Gireni dövdüler. Gırtlak sıktılar. Tekmelediler. Gazetecileri dışarı attılar. Oylama yaptılar. “Kaldırın elleri” diye bağırdılar. Eller yukarı yani... 27 dakkada, 20 madde. Madde başına 81 saniye. Geçirdiler. İmam hatibi ilkokula indirdiler. Alkışladılar.
*
50’li yıllar... Demokrat Parti iktidar. Bursa’nın ünlü Çelik Palas Oteli’nde cumartesi geceleri orkestra eşliğinde keyifli anlar yaşanıyor, zarif hanımlar beyler, dans ediliyor. Yemekle başlayan müzik, yasa gereği, makul bi saatte sona eriyor. İşte gene böyle bi gecenin finalinde, solist kapanış selamını veriyor, teşekkür ederek, enstrümanları toplatmaya başlıyor, ki... O ne? Arka masalardan tehditkâr bi ses yükseliyor, devam edinn! Herkes dönüp, bakıyor, yarma bi arkadaş... Tatsızlık çıkmasın diye, orkestra tekrar yerine oturuyor, yarma’ya tangoyla sesleniyor: Papatya gibisin, beyaz ve ince!
*
Tango bitiyor, çile bitmiyor... Elini devaaam devaamm manasında sallayan yarma, orkestrayı esir almaya kararlı görünüyor, devam edin dedim, duymadınız mı diye bağırıyor.
*
Orkestra soliste bakıyor, solist zoraki bi ses tonuyla “son tango”yu tekrarlamaya başlıyor: Nedir bu çektiğim senin elinden, yalvarırım sana gel üzme beni!
* Yarma aniden yerinden fırlıyor, sahneye yürüyor, ağzından köpükler saça saça, yasak masak anlamam, çalacaksın, coşkulu çalacaksın diye gürleyerek, solisti ıskalıyor, mikrofona tokadı basıyor. Orkestra donup kalıyor, az önce neşeli kahkahaların yükseldiği salona ölüm sessizliği hâkim oluyor, herkes suspus... Otel yetkilisi vaziyete müdahale etmek zorunda hissediyor, bi tanıdık çağırıp işi tatlıya bağlamak için, gayet nazik şekilde soruyor: Beyefendi, siz kimsiniz? * Yarma kendini tanıtıyor: Ben demokrasiyim ulan! * Sonra da, salona dönüp, nara atıyor: Memlekette artık demokrasi var ulan... Var mı itirazı olan!