Yılmaz Özdil

Best of 2011 (part two)

29 Aralık 2011
Beşir Atalay: Türkiye, Amerika’dan daha fazla basın özgürlüğü olan ülkedir. *

ABD Ankara Büyükelçisi:
Türkiye patlıcan ülkesi.

*

Kılıçdaroğlu: Yemin etmeyeceğiz.

*

Kılıçdaroğlu: Sözlerinin arkasında duramayana Oynak Recep derler.

*

Bülent Arınç: Siyasete Manisa’da başladım, Manisa’da bitireceğim, Bursa’dan aday olacağım söylentileri var, tekrar ediyorum, Manisa’dan seçileceğim.

*

Bahçeli: Püskevit.

*

MİT’çi: Gözünüzü seveyim.
Terörist: Sağ olun.

*

İçişleri Bakanı: O katırın hesabını nasıl verecekler? Katırın hakkını koruyacağız.

*

İçişleri Bakanı: “Ceset parçaları” kayıp askere ait değil.

*

İçişleri Bakanı: Büşra Hanım binlerce profesörden biridir, bütün profesörler tutuklanmış olsa merak edip sorabiliriz.

*

İçişleri Bakanı: Yangın ya ateşle çıkar, ya bombayla çıkar, ya roketle çıkar, ya benzinle çıkar, netice itibariyle yanmıştır, sebebini araştırmak bi şey ifade etmiyor.

*

Beşir Atalay: Polis gaz sıkıyor, vurmuyor, ekran görüntüsü vermek için kendini yere atan öğrenciler oluyor.

*

Burhan Kuzu: Kafama atılan yumurtadan sonra saçım çıktı, gerçi zaten evde kafama yumurta sürüyordum.

*

Hüseyin Çelik: Sınavda şifre var diye kıyameti kopardılar, bankamatik kartlarında da şifre var, o kart şifresi olmadan alışveriş yapabilir misin?

*

Cumhurbaşkanı: Ben tatmin oldum.

*

Milli Eğitim Bakanı:
Öğretmenler başka iş bulsun.

*

Kadir Topbaş:
İstanbul’da artık trafik kilitlenmiyor.

*

Melih Gökçek: Asfaltı yala.

*

Sağlık Bakanı: Gözlerin görmediği halde sana iş vermişiz, daha ne istiyorsun?

*

Çevre Bakanı: Allianoi yoktur, zaten Roma’dan kalmış, birkaç yüzyıl daha toprak altında kalmasında mahsur yok.

*

Enerji Bakanı: Bekârlık insan ömrünü 2.3 yıl kısaltıyor, nükleer santralların ömür kaybı ise, sadece 0.03 gün.

*

İstanbul mebusu Hakan Şükür:
Ben bilmem, büyüklerim bilir.

*

Kültür Bakanı:
Başbakan heykele ucube demedi.

*

Cumhurbaşkanımız’dan Obama’ya:
Biz sizden Boeing alalım.
Siz bizi astronot yapın.

*

Libya’nın patlamasına 48 saat kala, Türkiye’nin Trablus Büyükelçisi’nin resmi açıklaması: “Asayiş bakımından sıkıntı yok, vatandaşlarımız müsterih olun.”

*

Ali Babacan: Libyalılar paranın hepsini birden istedi ama, ben uçak düşer müşer diye vermedim, 100 milyon dolar nakit 1100 kilo tutuyor, önce 100 kilo gönderdik, gerisini elden verdik.

*

KKTC ahalisi bize hitaben pankart açtı:
Hastirin!

*

Ajda Pekkan’dan Egemen Bağış’a:
Sizin için canımızı vermeye hazırız.

*

Nihat Doğan:
Türkiye’de yüzde 15-20 ahmak var.

*

Selçuk Üniversitesi İlahiyat Profesörü: Dekolte giyen kadın tecavüzü göze almalı.

*

Süleyman Demirel: Oturduğum yerde otururken tecavüze maruz kaldım.

*

Bülent Arınç:
Hayat seksten ibaret değil.

*

Hurşit Güneş: İlginç bir şey yapıcaz, birbirimize takıcaz, ben Haydar Bey’e takıcam, Haydar Bey Mehmet Bey’e takıcak, Mehmet Bey de bana takıcak.

