"Altın, gümüş, pırlanta/ Zümrüt, sedef, yakutla/ Kim mutlu olmuş dünyada?" diyen meşhur şarkıya kulak asmayanlar; 31 Ağustos’a kadar sürecek "İstanbul Jewelry Show"da mücevher sandıklarını açıyor.
Gönül ister ki hepimiz pırlantalara bürünelim aile büyüklerinden kalma elmaslar ya da yakut, zümrüt gibi renkli taşlar takalım. Ancak çoğumuzun zarif mücevher kutularından çok, hantal takıları var ne yazık ki. Yine de şimdiden başlayarak, elimizin erdiği gücümüzün yettiğince birkaç küçük takı edinmek ilerisi için akıllıca bir yatırım olabilir.
Mesela minicik beyaz pırlantadan bir çift küpe yüzünüzü aydınlatır. Zarafeti amaçlıyorsanız damla şeklindeki inci küpeler hiç şaşmaz. Tek taşınızı kendinizin almasını son derece zorlama buluyorsanız (ben buluyorum) zümrüt, yakut, yeşim, topaz ya da safir gibi renkli taşlara başvurabilirsiniz. Ucuz değillerse de sanıldığı kadar pahalı da değiller. Satürn halesi kadar büyük bir yüzüğünüz varsa, (kokteyl yüzüğü de denilebilir) doğru yoldasınız demektir. Çünkü erkekler nal gibi yüzükler dışında kalan yüzüklerin hepsini alyans sanıyormuş!
TEK TAŞINI KENDİN ALMA!
Bu arada "tek taşımı kendim aldım" mevzusuna da bir açıklık getirelim. Amerikan Pırlantacılar Birliği Bilmemnesi’nin geçen yıllarda kafasına dank etti ki, geleneksel olarak tek taş satın alanlar erkekler. Üstelik "bağlılık vaadi" de içerdiği için bir nevi ateşten gömlek. Eh, bir yandan da parası olan ama "bir tek taşcık alacak" erkeği olmayan kadınlar var. Birdenbire "Neden onlara da tek taş satmayalım ki" diye kafalarında bir ampul yanıverdi!
Böylece agresif bir pazarlama stratejisiyle "sağ parmağa tek taş" operasyonu başlatıldı. Bizim reklamcı popçumuz da bu fikri aynen "ham hum şorolop" yaptı. Yani mesele feminist filan değil, gayet kapitalist.
Eğer paranız varsa kendinize tek taş filan almayın, başka bir şey alın lütfen. Kime neyi ispatlamaya çalışıyorsunuz ki? İçinizde bu tür bir boşluk varsa, değil bit kadar pırlantayla, Ağrı dağı kadar büyük bir kayayla bile dolmaz. Bir de bakmışsınız, yedi kedisiyle birlikte yapayalnız yaşlanan şu asabi kadınlardan olmuşsunuz...
MÜCEVHER FUARI’NIN ŞİFRESİ: AÇIL SUSAM AÇIL!
Neyse, gelelim asıl konuya. 31 Ağustos’a kadar Yeşilköy CNR Kongre ve Fuar Merkezi’nde sürecek "İstanbul Jewelry Show"da sizi neler bekliyor acaba?
- Sonbahar hüznünün takıyla dağılacağına inanan GOLDAŞ, iki ayrı takı koleksiyonu hazırladı. Koleksiyonlardan ilkinde inciyle altın bir arada kullanılıyor. Diğerindeyse altın; pembe, sarı ve beyaz olmak üzere her rengiyle sunuluyor. Kolye ve küpeden oluşan takılar, yalın formları ve desenleriyle dikkat çekiyor.
- Ünlü mücevher markası GLITZ bakım önerileri sunuyor. Pırlanta takınızı çok az miktarda sıvı bulaşık deterjanı ile önceden kaynamış suda en fazla beş dakika kaynatın, ardından bir miktar temiz suda iki dakika daha kaynatıp fön makinesiyle kurutun. Böylece takınız parlak görünümünü tekrar kazanıyormuş.
- Koleksiyonlarında sadece inciyi kullanan AYŞEGÜL ACAR GOLD bir yenilik daha yaparak inciye pırlanta da ekledi. Yeni koleksiyonun bir başka özelliği de gayet az rastlanan bir form kullanması: Mitolojik bir enstrüman olan "arp"ın telleri yeni koleksiyonun başlıca teması.
- "Alyanz" bildiğiniz alyansa adanmış bir marka. ATASAY KUYUMCULUK tarafından yaratılan ALYANZ altı ayrı koleksiyona sahip. Evlenmeyi kafasına koyanlar Türkiye çapındaki 117 adet Atasay mağazasındaki yüzlerce alyans arasından alyans beğenebilir.
- Evlenene, sünnet olana ve yeni doğan bebeklere altın takmak sevdiğimiz saydığımız bir adetimiz. GÜLAYLAR ALTIN, "Happy Gold" serisiyle bu armağana klas katıyor. 1, 2,5, 5, 10 ve 20 gramlık minik külçe altınlar her özel gün için farklı mesajların yer aldığı özel zarflarda satılıyor. Ayrıca ambalajı açılmadığı takdirde altının o günkü gram fiyatından değerlendiriliyor.
