Hayatımın ilk spor ayakkabısını, handball spezial’i halıcıdan almıştım. Evet, halıcıdan... İthalat yasaktı, satılmıyordu piyasada, Yunan adasından getiriyordu halıcı, kaçak olarak!
* Spor yapalım derken kaçakçılığa alet oluyorduk ama, çaresizdik. Çünkü, yerli ayakkabılarla parkeye çıktığımızda, takunyayla buz pistine çıkmış gibi oluyorduk. Değil fake atmak, reverse yapmak filan, ayakta durabilmenin bile mümkünatı yoktu. Çok yüklendin mi, cart diye yırtılıyordu. * (Döviz de yasaktı, Atatürk Lisesi’nin arkasına park eden faytonculardan dolar satın alıp, taksi durağının araba yıkayıcısı şopar Ceksın’a verirdik... Ceksın da, Kordon’da tur adan conilerin faytonculara ödediği dolarlarla, aynı conilerden ikinci el Converse alırdı bizim için.) ¡ Sık sık, sırtında çuvalla bi amca gelirdi o halıcıya, Kilis’ten... “Noel Baba” derdik ona... Açardı çuvalı, marka marka saat, el kremi, çay, Marlboro popüler değildi o zamanlar, Kent veya Pall Mall, ince uzun Saratoga çıkardı. Tane hesabı yapmazdı, perakendeyi sevmez, toptan çalışırdı. “Bu çuval komple şu kadar” derdi. Parayı alır, çuvalı bırakır, giderdi. * Bazen de, çuvalı bırakır, çuvalları alırdı... Çünkü bizim halıcı, bazen parayla değil, Mekap ayakkabıyla yapardı ödemeyi... Peki niye? “Yok oralarda, isteyeni çok” derdi Noel Baba. * Kaçakçılık trafiği enteresandı yani... Memleketin batısı yabancı ülkelerden spor ayakkabı peşinde koşarken, memleketin güneydoğusu memleketin içinden yerli ayakkabı peşindeydi. * Sonradan anlaşıldı tabii... Kalın tabanıyla parke salonlarda pek kullanışlı olmayan, ama, Renault Toros gibi dağ bayır şakır şakır gidebilen Mekap, teröristin resmi ayakkabısı olmuştu. * Bölücü mölücü ama... Yerli malı yurdun malı diyordu yani PKK! * E haliyle, başına gelmeyen kalmadı Mekap’ın... Sağlam ve başarılı iş çıkardığı için, başına iş çıkarmıştı... Turgut Özal çıkıp “Ayaklarında Mekap’la dağda gezen bi avuç genç” diye tarif edince PKK’lıları, olan Mekap’a oldu, mimlendi. Bölgede satışı yasaklandı. Satanlar tutuklandı. Giyenler gözaltına alındı. Adeta kartvizit haline gelmişti. Mekap giyene “Aha bu terörist” deniyordu. Bizim Noel Baba bile Mekap götürmüyordu artık... “Çok tehlikeli” diyordu! * Böylece, ithalatın yasak olduğu dönemde, estetik olarak biraz değiştirilip, pazarını genişletip, Türkiye’nin Adidas’ı olmaya aday bir marka, PKK’nın yüzünden güdük kaldı. Büyüyemedi. * Onca eziyete, yaratılan olumsuz imaja rağmen, direndi, tutunmaya çalıştı. İthalatın serbest bırakılmasıyla birlikte markalar çeşitlendi, üstüne yapışan terörist damgası yavaş yavaş unutulmaya yüz tutmuştu. Taa ki geçen seneye kadar... Habur’da yaşanan rezaletten sonra, Başbakan Erdoğan çıkıp, “Ayaklarında Mekap var, elbiseleri tek tip” deyince, buyrun buradan yakın... Ayvayı yiyen gene Mekap oldu! * Gel zaman, git zaman... * Aysel Tuğluk, dün, önce alışveriş yaptı, sonra İmralı’ya gitti. Ne vardı elinde? Nike torbası! * Eh be ablacım... Kurulduğunuzdan beri bi defa doğru iş yaptınız, yerli malı kullandınız, onun da felaketine sebep oldunuz... Madem lideriniz Amerikan malı Nike ürünleri giyiyor, ne istediniz garibim Mekap’tan Allah aşkına?