Yılmaz Özdil

Değerli yalnızlık

22 Ağustos 2013
Lübnan’da pilotlarımız esir.

Mısır’da gazetecimiz tutuklu.
Somali’de polisimiz şehit.
Ermenistan çobanımızı öldürdü.

*

İsrail gemimizi bastı.
Suriye uçağımızı düşürdü.
Obama beyzbol sopası gösterdi.

Yazının Devamını Oku

Silivri

21 Ağustos 2013
Lafı eğip bükmeyelim.

O kararı sadece mahkeme heyeti vermedi. Tarafsızım pozlarına bürünüp, üç kuruşluk şahsi menfaat için adaletsizlikten, zulümden taraf olan iş dünyası verdi.

*

TOBB başkanı mesela.
O verdi.
Bunca hukuksuzluk, bunca iftira, bunca insafsızlığa göz göre göre tanık’ken, hâlâ muktedirin şakşakçılığını yapıyorsan...
Ortaksın bu karara.

*

Vay efendim, hükümetin icraatlarını beğeniyorum ama, Mustafa’nın çocuklarına üzülüyorum filan... Yok öyle! Sevap senin desteğinle oluyorsa, günah da senin.

Yazının Devamını Oku

Ben izindeyken...

20 Ağustos 2013
Murat Karayılan koltuğunu Cemil Bayık’a bıraktı. Böylece ne olmuş oldu?

TC başkanı Abdullah, PKK başkanı Abdullah, TBMM başkanı Cemil, KCK başkanı Cemil, senkronize olmuş oldu, dört dörtlük eşbaşkanlık oldu.

*

Yeni kara kuvvetleri komutanının soyadı AK’ar... Yeni hava kuvvetleri komutanının soyadı AK’ın... Yeni deniz kuvvetleri komutanının adı Recep... Genelkurmay karargâhında ilk kez iftar verildi. Yüksek Askeri Şûra’yı her sene 10 gün kaydırıp, ramazana fiksledik miydi, tamamdır bu iş gari.

*

Başbakanımız “Nisan ayında Gazze’ye gideceğim” demişti. Bilahare, inşallah mayıs sonu gibi Gazze’ye gideceğini söyledi. Sonra, herhangi bir erteleme olmadığını, haziran ayında Gazze’ye gideceğini anlattı. Neticede temmuz ayında Gazze’ye gideceği açıklandı. Siz bakmayın ağustos ayında olduğumuza, herhangi bi erteleme yok yani.

*

Obama beyzbol sopası göstermişti, hocaefendi kızılcık sopası gösterdi. Fetocular bademlere karşı bildiri yayınladı. e-muhtırayı biliyorduk,

Yazının Devamını Oku

Yılmaz ÖZDİL

30 Temmuz 2013
E yaz bitiyor nerdeyse.

Müsaadenizle.
Biraz araziye uyayım.
Şezlong, zıpkın, ahtapot filan.

*

Tam olarak izin denemez aslında... “9 Eylül”de piyasaya çıkacak olan yeni kitabımın son rötuşlarını yapacağım. İki senedir üzerinde çalışıyorum. Beş gazetenin arşivinden 460 bin sayfa taradım. Sırf arşiv taraması 1.5 senemi aldı. İsim Şehir Hayvan ve İsim Şehir Bitki gibi köşe yazılarımdan derleme değil... Sıfırdan yazıldı. 3 Kasım 2002’de başlıyor. Bugüne kadar geliyor. Çıraklık, kalfalık, ustalık diye üç bölümden oluşuyor. Huninin ağzına yaklaştıkça hızlanan girdap misali, memleketin döne döne nasıl sürüklendiğini anlatıyor. Hangi olayların peş peşe, hangi sırayla üstümüze yürüdüğünü... Bir bakışta görebilmeniz için hazırladım. İsmi şimdilik sürpriz kalsın. Okurken ne hissedeceksiniz bilmiyorum ama, yazarken hissettiğim şuydu: Tarih, böyle sinsi ihanet görmedi.