- Hayır, "Aşk Yolu" bir Brezilya pembe dizisi değil, ALTINBAŞ’ın yeni koleksiyonunun adı. Bu bol pırlantalı koleksiyon mücevher tutkunlarını masal gibi devam eden aşklarını yeniden kutlamaya çağırıyormuş. Bu arada "oniks" taşının kullanıldığı diğer koleksiyonsa "Siyahın Cazibesi" adını taşıyor. Kadın-erkek kutuplaşmasını dengeleyip ilişkileri kuvvetlendiren oniks, kaygı azaltma özelliğiyle de tanınıyormuş. Nazara karşı etkili olduğu da düşünülüyor.
- Koleksiyonlarında kadının gücünü vurgulamaya çalışan KOÇAK PIRLANTA’nın özellikle yüzük koleksiyonu çok iddialı. Bu gösterişli yüzüklerin tasarımında kullanılan ışıltılı ve büyük taşlar, kendini daha özel ve güçlü hissetmek isteyen kadınları hedefliyor.
- Şu sıralar son derece popüler olan kırmızı altın ZEN Diamond "rose gold saatler"inde. Bu pırlantalı saat koleksiyonu kırmızı altın kaplamasıyla saate de mücevher muamelesi yapıyor.
- Klasik altın kalıplarının dışına çıkarak modern ve orjinal görünmek isteyen kadınlara FAVORİ’nin sarı ve beyaz altının yanı sıra pembe altının kullanıldığı takıları öneriyoruz. Üç renkli altınla hazırlanan ve renkli taşların da kullanıldığı setlerde küpe, kolye ve bilezikler yer alıyor.
Haftanın İlham Perisi: Catherine Deneuve
İnanılması çok güç ama tam tamına 65 yaşında Catherine Deneuve. Geçenlerde William Hurt ile oynadığı bir İngilizce film yayınlanıyordu televizyonda. Ve gür saçları, elinden düşürmediği sigarası, Gaultier imzalı kıyafetleri ve seksi Fransız aksanıyla genç erkek bütün Amerikalı erkekleri kendine aşık ediyordu Deneuve.
Doğrusu filmin pek bir numarası yoktu ama hafifçe bozulmuş, hafifçe kilo almış ve hafifçe nörotik Catherine Deneuve’ü seyretmek büyük bir zevkti. Catherine Denevue’ü seyretmek her zaman çok büyük bir zevk. Her haliyle, her koşulda...
Catherine Fabienne Dorléac adıyla vaftiz edilen ünlü oyuncu, sinemaya çocuk sayılabilecek 13 yaşında başladı. Birkaç filmin ardından, son derece yetenekli, güzel ve parlak bir oyuncu olan ablası Françoise ile "Les Demoiselles de Rochefort" adlı filmde karşılıklı oynadı. Françoise gencecik bir yaşta hayata gözlerini yumunca Catherine sinema kariyerine tek başına devam etti. En parlak dönemlerini 60 ve 70’li yıllarda yaşasa da, hálá üretken bir şekilde çalışmaya devam ediyor efsanevi oyuncu.
Yüzyılımızın hemen hemen bütün büyük yönetmenleriyle çalışan Deneuve özellikle Bunuel ve Polanski’nin gözde oyuncusuydu. Bunuel’in "Gündüz Güzeli" (Belle de Jour) filmiyle hafızalara kazınan Deneuve, "içinde bir volkan fokurdayan soğuk burjuva sarışını"nın beyazperdedeki temsilcisi oldu. Genlerindeki Fransız zarafeti sayesinde modacıların da kalbini çalan ünlü oyuncunun stili kırk yıl öncesine damgasını vurmuştu ve günümüzde bile hálá sık sık taklit ediliyor.
MODA AJANS
Annelerin gönlündeki damat
Türkiye’de hangi kapıyı çalsa annelerin gönül rahatlığıyla kızlarını vereceği Beyaz şimdi hayırlara vesile oluyor. Beyaz’ın tanıttığı kampanyada gelinliğini "AKAY" dan alanlara "DAMAT + D’S DAMAT"tan damatlık yüzde20 indirimle. Aynı şekilde damatlığını "DAMAT" tan alanlara da "AKAY"dan gelinlik...
Defacto adında bir gökkuşağı
DeFacto genç bir Türk spor giyim markası. Ancak yeni koleksiyonlarına hep ecnebi isimleri vermişler. Kadın koleksiyonları Chic Paradise, Winter Festiva, Love Fall, DF Sport, Nostalgia, Venedic ve City Travel adlarını taşırken, erkekler de Chicago, Midnight City, Highland ve Legend olmuş.
Onlar erdi muratlarına
Ellen DeGeneres-Portia de Rossi’nin evlendiğini biliyorsunuz. Jay L. Clendenin’nin çektiği bu fotoğrafta (Lara Porzak Photography/Getty Images) gülümseyen Portia de Rossi’ye dikkat edin. Kendisi bu yaz gördüğüm en güzel gelinliği giymiş. Uçuk pembe tülden hazırlanan gelinlik Zac Posen imzası taşıyor.
Tombul güzel midir, değil midir
Bu başka bir tartışmanın konusu olsun, biz Evans’ın 42 beden ve üstü kadınlar için son derece şık bir koleksiyon hazırladığını belirtelim. Bu koleksiyonun modelliğini dünyanın en güzel büyük beden modeli Crystal Renn üstlendi. Renn’e tombul ya da büyük beden demeye de insanın içi elvermiyor. Olsa olsa biraz balıketli.