Çocuğum o zamanlar. Devrimci abiler vardı, hava karardıktan sonra cami duvarına yazı yazıyorlardı, ellerinde koca koca Marshall boya kutuları olurdu. Geceleri onları beklerdim, gizli gizli seyrederdim. Bi gece gördüler beni, ne arıyorsun lan burda deyip, çıkıştılar. Ben de onlara, boyanız bittiyse boya kutularınızı istiyorum dedim. Niye diye sordular. Darbuka yapacağım abilerim dedim. Gülüp gittiler. Ertesi sabah, camiye benim için darbuka bırakmışlar. Bakırdan, kocaman, güzel bir darbuka... Sonraları sordum o boyacı abilere, kim bıraktı diye... Mahir Çayan’ın emriyle aldıklarını söylediler. O söylemiş arkadaşlarına, çocuğa darbuka alınsın diye... Allah rahmet eylesin, ilk darbukamı Mahir Çayan almıştı yani... İlk gerçek darbukam oydu.”
Kim bunları anlatan? Balık Ayhan.
Mahir Çayan? Devrimci öğrenci lideri.
İsrail’in İstanbul Başkonsolosu’nu kaçırdı, evi basıldı, yaralandı, yakalandı, Maltepe Askeri Cezaevi’nden kaçtı, Ünye radar istasyonunda çalışan iki İngiliz, bir Kanadalı teknisyeni kaçırdı, karşılığında Deniz, Hüseyin ve Yusuf’un bırakılmasını istedi, Tokat’ın Kızıldere Köyü’nde oldukları tespit edildi, baskın yedi, alnından vurularak öldürüldü.
Gel zaman git zaman...
Mahir’in darbukası, gariban roman çocuğunun hayatını değiştirmişti. İdealist motiflerle bezenen öykü, Mahirlerin kelleyi koltuğa aldığı dönemlerde araziye uyan entel dantel takımının malzemesi oldu. Mahir’i sokakta görse tanımayacak tipler, romantik manzumeler döşendi. İdealist cenazeler, alabildiğine sömürüldü. “Kardeşim saçmalamayın, dümbeleklik yapmayın” diyenlerin itirazları “ırkçı”lıkla suçlandı. Balık da, işi ilerletmiş, “müzik değil, felsefe yapıyorum” filan demeye başlamıştı. Velhasılıkelam... Balık Ayhan, Balık Ayhan oldu.
Gel zaman git zaman...
AKP geldi, açılım yapıldı. Devrimci romantizm... Roman’tizme dönüştü.
Başbakanımız “kırmızıyı severler, birbirini överler” dedi. “Birbirini överler” lafını duyan Kiboş, dayanamadı, “çuk yakışıklı adamsın, üstüne tanımam anacım” dedi. Faytoncular Derneği Başkanı ile Kırkpınar cazgırı Pele Mehmet’in manilerinden sonra sahneye çıkan Balık Ayhan, noktayı koydu: “Sen adamın kralısın, kasım kasım Kasımpaşalısın!”
E haliyle... Siyasete kulaç attı Balık. AKP’den mebus adayı oldu. Olunca ne oldu? Şu oldu...
Yıllar önce “ilk darbukamı Mahir Çayan aldı” diye röportaj verdiği gazeteye, gene röportaj verdi: “Hayatım roman olur. Hayatımın film olması için yazdığım senaryolar var. Hatta, ilk darbukamı Mahir Çayan aldı diye yazdım, herkes gerçek sandı. Oysa senaryoydu!”