Yazının Devamını Oku

Kerkenez

28 Temmuz 2013
30 senedir bu memlekette gazetecilik yapıyorum, ilk defa kerkenez röntgeni gördüm. Siz de görün diye fotoğrafını iliştiriyorum.

*

Nedir derseniz... Sayın ahalimiz Elazığ’da kerkenez buluyor. Ayağına halka takılı. Göç yollarını takip için kullanılan rutin yöntem. Üstünde Tel Aviv filan yazıyor. Aha İsrail casusu yakaladık diyorlar, kafese koyup koştura koştura kaymakama götürüyorlar. Kaymakam n’aapsın, kerkenezi MİT’e teslim edecek hali yok, Orman Müdürlüğü’ne teslim ediyor. Yok öyle... Sayın ahalimiz casusun peşini bırakmıyor, n’ooldu bizim casusun akıbeti diye hesap soruyor.

*

Yazının Devamını Oku

Aman diim sokağa aşermeyin

27 Temmuz 2013
TRT’de iftar programına katılan tasavvuf düşünürü arkadaş, hamilelerin sokağa çıkmasının terbiyesizlik olduğunu söyledi.

*
Bu güya “düşünür” olanı.
“Düşünmeyen”leri varın siz düşünün gari.
*
Kravatlı talibanların “ulema” diye devlet televizyonuna çıkarıldığı ülkede... “Dekolte giyen kadınlar tecavüzü göze almalı, erkekleri tahrik ettikten sonra şikâyet edilmesi makul değil” diyen profesör varsa... “Tecavüze uğrayanlar dert etmesin doğursun, devlet bakar” diyen sağlık bakanı varsa... Düğünlerde eşinin dans etmesine izin veren erkeklerin “pezevenk” olduğunu söyleyen müftü varsa... 75 yaşında kene’den rahmetli olan kadıncağızın cenaze namazını kıldırırken “fuhuş arttığı için bu tür belaların musallat olduğunu” anlatan imam varsa... Başörtülü bacımıza trende saldırıldı palavrası papağan gibi tekrar tekrar manşet yapılırken, şort giyiyor diye belediye otobüsünde yumruklanan voleybolcu kızımız mesela, tek sütun haber bile yapılmıyorsa... AKP’li belediyelere evlilik semineri verip, “kadın itaat etmeli, imam nikâhlı çokeşlilik kadınlar için kurtuluştur, yasal olsun” diyen... Hatta “kocama bekâr arkadaşımı tavsiye ettim, beğeniyorsan üstüme imam nikâhıyla alabilirsin dedim” bile diyen mütedeyyin(!) aile danışmanı varsa... Terörü halletmek için Kürt kızlarını “kuma” almamızı öneren belediye başkanı varsa... Kadın gazetecilere “bacak aranızın fotoğrafını çekip gazeteye bastırsam” filan diyen milletvekili varsa... Bahçesinde kızlı-erkekli oturulan Boğaziçi üniversitesine “yoldan çıkmamak için” gitmediğini izah eden bakan varsa... Tüsiad’ın kadın başkanına hitaben “onun gibi düşünenler iktidara gelirse porno sitelerini serbest bırakabilirler” diyen başbakan yardımcısı varsa... “Kadın erkek eşit değildir, yaradılışa ters, kürtaj katliam, sezaryen cinayet, banklarda kızlı-erkekli oturmayı saygıyla karşılamam” diyen başbakan varsa...
*
Hani o hep bahsedilen “evlerinde zor tuttuğumuz yüzde 50” var ya... İşte o evlerinde zorla tutmaya çalıştıkları “toplumun yarısı” aslında kadın’lardır.

Yazının Devamını Oku

Kasımpaşa İnönü’dür

26 Temmuz 2013
İnönü Stadı yıkılıyor; Beşiktaş bu sezonu Kasımpaşa Recep Tayyip Erdoğan Stadı’nda geçirecek.

*

Kasımpaşaspor özel madde koymuş, tribünlerden siyasi içerikli küfredilirse, sözleşme derhal feshedilecekmiş.

