*
Sevgili Marie...
Bizim asrın lideri, CNN International muhabirini “ajan” ilan edince, herhalde ilk defa bu kadar “saçma” bi laf duydunuz, bizim asrın liderine “gülünç” demişsiniz.
*
Halbuki, o da bişey mi şekerim.
Siz gülünç görmemişsiniz.
Bizim asrın liderinin memleketinde üç bine yakın subay casus!
“Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine and içerim.”*
Dolayısıyla...
*
Çatı adayı, devletin varlığını koruyacak, mesela, TC’yi kaldırmayacak. Devletin bağımsızlığını koruyacak, Washington’dan Brüksel’den emir almayacak, şeyhinin-şıhının dizinin dibinde oturmayacak. Vatanın bölünmez bütünlüğünü koruyacak, orduyu kumpasla hapse tıkıp, bölücü terör örgütüyle masaya oturmayacak. Milletin bölünmez bütünlüğünü koruyacak, etnik kökeni her ne olursa olsun, ne mutlu Türk’üm diyene çatısı altında oturacak. Milletin egemenliğini koruyacak, milletin seçtiği milletvekilini hapiste tutmayacak, seçimlere hile karıştırmayacak. Anayasa’ya bağlı kalacak, anayasa mahkemesine gayrimilli demeyecek. Hukukun üstünlüğüne bağlı kalacak, o mahkeme kararını tanımıyorum demeyecek, savcılara-hâkimlere çeteci, hain, ajan, darbeci demeyecek. Demokrasiye bağlı kalacak, demokrasi tramvaydır, gideceğiniz yere kadar gider, orada inersiniz demeyecek, demokrasi amaç değil, araçtır demeyecek, başbakanlık koltuğuna oturunca ister asarsın ister kesersin demeyecek, diktatörlüğe özenmeyecek. Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı kalacak, karşı devrim taşeronu olmayacak. Laik Cumhuriyet’e bağlı kalacak, laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmayacak. Milletin huzuru için çalışacak, millete yumruk atmayacak, küfür etmeyecek, ateş ettirmeyecek, milleti öldürmeyecek. Milletin refahı için çalışacak, milletin ayakkabı kutusunda kaç dolar var, milletin yatak odasında kaç tane kasa bulunuyor, millet koluna kaç milyarlık saat takıyor, millet evdeki paraları sıfırlayabiliyor mu, biraz da bunlarla ilgilenecek. Milli dayanışmadan ayrılmayacak, Somali’ye hıçkıra hıçkıra ağlarken, Soma’ya da iki damla gözyaşı dökecek, Rabia işaretini alkışlatırken, Berkin’i yuhalatmayacak. Adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından yararlanmasını sağlayacak, Mavi Marmara’da öldürülen vatandaşımıza bizzat Kuran okurken, Gezi’de kendi polisi tarafından öldürülen vatandaşımıza “ölmüştür geçmiştir” demeyecek, mezhepçilik yapmayacak. Herkesin temel hürriyetlerinden yararlanmasını sağlayacak, kendi canı öyle istiyor diye 25 bin polisle sıkıyönetim ilan etmeyecek, kadınların nasıl doğum yapacağına, kaç doğum yapacağına karışmayacak, rakı içerim, ayran içerim, sana ne, kimin hangi diziyi seyredeceğine, kimin hangi gazeteyi okuyacağına, kimin hangi okula gideceğine o karar vermeyecek. Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefini koruyacak, kafamıza çuval geçirtmeyecek, sanki çuval değil de takkeymiş gibi, hiç istifini bozmadan dolaşmayacak. Türkiye Cumhuriyeti’ni yüceltecek, interneti yasaklayıp, Kuzey Kore, İran, Suudi Arabistan’la aynı kümeye düşürmeyecek, basın özgürlüğünü Uganda’nın Bangladeş’in Kuveyt’in gerisine düşürmeyecek, yolsuzlukta Avrupa şampiyonu, kadına şiddette dünya rekortmeni yapmayacak. Görevini tarafsızlıkla yerine getirecek, partili cumhurbaşkanı daha faydalı olur demeyecek. Büyük Türk Milleti huzurunda yemin edecek, Türkler etnik unsurdur, alt kimliktir demeyecek, “Türk yoktur” diyen tipleri kendine danışman yapmayacak. Tarih huzurunda yemin edecek, 19 Mayıs’ı 9 Eylül’ü 30 Ağustos’u 29 Ekim’i yasaklamayacak, Nutuk’u gözaltına aldırmayacak, Atatürk posterine trafik cezası yazdırmayacak, Türk bayrağıyla yürüyen vatandaşlarımıza terörist holigan demeyecek. Şerefi üzerine yemin edecek, bölücü örgütle
“Müjde” manşetleri attılar.
*
Hani, siz düğüm olmuş trafikte, el frenini çekip efendi gibi beklerken, emniyet şeridinden vızır vızır giden ayılar var ya, işte onlara af çıkıyor.
