak yiyen çocukları kurtarmak için yazıyorum.
İnsanların verdiği o kırıcı ve yıkıcı tepkiyi durdurmak için.
Nasıl bir aşağılama, yerme, utandırma anlatamam. Kendini engelleyemediğin için beceriksizsin iması. Azarı yiyince tırnağı yemeyeceksin sanki.
Bir de binlerce çözüm önerisi.
Kardeşim bana benim bildiğim ve yapamadığım çözümleri sunmasana.
Bir sus. Bir sus hele.
Yok sakız çiğne, elini boş tutma, dikkat et, yok bilmem ne ilacı var onu sür miden bulansın. Maşallah yemeyene söylemesi kolay tabii. Sorsan hepsi çocukken yemiştir ama. Ne çektiğini bilir; ama sana da aynısını çektirir.
Ben yememeyi beceremedim diye de yerdim. Bir de herkes yiyordu ondan. Yani insan tırnak yiyen arkadaşlarının yanında yemeyen olunca kendini garip hissedebiliyor, o yaşlarda kafa zaten bir acayip. Mantık aramayacaksın altında.
Bazen kilosu fazla olan bir arkadaşın incinmesin diye kendini çirkinleştirmek istiyorsun, bazen de çok güzel bir arkadaşın yüzünden sen kendini çirkin hissedip tırnak yiyorsun.
Tek bildiğim şu; birileri herkes içinde tırnaklarınla seni utandırınca tırnak yemekten vazgeçmiyorsun.
Kırılıyorsun.
O yüzden tırnak yiyen çocuk görüp de “Aaaa seni gidi seni, bak ellerin yamuk olur, seni kimse beğenmez, hiç yakışıyor mu senin gibi akıllı çocuğa” gibi şeyler söyleyen insan cinsine acayip kılım.
Keza kızımın başına da geldi. Susturamadığım için o insanları kendime çok kızdım.
Hem de alakasızın dik alası kişiler yaptı bunu. Kardeşim akrabam değilsin, arkadaşım değilsin, aynı ortamda kazara denk gelmişiz, sen ne diye benim çocuğumun tırnağına osuna busuna dil uzatıyorsun ki!
Bunca sene çocuk bu konudaki üzüntüsünden ellerini bize bile göstermek istemedi.
İlk defa bu yaz konuyu konuşabilir oldu.
Nasıl çözmek istersen yardımcı olurum dedim. Bir şey önerdi. Tamam soralım dedim. Sorduğumuz manikürcü abla, yumuşacık bir tavırla, bu önerinin uzun vadede daha fazla zarar verebileceğini, onun da aynı sorundan mustarip olduğunu, bir süre bakımla takip edersek tırnaklarının hemencecik uzayacağını ve bir daha yemek istemeyeceğini anlattı.
Kızım kendi kendine içine sindiği için tamam dedi.
Şimdi tırnaklar uzuyor. Canı uzatmak istiyor artık çünkü.
Zamanı gelmiş demek.
Nasıl mutluyum anlatamam.
Bazı şeyler kendi kendine oluyor.
Herkesin kendi çözümü de kendine. Benim çözümüm sana uymayabilir.
Daha önemlisi aşağılayarak, beceriksizlik hissi vererek bir sonuca gitmek nasıl bir çözüm?
Ve bu yazı sadece tırnak yeme ile ilgili değil.
Başlığı değiştirin, yerine istediğiniz “sorunu” koyun.
Çözümü azarlamak değil; zaman olabilir.
Ya da bir sorun bakalım bu şeyi nasıl çözmek istermiş o kişi?
Kızmadan önce bir konuşun yani.
Yonca
“fosforlu pembe”

Yazarın Tüm Yazıları