*

AKP’li belediyelere evlilik semineri veren Sibel Üresin: Parası olan erkek, cilveli kadına koşuyor, haklı arayıştır, kadın itaat etmeli, imam nikâhlı çokeşlilik kadınlar için kurtuluştur, yasal olsun.

*

Futbolcudan imama:
Şike parasını cebe indirmem caiz mi?

*

İmamdan futbolcuya:
Sevaptır oğlum, indir.

*

Zafer Çağlayan, Kızılderili heyetini karşıladı: Biz sizi Tom Miks’ten tanıyoruz, hani nişanlısı var Suzi. Yu nov Tom Miks?

*

Zafer Çağlayan, Samsung’un Hyundai’nin siyo’larına hem kartvizitini verdi, hem tavsiye verdi: Küreselleşin... Takıldığınız bi konu olursa, beni arayın.

*

TBMM Başkanı: Milletvekili 100 düğüne gider, küçük altın 180 lira,  vatandaş koskoca vekilin getirdiğine bak der, ortasını götürsen 400 lira.

*

CHP mebusu Ahmet Topbaş: İnanır mısınız, bir haftadır et yiyemedim.

*

Tarım Bakanı:
Vatandaşın refahı arttı, bol bol et yiyor, vatandaş bol bol et yiyince, fiyatı artıyor.

*

Sağlık Bakanı, bu aldığım maaşla nasıl sağlıklı besleneyim diye akıl danışan emekli şeker hastasına akıl verdi: Az ye.

*

Sağlık Bakanı:
Obez demeyelim, şişko diyelim.

*

Maliye Bakanı: Zam değil, güncelleme.

*

Bülent Arınç’tan Mehmet Ali Birand’a: Zamlar 74 milyonu ilgilendiren bir konu değil, belki sizin gibi birkaç kişiyi kapsıyor.

*

Kılıçdaroğlu: Köstebek Beşir Atalay’dır.

*

Hilmi Özkök: İlkokuldan beri arkadaşlarım bana Köstebek Hilmi derdi.

*

Cumhurbaşkanı: Steve’in ölümüne çok üzüldüm, Silikon Vadisi gençlerin rüyası olduysa, Steve’in rolü çok büyüktür, bunlardan biri de büyük oğlum Ahmet’tir.

*

Bülent Arınç: TÜSİAD Başkanı’nın da çocukları var, sayın Boyner ya da öyle düşünenler iktidara gelirse, internette porno sitelerini serbest bırakabilirler.

*

Cumhuriyet iptal... Padişah anıldı.

*

Kılıçdaroğlu: Anarsan ana...

*

CHP mebusu Hüseyin Aygün:
Dersim katliamının sorumlusu CHP’dir.
Atatürk de haberdardı.

*

Atatürk Tarih Kurumu üyeliğine atanan Mümtazer Türköne: Apo paşa olsun.

*

Şehircilik Bakanı: Fay kırılmıştır, enerji boşalmıştır, büyük deprem olan yerde bir daha deprem olmaz, dünyada örneği görülmemiştir, binalara girilebilir.

*

Beşir Atalay:
Potansiyelimizi görmek için yabancı ülkelerin yardım talebini reddettik.

*

İçişleri Bakanı’ndan çadırda oturan depremzedelere: Sarayda oturuyorsunuz.

*

Bekir Bozdağ:
Din eğitimi almadığı halde din bilgisi olan molla’ları devlette işe alacağız.

*

AKP mebusu İhsan Şener: Yunanlıların Türklerle savaşı yok, şehitlikler temsili.

*

Milli Savunma Bakanı: Milletvekili oğlu da bedelliden faydalanır. Milletvekillerine sorduk mu, evladınız kaç yaşında diye... Sorsaydık, ayıp olurdu, bu ayıp soru parlamentonun değerini düşürürdü.

*

Ulaştırma Bakanı:
İstesek üç ayda yerli uçak yaparız ama, uçak işinde tekel var, bizi uçurmazlar.

