Altyapısından yetiştiği kulübünün bariz faullerine, dokuz kusurlu hareketlerine “devam devaamm” diyen Cumhurbaşkanımız... Bu defa, hayret şekilde, pozisyonu ofsayt olarak değerlendirip, zart diye golü iptal edince, saha karıştı.
* E soruyorsunuz haliyle... Takımda nooluyor? * İzah edeyim. * Gol ayağımız Abdullah... Kalecimiz Recep’ti. * Maça fırtına gibi girdik. Abdullah fuleli adımlarla, zarif bilek hareketleriyle rakip defansın arasına dalıyor, Recep adeta lastik gibi uzuyor, sağ alt köşeden, sol doksandan filan, auta tokatlıyordu. İlk yarı 0-0 bitti. Dakika 66... Kendini unutturup, ceza sahası içinde topla buluşan Abdullah, sürpriz bi vole patlattı, goooolll! Ağlamak istiyorum sayın seyirciler... * Gel gör ki, her zamanki gibi gevşedik, işi bitirdik diye lay lay lom gezinirken, dakika 89, zafer sarhoşluğumuzdan faydalandılar, şuuuttt, sağ çatala takıldı maalesef, Recep seyretti, 1-1. * Aman ha demeye kalmadan, 90 artı van münüst oynanırken, kaleyi görür görmez vurdular, Recep’in şaşkın bakışları eşliğinde, bu sefer sol çataldan ağlarımızda. * Hakem golü verdi... Bitiş düdüğünü çaldı. Santra bile yapamadık. * Abdullah ne şahane gol attı be diye sevindik. Recep yedi, yenildik. * Ümit milli takımımızın, Ermenistan maçıydı bu... Neticede, bu iki arkadaş sayesinde, Avrupa Şampiyonası’na katılamadık, elendik. * Görünen o ki, bu sezon... Formalar değişmiş. Kaleye Abdullah geçmiş. Recep santrfor olmuş. * Kaç kaç biter orasını bilmem ama, kendi kalene gol atarak Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı alsan bile, bu kadroyla Avrupa Şampiyonası’na katılamayacağımız kesin.