*
Hani, siz bankadan kredi çekip, yanınızda çalışanların sigorta primini yatırırken, primlerin üstüne yatıp, kendine o parayla yazlık alanlar var ya, işte onlar yırtıyor.
*
Hani, siz günü gününe ödeyeyim, aman kuruş sektirmeyeyim diye koşa koşa gidip elektrik-su faturalarınızı öderken, benden babayı alırlar diyen, kendini uyanık, sizi enayi görenler var ya, işte onlar ödüllendiriliyor.
*
Gezi oldu da, ne oldu yani?
*
Sosyal medya, alternatif iletişim
aracı oldu. İstediğin kadar baskı kur, havuz kur, havagazı... Twitter, Facebook, YouTube, hiçbir televizyonun göremediği reytinge, hiçbir gazetenin hayal edemediği tiraja ulaştı. TİB’in RTÜK’ün geleneksel sansür kafası, RedHack’in yanında cilalı taş devri gibi kaldı.
*
Leipzig-Dresden yolu bir haftadır kapalı, teröristler otobüsleri kamyonları yakıyor, Almanya başbakanı hiç istifini bozmuyor, ben Batı Almanya’nın başbakanıyım, Doğu Almanya’dan bana ne demeye getiriyor sayın seyirciler...
*
Liverpool-Birmingham yolu bir haftadır kapalı, teröristler tipini beğenmediklerini dağa kaldırıyor, İngiltere başbakanı oralı bile olmuyor sayın seyirciler, ben Thames nehrinin kıyısındaki koyunlardan sorumluyum, Liverpool yolu beni ırgalamaz diyor.
*
Napoli-Roma yolu bir haftadır kapalı, teröristler gelene veriyor molotofu, gidene veriyor molotofu. İtalya başbakanı tınmıyor, b planı yolumuz var, c planı yolumuz var, vatandaşlarımız Napoli yolunda ısrar etmesinler, alternatif yolları kullansınlar, neticede her yol Roma’ya çıkar diyor sayın seyirciler...
*
Marsilya-Montpellier yolu bir haftadır kapalı, teröristler asfalta devasa çukurlar kazıyor, Fransa başbakanı sitem ediyor sayın seyirciler, Bingöl’de havaalanı var, pardon Montpellier’de havaalanı var, Marsilya’da da var, thy’yle uçun birader, binin uçağa gidin, niye illa karadan gitmeye çalışıyorsunuz diyor.
Meğer “kefen” giyerek Tayyip Erdoğan’ın mitingine katılmış, büfenin her yerini Tayyip Erdoğan posterleriyle donatmış. O nedenle... “Başbakanımıza kefeniyle destek veren adama bunu yapamazlar, kapısında İslam sancağı tabelasıyla başbakanımızın fotoğrafı olan bir mekânı hangi güç yıkabilir” diye haykırmış.
*
Eskiden gecekondu sahipleri, yıkım ekiplerini durdurmak için, ellerinde Türk bayraklarıyla çatıya çıkar, İstiklal Marşı filan söylerdi. Şimdi, kefen giyiliyor demek ki.
*
*
“Biber gazımız tamamen doğal bitki olup, biberden üretilmiştir, organiktir, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı tarafından verilmiş rapor mevcuttur, kalite güvenlik belgesiyle kullanılmaktadır.”
*
İnsanlarımız biber gazından ölmeye devam edince, gene soru önergesi verildi, bu defa AKP’nin sağlık bakanı cevapladı...
“İmzasız ihbar mektubu geldi, bilgisayar disketi bulduk, o diskete göre, birinci hücre elemanıymışsın, kimliği belirsiz biri internetten kroki yolladı, krokiyi kazdık, Poyrazköy’de ormandaki alanda mühimmat bulduk, o silahları-patlayıcıları oraya gömerek saklayanlardan biri senmişsin, deniz kuvvetlerindeki çete yapılanmasına dahilmişsin, hükümetimizi devirmek için Kafes eylem planı yapan ekiptenmişsin, illegal karargâh evleri’yle alakan varmış, o gizli yapılanmaya gizli gizli destek vermişsin, vurucu tim’denmişsin, amirallere suikast planlarının içindeymişsin, Koç müzesindeki denizaltıya patlayıcı yerleştirmişsin, Ergenekon terör örgütünün üyesiymişsin, memlekette kaos-kargaşa çıkarmak için elinden geleni yapmışsın, kundaklama faaliyetlerinde bile bulunmuşsun, sivillere yönelik sansasyonel bombalamalar hedeflemişsin, hükümetimizi dış politikada yalnızlaştırmak için çalışmışsın, gayrimüslimleri tehdit etmişsin.
İyi ki seni suçüstü yakaladık.
Yoksa, darbe yapacakmışsın.”
*
Yüzüne söylenenleri dinliyor...
Kulaklarına inanamıyordu.
*
Astsubay kıdemli başçavuştu.