*

Ali Babacan: Bizim hükümeti alın, herhangi bir Avrupa ülkesine koyun, inanın üç ayda bütün sorunları çözülür.

*

Avrupa Bakanı: Geçen gün kamyon sürdüm, Leonardo da vinci.

*

Keşan Müftüsü: Noel Baba dürüst olsa, kapıdan girerdi, niye bacadan giriyor ki?
Yazının Devamını Oku

Best of 2011 (part one)

28 Aralık 2011
“Ucube.” *

“Seyrantepe’de Galatasaray’ın bir Allah kuruşu yoktur.”

*

“Ben Müslümanım ama laik değilim, fakat laik ülkenin başbakanıyım, Mısır’a laik anayasa tavsiye ediyorum, laiklikten sakın korkmayın, umarım Mısır laik olacaktır.”

*

“Umutlarınızı asla yitirmeyin, umutlarını asla yitirme Somali...”

*

“Kılıçdaroğlu diye bir şey yoktur, sanaldır, cibiliyetsiz, yüz karası, dik duramayan, çapsız, sığ, geri vitese takan, karikatür muhalefeti, sen ne diyorsun be, amatör şeyhülislam, kıvırıyor...”

*

“Ben bir şeye çok hayret ediyorum, bazı bayanlar ekranlarda kadın erkek eşitliği diyor, eşit haklara falan eyvallah ama, diğeri yaradılışa ters.”

*

“NATO’nun ne işi var Libya’da? Böyle saçmalık olur mu yahu... Bakın biz Türkiye olarak buna kesinlikle karşıyız, konuşulamaz, düşünülemez.”

*

“Bunlar kaz güdemez, bırak davarı, koyun bile güdemez, bunlar keçi güdemez.”

*

“Nükleer santral için riskli diyorlar, o zaman evinize Aygaz tüpü de koymayın, kozmetik dünyada böyle sıkıntılar var.”

*

“Yumurta alacak kadar paranız varsa, omlet yapıp yiyin, orda kalkıyorsun yumurta atıyorsun, bu nasıl özgürlük? Kusura bakmayın, Arapların atasözü vardır, men dakka dukka, olay bu.”

*

Çılgın proce...

*

“Marmaray’ın mimari çizgilerini merhum Abdülmecit dedemiz çizmiş, arşivlerden çıkardık.”

*

“Yok arkeolojik şey, yok çanak çömlek çıktı diyerek, bizi oyalıyorlar.”

*

“Ankara uzay başkenti olacak.”

*

“Birileri bozkurtlarıyla dolaşıyor, ben yaradılmışların en şereflisi eşref-i mahlukla dolaşıyorum.”

*

“Şifre meselesinde ÖSYM’yi dinledim, ben tatmin oldum.”

*

“Malatya büyükşehir olmak istiyor. Ancak, nüfusun 750 bin olması lazım. Burada ufak bi açığımız var. 10 bin eksik... Ne yapacaksınız? Hazır mıyız? Bayanların ellerini görüyorum, bazıları üç diyor, bazıları dört diyor. Üç olsa yeter zaten. Ses az geliyor beyler... En geç iki yıl içinde bu 10 bin açığı tamamlamalısınız, ona göre.”

*

“Ahhh benim milletim ahh... İkinci milli şef Demirel gelmiş 87 yaşına, hala ortalığı karıştırıyor, çete kardeşliği yapıyor, ahhh ahhh ne dolaplar dönüyor.”

*

“Et tekrar-u ahsen
velev kane yüzseksen.”

*

“Feysbuk falan, yahu bunlar çirkin, berbat, herkes adına her türlü ahlaksızlık yapılabilir.”

*

“Almanya’da Hans fırsat yakalayacak, Helga fırsat yakalayacak da, benim Ahmetim Mehmetim Ayşem niye yakalamasın, vizyonumuz bu.”

*

“Zonguldak Karaelmas Üniversitesi’ni kim kurdu? 2007’de biz kurduk. Zonguldak’ta üniversite var mıydı? Yoktu. Kuracağız dedik. Kurduk.”

*

“Hayaldi gerçek oldu.”

*

“Tuvalet bir milyon liraydı be, sayemizde bir liraya gidiyorsun.”