*

Maçın ortasında topunu alıp giden çocuk gibi yani... Başbakanımıza faul yaparsanız, oynatmam demiş.

*

Halbuki...
Sene 1948.

Yazının Devamını Oku

Aman ha Kürdistan kurulur murulur...

25 Temmuz 2013
AKP kongresinin “onur” konuğu olan Barzani, başkanlık sarayında Kürdistan kongresi düzenledi, keşke Apo da burda olsaydı dedi.

*

O sarayı biz yaptık.

*

Başbakanlık binasını, içişleri bakanlığı binasını, kültür bakanlığı binasını biz yaptık. Merkez Bankası binasını biz yaptık. Erbil havalimanını biz yaptık. Süleymaniye havalimanını biz yaptık. Rahat rahat gidip gelsinler diye tarifeli uçak koyduk. Üniversitelerini yurtlarıyla, kampuslarıyla biz yaptık; Türkiye’nin güneydoğusunda dünyaya geldiysen, bu üniversitelere sınavsız kabul ediliyorsun, eğitim bedava, barınma bedava, cebine her ay 200 dolar harçlık koyuyorlar. İçme suyu şebekelerini biz kurduk. Toplu konutlarını biz diktik. Petrol çıkarma tesislerini biz kuruyoruz. Petrolü doğalgazı bizim sırtımızdan satsınlar diye, kendi ellerimizle kendimize boru döşedik. Beş yıldızlı otellerini, spor salonlarını, alışveriş merkezlerini biz yaptık. Talabani “Türkiye’ye kedi bile vermem” derken, PKK’lıların ücretsiz tedavi edildiği hastaneleri biz yaptık. Laboratuvarlar, sağlık merkezleri kurduk. Kafamıza çuval geçirdiler, kelepçe taktılar, subayımızın kaburgasını kırdılar... Teşekkür mahiyetinde, Amerikan üssünü biz inşa ettik. Kendi vatandaşımıza 20 kuruştan verdiğimiz elektriği, Kürdistan’a 10 kuruştan veriyoruz... Ki, ben Kürdistanlı olsam, yakalamışım böyle cillop gibi T.C. hükümetini, beş kuruş bile fazla, anca üç kuruş filan veririm. Kullandıkları “ampul” de bizden... İçme suyu şebekelerini, kanalizasyonlarını, arıtma tesislerini, sulama kanallarını, enerji iletim hatlarını, köprülerini, viyadüklerini biz yaptık. Hatırlar mısınız bilmem, Türk işçilerini taşıyan kiralık uçak Bağdat’a inerken çakılmıştı, hepsi rahmetli olmuştu. Arıtma tesisi kurmaya gidiyordu o işçilerimiz... Duhok’la Zaho’yu dağın altından birbirine bağlayan tüneli biz yapıyoruz. Kendi memleketimizdeki tüneli İtalyanlara yaptırıyoruz, Kürdistan’ın tünelini biz yapıyoruz. Banka binalarını yapıyoruz. Et entegre tesislerini yapıyoruz. Kapalı otoparklarını yapıyoruz. Altgeçitlerini üstgeçitlerini yapıyoruz. Barzani’nin babasına anıtmezar yaptık. Plazalarını yapıyoruz, havuzlu villalarını yapıyoruz. Sosyal yaşam gelişsin diye, sinemalarını, tiyatrolarını, kültür merkezlerini yapıyoruz. Çocukları mutlu olsun diye parklarını yapıyoruz, Tatilya’yı bile oraya gönderdik. Erbil caddelerindeki okaliptüs ağaçları savaş sırasında kurumuştu, vah vah, derhal devreye girdik, sosyal sorumluluk projesi kapsamında, para mara almadan, palmiye ağaçları diktik.

*

Çöpçülük de bizim... İnsanın koltukları kabarıyor. Belediye binalarıyla beraber, caddelerin, sokakların temizlik ve çöp toplama işini yapıyoruz. Ne kadar gurur duysak azdır. Kamu hizmetlerindeki garsonluk ve “uşak”lık işine de talibiz.

*

İddia ediyorum.

Yazının Devamını Oku