5 Mayıs 2010
“Velinimetim, canımdan aziz başbakanım... Bakanlık koltuğu altından alınan Kürşad Tüzmen’in içimizdeki hain olduğunu üzülerek bildirmek zorundayım... Bir dost.”
“Yüce liderim, efsanevi başkanım... Köksal Toptan bizi sırtımızdan hançerledi, sekreterine böcek taktım, ses kayıtlarını feysbuk’a koydum, Vahit Erdem ve Murat Başesgioğlu’nun MHP’lilerle yemek yediğini fotoğraflamış bulunmaktayım, takdirlerinize...”
“Gözümün nuru, gönlümün süruru efendim, Müjdat Kuşku’dan kuşkuluyum... Bir kardeşiniz.”
“Sebebi saadetim, başbakanım... Reha Çamuroğlu oy vermedi, eğer beni bakan yaparsanız, öbür vermeyenleri de söylerim. Sünni’yim ama, tensip buyurursanız, şıp diye Alevi de olurum... Bir uyanık.”
“Ahmet’e sakın güvenmeyin.
Mehmet.”
“Mehmet’e sakın güvenmeyin.
Ahmet.”
Gammazlıyorlar birbirlerini...
Yazının Devamını Oku 2 Mayıs 2010
Manşetler ortak...<br><br>“Batman, İstanbul’u geçti!” *
Niye geçmesin ki?
Batmanlılar geri zekâlı mı?
*
İtiraf edilmeyen, hatta inkâr edilen çıplak gerçek var aslında o manşetlerde... Demek istedikleri şu: “İstanbul zengin, Batman fakir, garibanın geride kalması lazım, nasıl olur da geçer?”
*
Şöyle geçer...
*
80’li yıllar, gazeteciliğe yeni başlamışım, üniversite sınav şampiyonları ha bire İzmir’den çıkıyor. Mutlu oluyorum tabii ama kötü bi huyum var, merak ediyorum, niye? O öğretmene sor, bu öğretmene sor, karşıma hep aynı öykü çıktı...
*
Mesleğe başlayan öğretmen, “çırak”lık dönemini, Türkiye’nin en ücra köşelerinde geçiriyordu. “Kalfa”lık döneminde, Anadolu’nun orta halli şehirlerine geliyor... “Usta”lık döneminde, bi yolunu bulup, kapağı büyük şehre atıyordu. Hiç olmazsa emeklilik döneminde biraz gün yüzü görebilmek için, ömrü boyunca biriktirdiği üç-beş kuruşla, ev alıyordu... Ve, bu tercihini kullanırken, gelişmiş ama, geçinmesi makul, iklimi güzel, İzmir öne çıkıyordu. Dolayısıyla, İzmirli çocuklar, tecrübeli, babacan, şefkatli, sabırlı ve mutlu kadrolarla eğitiliyordu.
*
Netice?
Şampiyon.
*
Ya bugün?
*
Aydın’ın Denizli’nin İzmir’i sollaması, ondan... İstanbul’un eğitim seviyesi sürünürken, burnunun dibindeki Yalova’nın Türkiye şampiyonu olması, ondan... Bu öğretmen maaşıyla, bırak ev sahibi olmayı, anca Batman’da geçinirsin, Batman’ın İstanbul’u geçmesi, ondan.
*
Dedim ya, refah seviyesinin yanı sıra, iklim... Karadeniz’in Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun dökülmesi, Ege ve Akdeniz’in ilk 10’da yer alması, ondan.
*
Ve...
*
“Önce öğretmen” diyen “Köy Enstitüsü vizyonu” yerine, “Önce okul binası” diyen “tuğla kafa zihniyeti”ni koyarsan, boşver şimdi sen şampiyonu mampiyonu... Öğretmen göndereceğine, buzdolabı gönderdiğin coğrafyadan, getire getire anca şehit getirirsin.
Yazının Devamını Oku 1 Mayıs 2010
Kapatılmadı.
Siyah Pembe Üçgen Derneği...
Kapatılmadı.
¡
İzmir’de Esra ve Ayşe’yle birlikte seri katilin kurbanı olan travesti Azra’nın öyküsünü yazmıştım dün... Ve, sayın devletimizin dava açarak, “eşit birey” olmaya çalışan Azra’ların üyesi olduğu Siyah Pembe Üçgen Derneği’ni kapatmaya çalıştığını anlatmıştım.
¡
Savcı “Olmaz öyle şey” dedi.
Hâkim “Tabii ki olmaz” dedi.
Avukatlara gerek kalmadı.
Yazının Devamını Oku 30 Nisan 2010
Esra...
Seri katilin ilk kurbanı.
25 yaşında, bankacıydı.
Baba ocağı Adıyaman’da, ailesi, komşuları, mesai arkadaşları tarafından toprağa verildi.*
Ayşe Selen...
Seri katilin ikinci kurbanı.
22 yaşında, öğrenciydi.
Baba ocağı Kütahya’da, ailesi, komşuları tarafından toprağa verildi. Mimarlık okuduğu İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde binlerce arkadaşının katıldığı törenle uğurlandı.*
Azra...
Yazının Devamını Oku 28 Nisan 2010
Görüyorsunuz, herkes biliyor.<br><br>Vali biliyor. Polis biliyor.
Jandarma biliyor.
Savcı biliyor.
Bakan biliyor.
Başbakan biliyor.
*
Bir senedir.
*
Siz öğrendiniz diye, kızdılar...
*
Sizin öğrenmemeniz lazımdı.
*
Halbuki...
Bakın, neyi öğrenmemeniz
gerektiğini yazmadım ama, pekâlâ biliyorsunuz aslında ne bildiğinizi...
*
Ve, sanki bilmiyormuş da, öğrenmek istiyormuş gibi, yazmamı istiyorsunuz.
*
Boş verin yazıyı.
Söyleyeyim en iyisi.
Şarkı var böyle çünkü.
Bizim değil.
Bizi anlatan.
*
Herkes biliyor...
Dövüşün hileli olduğunu.
Herkes biliyor...
İyi adamların kaybettiğini.
Fakirler fakir kalır.
Zenginler semirir.
İşler hep böyle gider.
Herkes biliyor.
Salgının yaklaştığını...
Hızlı ilerlediğini...
Başının belada olduğunu...
Herkes biliyor.
Geminin su aldığını...
Ve, kaptanın yalan söylediğini...
Herkes biliyor.
*
Neler oluyor Türkiye’de?
Niye oluyor?
*
Herkesin her şeyi bildiğini...
Bilmiyormuş, hatta hiç öğrenmemiş gibi davranması gerektiğini... Biliyor herkes.
Yazının Devamını Oku