*

“Taksim’de bin kişiyi, iki bin kişiyi yürütmek problem değil. biz de kalkarız onların karşısına 5 bin, 10 bin tane genci koyarız.”

*

“Aynı dağın yeliyiz biz.”

*

“Bizim bölücülerle masaya oturduğumuzu söyleyenler, bu alçakça iftirada bulunanlar, şerefsizdir, müfteridir.”

*

“Amerika’da Hollywood, Hindistan’da Bollywood, Mardin’de Mardinwood olacak.”

*

“Hopa’da bir tanesi de kalp krizi geçirmiş, ölmüş, üzerinde durma gereği duymuyorum.”

*

“Bakıyorum televizyonda, polis panzerine tırmanan bir tane kız mıdır kadın mıdır, bilemem.”

*

“Camiye hakaret ettiler. Allah-u Teala’ya dil uzattılar. İtikadımıza ters konuşuyor. Kendisi Alevi’dir. Haydi ellerinizi göreyim... Maşallah maşallah. İnşallah daha iyi olacak. Elhamdülillah.”

*

Seçim... Yüzde 47.

*

“Kalfalık dönemi bitti.

Ustalık dönemi başlıyor.”

*

“Ne dediler, arkadaşlarımız yemin etmedikçe biz dört yıl da olsa yemin etmeyeceğiz dediler, bu sözü unutmayın, göreceksiniz, tükürdüklerini yalayacaklar.”

*

“Maç başladıktan sonra kural değiştirilmez, gol nasıl olur, penaltı nasıl olur, hepsi önceden belli, dürüst olun, tarafsız olun, yüz yüze bakacağız, birbirimize ayak oyunu, çalım atmayalım.”

*

“Donanmamızı oraya gönderiyoruz, İsrail eskisi gibi Akdeniz’de at oynatamayacak, gerekirse savaşırız.”

*

“Kusura bakma, ben bu tertemiz alnımı, ak alnımı, senin o lekeli dudaklarına sürdürmem, senin ağzın ve dudakların lanetli, senin o kirli öpücüklerine ihtiyacımız yok, başkasına sakla.”

*

“Elbette medyamıza müdahale arzusu içinde değiliz ama, medyamız milli duruş sergilesin.”

*

“Bence bu dönem lüks eve girme, sen en iyisi oturduğun yerde oturmaya devam et.”

*

“Zam diyorlar... Kardeşim, sigara içmezsin, olur biter, alkolü daha az tüketirsin, olur biter, kalkıp da Porşe kullanacağına, Vosvagen’e bin, Fiat’a bin.”

*

“Dersimli Seyid Rıza’nın hikayesi yürek burkucudur.”

*

“Parası olan askerlikten kurtulacak, parası olmayan askere   gidecek, benim vatandaşım bu işe sıcak bakmıyor, ben şahsen böyle bir sorumluluğun altına girmem, referandum yaparım.”

*

“Bedelli askerlik benim için önemli ve acil bir konu.”

*

“Bıçak kemiğe dayandı. Bedelini mutlaka ödeyecekler. Allah yar ve yardımcımız olsun.”

*

“Bedeli 30 bin lira.”

*

Ve elbette, yılların klasiği...
“Durmak yok, yola devam.”
Yazının Devamını Oku

Asal’et

27 Aralık 2011
Mebuslarımız bölündü. Kimisi ağlıyor...

Yüzde 100süz maaşla geçinemiyoruz.

Kimisi itiraz ediyor...

Yüzde 100süzlük neyimize yetmiyor?

*

Hazır bölünmüşlerken...

*

Lordlar Kamarası kurulsun.

*

Bizi vekil tayin eden asil’lere yemek ısmarlıyoruz, düğünlerinde altın takıyoruz, dolayısıyla, yüzde 100süz maaşla geçinemiyoruz diyen vekiller, Lordlar Kamarası’na katılsın.

Giresun Lordu

Isparta Dükü

Çorum Kontu

Muş Markizi

Yozgat Baronu

Konya Prensi

Malatya Düşesi olsun.

“Bir haftadır et yiyemedim” 
diyen Afyonlu arkadaş mesela...

