Olimpos Dağı, Antalya’da değil, Selanik’te... Olimpiyata adını veren, dağ mağ değil, Yunanistan’daki antik kent Olimpiya... Olimpiyat meşalesinin Çıralı’yla alakası yok, tarihte ilk kez Hollandalılar tarafından 1928 Amsterdam olimpiyatında yakıldı. Olimpiyat meşalesinin elden ele koşturulması geleneği ise, Hitler’in icadı, 1936 Berlin olimpiyatında başladı.
*
Bu bilgisizliğe, değil olimpiyat, kiraz festivali bile vermezler!
*
Bizim başbakan, Mersin Oyunları’nın açılışında “Akdeniz, beyaz deniz, White Sea olarak adlandırılır” dedi. White Sea, Rusya’nın kuzeyinde.
*
“Japon başbakanına dedim ki, bu olimpiyattan çekilin dedim, inanıyorum ki kendileri de Tokyo Valisi’ne bu talimatı vereceklerdir” filan... E hani? İstanbul Valisi mi sandın sen onu emmioğlu!
*
Savaşa hazırız gari.
*
Patronların jetleri, F16 filosu gibi.
Yatlar desen, muhripten uzun.
Sırf Tayyip Erdoğan’ın
oğlunda Suriye donanmasından fazla gemi var.
*
Rihanna söylüyor.
Olimpiyat tanıtım filmimiz bu.
*
Televizyonlarda yayınlanıyor.
İnternette var, izleyin lütfen...
Kızlı-erkekli dolaşıyorlar.
Kızlı-erkekli parkta oynuyorlar.
*
AKP hükümeti, bu kararı tanımadığımızı açıkladı. “Koskoca bir ulusu, işlemediği suçla itham eden bu tasarıyı kınıyoruz” denildi.
Washington Büyükelçisi Namık Tan, derhal, ilk uçakla Ankara’ya geri çekildi.
Tayyip Erdoğan ateş püskürdü, “bu karar bizi bağlamaz” dedi. “O tasarıya evet oyu verenlerin acaba kaç tanesi, haritada o ülkenin yerini gösterebilir” dedi. “Bu tür komedilerle dünyayı kandıramazsınız” dedi. “Hiç kimse bizi yalan politikalarına kurban edemez, bu böyle biline” dedi. “Husumetle hareket edenler, intikam duygusuyla hareket edenler, sonunda mutlaka zarar görür” dedi.
Cumhurbaşkanı Gül “kararı esefle karşıladım” dedi. “Bu kararın, Türk halkı nezdinde hiçbir itibarı yoktur” dedi. “ABD’ye yakışmadı” dedi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bu kararın “akılla mantıkla bağdaşır tarafı bulunmadığını” söyledi. Misilleme olarak, İncirlik’in kapatılabileceğini ima etti.
Oscar’lı Susan Sarandon
Oscar’lı Ben Kingsley
Oscar’lı Frederic Raphael
Oscar’lı Tom Stoppard
Oscar’lı Christopher Hampton
Oscar’lı Julian Fellowes
Oscar’lı Vilmos Zsigmond
AKP Aydın İl Başkanı “Tayyip Erdoğan bizim için ikinci peygamber gibidir” dedi.
Hazreti Muhammed’e AKP amblemiyle nüfus cüzdanı çıkardılar, peygamberimizin çocuklarının arasına “Tayyip” ismini sokuşturdular.
Tayyip Erdoğan’ın cuma namazlarını kıldığı Aksa Camisi’nin ismini Tayyip Erdoğan Camisi olarak değiştirmeye kalktılar.
“Tayyip Erdoğan hurması” var.
AKP Bursa milletvekili, Tayyip Erdoğan’a dokunmanın bile ibadet olduğunu söyledi.
AKP’nin bakanı, Tayyip Erdoğan’ın doğmasına-büyümesine vesile olan Rize, İstanbul ve Siirt’i “mübarek şehirler” ilan etti.
*
E hadi müjdemi isterim...
- N’apçaz şimdi?
- Obeme diyelim. Görsün gününü!- Esed gibi yani.
