Yıllardır süren suskunluğunu ilk kez Hürriyet için bozan Oğuz Çetin, Fenerbahçe'de Şenol Güneş'le Ersun Yanal'ın başarılı olabileceğini söyledi. Oğuz Çetin, Yener Süsoy'a Tanju'yla yaşadığı 10 numara çekişmesinin iç yüzünü de anlattı.
- Ben kendi menfaatimi kollamak için yanlış bir şey yapmam, doğrudan hiç ayrılmam. Buna rağmen 2,5 yıl yardımcı antrenörlük yaptım, hakkımda söylenmedik şey kalmadı. Adım Oğuz olduğu için dünyada hiçbir yardımcı antrenöre yüklenilmediği kadar bana yüklenildi. Adı üstünde, yardımcı antrenörün bir sınırı vardır, onu aşamazsın, hocanın önüne geçemezsin. Kendime zarar verdiğini bildiğim halde bu iş ahlakımdan zerre geri adım atmadım. Ben bugünlere tek başıma mücadele ederek geldim, ne yaptıysam kendim yaptım. Antrenörlük kursu 6 Mayıs’ta bitecek, 9 Mayıs’ta sınavlar başlayacak. Şu anda yurt dışına gitmek gibi bir düşüncem yok, yıllardır imkan bulamadığım bir tatil yapıp ailemle özlem gidereceğim. Bundan sonra vereceğim ilk karar benim için çok önemli, gelecek tekliflerde çok seçici olmak zorundayım.
Tanju'yla 10 numara çatışması
- Ben milli takımda ve Fenerbahçe'de kaptan olarak yıllarca 10 numarayı giymişim. Tanju gibi genç bir takım arkadaşım ilk gün bana gelip ‘‘Ben 10 numarayı giymek istiyorum’’ deseydi seve seve verirdim. Ama o hiç böyle bir talepte bulunmadan, ‘‘Ben Tanju'yum o formayı senden alırım’’ edasıyla gelince aramızda bir çatışma oldu. Bundan bir süre sonra da ‘‘Sakaryalılar’’ yalanları gündeme atılıp bize karşı bir yıpratma faaliyeti başladı. O dönemde Fenerbahçe kulübünün içinde Sakarya asıllı 7 futbolcu vardı. Bunların her biri Türk futbolunun en başarılı isimleriydi, milli takımdaydılar. Ben futbol hayatımın en verimli dönemini Rıdvan'la yaşadım. Benimle birlikte Rıdvan müthiş bir patlama yaptı, çünkü benim oyun stilim onu oynatmak üzerineydi.
Real Madrid’de oynamak isterdim
Ortega'nın kalması için başkan ve yönetim tarafından maddi, manevi her şey yapıldı, ben de destek verdim. Ortega futbolculuk yetenekleri bakımından bize çok yararlı olurdu ama, kafa yapısı olarak burada kalmayı düşünmedi.
Gençlik yıllarımda Türkiye'de en beğendiğim futbolcu, Bursaspor'da oynayan Sedat III'tü. Oynadığımız mevkiler aynıydı, futbol yapısı, stili bana uygundu. Dünyadaki favorim ise Beckenbauer'di.
Ben hiçbir gün, hiçbir yerde kendime ‘‘İmparator’’ diye bağırtmadım, Fenerbahçe'ye geldiğimin ilk yılın sonunda taraftar beni böyle çağırmaya başladı. Bu unvan bana başarılı olmam ve futbol stilimin Beckenbauer'e benzemesi dolayısıyla verildi. Fatih Terim gibi büyük bir kariye sahip hoca benden çok imparator unvanını hak ediyor.
İspanya'da oynama imkanım olsaydı Real Madrid'i seçerdim. Zidane'ı, Figo'yu seyretmek çok büyük bir zevk benim için. Şu anda en favori oyuncum Figo.
Performansları tartışılmaz
- Fatih hoca herkese bir yol açtı, onun peşinden çok değerli insanlar çıkmaya devam ediyor. Şenol hocanın ortaya koyduğu performans, elde ettiği başarılar hiçbir zaman küçümsenemez. Bu takım aynı şekilde Avrupa Şampiyonası'na da gidecek, bence orada da çok başarılı olacak. Ersun Yanal'ın geliş şekli çok güzel, Denizlispor, Ankaragücü ve şimdi de Gençlerbirliği'ndeki başarılarıyla ortada. Şenol hoca da, Ersun hoca da Fenerbahçe'de çok rahat görev yapıp başarılı olurlar.
Fatih hocayla abi kardeş gibiyiz
Fatih hocayla milli takım döneminden gelen çok yakın ağabey-kardeş ilişkimiz vardır. O dönemde ailece de çok sık görüşürdük, çok sevdiğim, saygı duyduğum bir büyüğümdür.
En beğendiğim hakem Oğuz Sarvan'dı, maç içindeki hakimiyeti çok iyiydi. Samsun finalini oynuyoruz, maçın hakemi de askerden gelme İhsan Türe. Bizim kaleci Engin çok ciddi bir darbe alıp yere yıkıldı, meğer köprücük kemiği kırılmış. O dönemde ben, Aykut, Engin de askeriz. İhsan hoca hışımla Engin'in yanına gelip ‘‘Asker, sana ayağa kalk diyorum’’ diye emretmesin mi?