Asal’et verilsin.

Arşidük olsun.

*

Asil’ler sürünürken yüzde 100süzlük neyimize yetmiyor diyenler ise...

Avam Kamarası’na!

*

Kesin onaylar Çankaya...

Kendisi şövalye ne de olsa.

*

Anayasa’yı Şekspir’e, içtüzüğü Aleksandır Duma’ya yazdırırsın... Ahalimiz neyin yürürlüğe girdiğini görsün diye, resmi gazeteyi de Göte’ye yazdırdın mıydı, tamamdır bu iş.
Yazının Devamını Oku

Zavallı Fransızlar

25 Aralık 2011
Fransa’nın “soykırımcı” olduğunu ilan eden TBMM, bununla yetinmedi, “soykırım yoktur” diyeni hapse tıkan yasayı gündemine aldı.

Sarkozy, bizim Başbakan’a mektup yazdı, cevap alamayınca, bizim Cumhurbaşkanı’nı telefonla aradı, ancak, bizim Cumhurbaşkanı telefona bile çıkmadı. Fransızların “insan kasabı” olduğunu tescilleyen kritik oylama başladı.

Fransa’da çoluk çocuk herkesin
gözü kulağı TBMM’deyken...

Fransız Meclisi, sanki “insan kasabı” ilan edilenler kendi halkı değilmiş gibi,
tam da kendi halkını “insan kasabı”
ilan eden oylama sırasında, oturdu,
kendi maaşına zam yaptı iyi mi!

Koyun can derdinde...

Yazının Devamını Oku

Yoktur demek yasaksa...

24 Aralık 2011
“Yoktur” demek suç... İlla “vardır” diyeceksin.
*
- Soykırım var mıdır?
- Yoktur.
- Doooğru hapse.
*
Uluslararası hukuka gidelim.
Gitmiyor.
Belge göster.
Gösteremiyor.
Gel arşivi incele.
Gelmiyor.
Yüzleşelim.
Telefona çıkmıyor.
Tartışalım.
Kaçıyor.
*
Kayıtsız şartsız...
“Vardır” diyeceksin.
“Yoktur” demek yasak.
*
E madem öyle...
Fransız yasalarına uyalım.
İstedikleri gibi cevap verelim.
*
- Soykırım var mıdır?
- Nah vardır!
Yazının Devamını Oku