- Aynen... Berek Obeme diyelim.- Beyez Serey diyelim.
- Fırçalasak mı acaba...Eyyy kongre filan!- Yok abi yok, kimyasal işini yemediler, atom matom gibi, daha başka bi şey demek lazım.
- Esed camide içki içti desek?- Belden üstleri çıplak, beyaz eldivenli Esedçiler, başörtülü bacımıza saldırdı diyelim.
- Rabia’ya mı?- Ne Rabiası be?
- Ne bileyim usta...Son günlerde bi rabiadır gidiyor, ona yıkıcaz zannettim.- Koç’lara yıkalım anasını satayım.
Batman çayı’nda boğulan vatandaşımızı arama çalışmaları sırasında, çaya uçmuş otomobile rastlandı, tesadüfen görülen otomobilden beşi kadın, yedi Suriyelinin cesedi çıktı. İstanbul’da bir gecekondunun kömürlüğünde gömülü halde iki ceset bulundu, cinayet kurbanları Suriyeliydi. İzmir’den Yunan adasına geçmeye çalışan kaçak teknesi battı, 36’sı çocuk 63 Suriyeli boğularak can verdi, toprağa verilmek üzere kamyonla Suriye sınırına götürülen cenazeler, Suriye makamları tarafından kabul edilmedi, Suriye’ye sokulmadı. Çanakkale’den Yunan adasına geçmeye çalışan kaçak teknesi battı, 14 Suriyeli boğuldu. Gaziantep’te iki Suriyeli kardeş, gölette ölü bulundu. Çadırkentte yangın çıktı, üç yaşındaki Suriyeli çocuk can verdi. Mardin’de iki Suriyeli soba zehirlenmesinden hayatını kaybetti. Evlenme vaadiyle Mersin’e getirilen Suriyeli kız, eve kilitlendi, erkeklere pazarlandı. Mardin’de 18 yaşından küçük altı Suriyeli kıza tehditle fuhuş yaptırıldığı anlaşıldı. Hatay’daki çadırkentte tecavüze uğrayan Suriyeli kadınlar, Suriye’ye geri döndü. Türkiye’deki kamplara sığınan Suriyeli kimsesiz kız çocuklarının, zengin şeyhlere satıldığı iddia edildi, bu konuda TBMM’de soru önergesi verildi. Çaresiz Suriyeliler, fındık hasadında, pamuk tarlalarında, boğaz tokluğuna, modern köle olarak çalıştırılıyor. Fırsat bu fırsat... Emek sömürüsü öyle hale geldi ki, Karadeniz’deki her trafik kazasından ya ölü, ya yaralı Suriyeli gariban çıkıyor. Aksaray’da şehirlerarası asfaltta karşıdan karşıya geçerken ezilerek can veren kimliği meçhul kişinin, tarım işçiliği yapan Suriyeli olduğu anlaşıldı. Adam başı 100’er dolar tokatlayan dolandırıcılar tarafından iş bulma vaadiyle Torbalı’ya getirilen 17’si çocuk 53 Suriyeli, ortada bırakıldı, geceyi geçirmek için Atatürk İlkokulu’na sığındılar, ihbar üzerine sokağa atıldılar. Ege ve Akdeniz’de hemen her şehrimizde aynı tablo var, ben İzmir’den örnek vereyim... Dört aile, beş aile birleşiyor, elektriği-suyu olmayan damdan bozma tek göz oda evleri kiralıyor, çoluk çocuk en az 25 nüfus, aynı çatı altında hayat mücadelesi veriyor. Ekmek parası için, sanayi sitelerinde, mobilya atölyelerinde 14 saat 15 saat, dörtte bir yevmiyeye çalışıyorlar. Hır çıkıyor. Ayakkabıcılar sitesinde mesela, işsiz kalan Türk işçiler tarafından protesto edildiler. Kıstırılıp dövülüyorlar. Ramazan Bayramı’nda Çeşme’de Suriyeli dilenciler vardı.
*
Yalaka basınımız sınırın öte tarafındaki dramları anlatıyor, sınırın bu tarafındaki dramlardan hiç bahsetmiyor.
*