Tarihimizle yüzsüzleşelim

23 Aralık 2011
1972... Fransa’da ilk soykırım anıtı dikildi. Paris Büyükelçimiz Hasan Esat Işık, ilk THY uçağıyla geri çekildi. Sonra bakıldı ki, Fransa jömanfu diyor, Eyfel’den aşşa Kasımpaşa bi nevi... Türkiye çark etti, Bizim Dışişleri Bakanı, Fransa Dışişleri Bakanı’nı aradı, büyükelçi göndermek istiyoruz dedi, Fransa Dışişleri Bakanı “keyfiniz bilir, nasıl isterseniz” dedi. Bizim Dışişleri Bakanı’nın keyfi yerine geldi, anıt meselesini açtı, “vatandaşlarımızı rahatsız ediyor, önüne bi ağaç dikelim de görülmesin, ne dersiniz” dedi. Fransız Dışişleri Bakanı ne cevap verdi biliyor musunuz? “O işe ben bakmıyorum, bizim Orman Bakanı’yla görüşün” dedi!
*
2001...
Fransa, soykırımı tanıdı. Paris Büyükelçimiz Sönmez Köksal, ilk THY uçağıyla geri çekildi, “adiyö” filan denildi, “elveda” yani... Sonra bakıldı ki, adamlar bizi sallamadığı gibi, arkamızdan el bile sallamıyor, anında u dönüşü yapıldı, büyükelçimiz tıpış tıpış geri gönderildi.
*
2006...
Fransa, soykırım yok diyeni hapse tıkan yasayı geçirmeye çalıştı. Paris Büyükelçimiz Osman Korutürk, ilk THY uçağıyla geri çekildi. Yumurta kapıya gelene kadar
kılını kıpırdatmayan Türkiye, baktı ki, yumurta rafa kaldırıldı... Büyükelçimiz rafadan olarak geri gönderildi.
*
2006...
Kanada, soykırımı tanımakla kalmadı, devlet okullarında müfredata koydu. Ottawa Büyükelçimiz Aydemir Erman, ilk THY uçağıyla geri çekildi. Sonra
bakıldı ki, koyduklarını çıkarmıyorlar, bari biz çıkardığımızı koyalım denildi, büyükelçimiz geri gönderildi.
*
2007...
ABD Temsilciler Meclisi, soykırımı tanıdı. Washington Büyükelçimiz Nabi Şensoy, ilk THY uçağıyla geri çekildi.
Ankara’da yakıt ikmali yapıldı.
İlk THY uçağıyla geri gönderildi.
*
(İlk tanıyan ülke, teee Uruguay...
Angusları teee oradan alıyoruz.)
*
(Arjantin, iki-üç değil, yedi defa tanıdı... Bizi “insan kasabı” ilan eden Arjantin’in devlet başkanı, geçenlerde Türkiye’ye geldi, Çankaya’da onur konuğu olarak ağırlandı, Dışişleri Bakanım az önce
imzayı attı, Türkiye’ye 80 milyon dolarlık “sığır” göndereceğiz dedi.)
*
2009...
Kanada’da soykırımı anma gecesi yapıldı, Kanada Hükümeti resmen katıldı. Ottawa Büyükelçimiz Rafet Akgünay, ilk THY uçağıyla geri çekildi. Sonra bakıldı ki, en azından daha bi sene anma gecesi yok, öbür seneye kadar zaten bizim ahali çoktan unutur, büyükelçimiz geri gönderildi.
*
2010...
İsveç, soykırımı tanıdı. Stockholm Büyükelçimiz Zergun Korutürk, ilk THY uçağıyla geri çekildi. Sonra düşünüldü ki... Kardeşim biz daha önce soyadı Korutürk olan öbür büyükelçiyi geri çekip, gerisingeri göndermedik mi? Gönderdik... E madem öyle, bu Korutürk’ü niye göndermeyelim ki? Ha yaşa be denildi... Bu büyükelçi Korutürk de gerisingeri gönderildi.
*
2010...
ABD Temsilciler Meclisi, soykırımı bi daha tanıdı. Washington Büyükelçimiz Namık Tan, ilk THY uçağıyla geri çekildi.
Ankara’da yakıt ikmali yapıldı.
İlk THY uçağıyla geri gönderildi.
*
2011...
Fransa, soykırımı tanımakla kalmadı, soykırım yok diyeni hapse tıkan yasayı kabul etti. Paris Büyükelçimiz Tahsin Burcuoğlu, tahminim ilk THY uçağıyla...
Yazının Devamını Oku

Mustafa

22 Aralık 2011
Hep aynı höt zöt...<br><br>Elçiyi geri çekeriz. ¡
Breh breh breh!
¡
İki sene önce... Fransa’nın Nancy kentine bağlı Pont-a-Mousson kasabasındaki Jacques Marquette Lisesi’nin tarih dersinde Ermeni soykırımı işleniyordu. Sınıfta bulunan beş Türk öğrenci, soykırım iddiasını reddetti, öğretmenle çatır çatır tartıştı. Öğretmen kızdı, çocukları sınıftan attı.
¡
Haftaya... Aynı öğretmen sınav yaptı, “Ermeni soykırımını anlatın” dedi. Dört Türk öğrenci dilleri döndüğünce “soykırım yoktur”u anlatırken... 13 yaşındaki Mustafa, çocuk aklıyla sinirlendi, “varsa da hak etmişlerdir” yazdı. Anında disiplin’e verildi. Okuldan uzaklaştırıldı.
¡
Mustafa’nın babası derhal okula çağırıldı, “oğlunuz Fransız yasalarına karşı suç işledi” diye fırçalandı. Baba, gayet sakin şekilde, “hak etmişlerdir sözü için oğlum adına elbette özür dilerim ama, soykırım iddiasını kabul etmeyenlerin cezalandırılmasını öngören bir Fransız yasasını hiç duymadım” dedi. Vay sen misin bu cevabı veren...
¡
“Çocukla kan davası” başlatan okul yönetimi, bu sefer Mustafa’yı çağırdı, affedilmen için şans tanıyoruz, “Ermeni soykırımı, insanlığa karşı suç” konulu ödev hazırlayacaksın denildi.
¡
Üstelik... “Soykırım tanıklarıyla görüşeceksin, kaç kişinin nasıl öldürüldüğünü tek tek detaylandıracaksın, bunları yaparken, soykırımı inkâr eden Türkiye’nin tarih kaynaklarından alıntı yapmayacaksın, sonra da çıkıp, sınıf arkadaşlarının önünde anlatacaksın” şartı koşuldu.
¡
Mustafa n’aaptı? Madem Türkiye’nin tarih kaynaklarından alıntı yapmam yasak, buyrun size, Fransa’da faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşu COJEP’in raporları dedi... COJEP’in soykırım olmadığını belgeleriyle anlatan raporlarını ödev olarak verdi. Okul morardı.
¡
Bu arada, hadise basına sıçradı.
Hürriyet manşet yaptı.
Vicdan sahibi Fransız gazetelerinin bazıları da “bu ne biçim pedagoji” diyerek, okulu suçladı. Baktılar ki, dallanıp budaklanıyor, çark edildi, Mustafa affedildi, tıpış tıpış okula geri alındı.
¡
Ancak... Diaspora, mevzuya balıklama atlamıştı. “Fransa soykırımı tanıdı ama, soykırımı inkâr yasasını çıkarmadığı için sadece tanımanın bir anlamı yok” kampanyası başlattı... Hani bugün Fransız Parlamentosu’nda oylanacak inkâr yasası var ya, işte onun kampanyası!
¡
İki sene geçti.
Fransız “horoz”u dölledi.
Yumurta kapıya dayandı!
¡
13 yaşındaki Mustafa ödevini başarıyla yapmıştı ama, koca koca adamların yönettiği Türkiye yan gelip yatmış...
Uyumuştu.
¡
Ve, hâlâ deniyor ki...
Elçiyi çekeriz filan.
¡
Aferin de...
Mustafa n’olacak?
Yazının Devamını Oku

French kiss

21 Aralık 2011
Neymiş efendim...<br><br>Fransa bize akıl öğreteceğine, Cezayir’de yaptıklarına baksınmış. *
(Zizu, Cezayirli... Yezid Zeynüddin bin İsmail Zidane yani... Fransa milli takımının kaptanıydı. Cezayir milli takımı desen, 17 futbolcusu zaten Fransız vatandaşı.)
*
Alan razı.
Veren razı.
Sana ne taaa Cezayir’den?
Allah’ın salağı.
*
Antep neden Gazi?
Maraş neden Kahraman?
Urfa Neden Şanlı?
*
Niye taktık bu sıfatları bu şehirlerimize? Kim silah zoruyla oturdu buralara daha dün? Yedi Cüceler mi? “Biz soykırımda yok olduk” diyen Ermeniler, hangi ülkenin askeri üniformasını giyip, katliamın feriştahını yaptı oralarda? Sütçü İmam’ı mandıracı filan mı zannediyorsun?
*
Fransız suçu arıyorsan...
Antep kanıt.
Maraş kanıt.
Urfa kanıt.
*
İlla tarihi ayıp arıyorsan...
Unutuyorsun!
Asıl ayıp bu.
*
(Yana yakıla NATO’nun askeri kanadına dönmek isteyen Fransa’yı veto etme hakkı varken, zart diye yolu açan kim?)
*
(Bir milyon Ermeni’yi doğradık diyen Pamuk efendiyi, Çankaya Köşkü’ne törenle davet edip, pamuklara saran kim?)
*
(Fransız işgali altında inim inim inleyen Gaziantep’in Belediye Başkanı, bu rezalet ortaya çıkana kadar Fransız malı makam aracı kullanıyordu... Hangi boykottan bahsediyorsun?)
*
Irzına geçenle...
Enseye tokat oluyorsun.
Neticede ne bekliyorsun...
Fransız öpücüğü mü?
Yazının Devamını Oku